"Kendimi çok aptalmışım gibi hissediyorum.."
Salonun ortasında, yerde düz bir şekilde yatıyordum.
Ayaz elinde sandviçle mutfaktan salona girdi bu sırada.
"Aptal gibi davranmayı kes! Sen Bihter Ziyagil'sin. Aptallık etme!" dedi ve gülerek elindeki yemeğinden bir ısırık aldı.
"Üzgünüm, canım ben. Bu evde benden bin kat aptal olan birinin olduğunu unutmuşum." diye kendi kendime konuştum.
"Şimdi de delirdin mi?" L koltuğa oturdu.
Dikleştim ve bir kedi gibi koltuğun ucuna geldim. Tatlı tatlı baktım. "Kapıyı kırsan~? Söz, hiçbir şey söylemem Nil ve Kaan'a!"
"Tch, hiçbir şey yapmam. Halimden memnunum. Zenginiz ama o kadar paramız da yok yani. Gel deyince gelmiyor o para."
"Of yaa!" Ayağa kalktım ve koltuğun diğer ucuna yayıldım. "Sen nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun bu duruma?"
"Rahat bir insanım ben. Dünya yansa umrumda olmaz yani, öyle söyleyim."
"Benim de her şey ama her şey umrumda, biliyor musun? VE BEN BU EVDEN ÇIKMANIN BİR YOLUNU BUL- amına koyim, sözleşme vardı. OF YA AĞLİCAM!"
"Kesin bunu söyledikten sonra istesen bile ağlayamıyorsundur."
"Sen nereden biliyorsun be?"
"Bizzat deneyimledim." Çok normalmiş gibi konuşuyot bi de ya! Ye sen yemeğini ye, gör bak ben 60 günü senin burnundan getiriyor muyum, getirmiyor muyum?
"Git hadi bana da yap şundan."
"Hı? N'apim?"
"Şundan işte."
"Adı var bunun, Sevgi. Sandviç."
"Ay her ne zıkkımsa artık! Git yap hadi.."
"Rica etmek gibi bir şey var ya hani?" Sanırım çok çocuksu davranıyorum. Normal olsana, neden böyle davranıyorsun?
"Özür dilerim."
"Ne?" BİR DAKİKA BEN BU GICIKTAN ÖZÜR MÜ DİLEDİM?!
"Ah- yani- ben kendim yaparı-" Ayağa kalktım mutfağa koşmak ve bu gereksiz şekilde fazla anlamsız olan durumdan kurtulmak için.
"Ahğ!" Bir dakika, neredeyim ben? Mutfakta değilim, burası yumuşacık ve... kaslı.. KASLI MI!?
Kafamı kaldırıp baktığımda Ayaz'ın kucağında olduğumu gördüm.
"Siktir git lan! Hoşt!"
"Tövbe tövbe! Ben mi senin üstüne düştüm?! Sen üstüme düştün işte!"
...
Bu şekilde geçen uzun kavgalar sonucu ikimiz de yorulmuştuk. Ama bu sefer hava almak için balkona çıkmıştık.
Armut şeklinde olan koltuğa kendimi attım, "Sıkıcıııı! Lütfen bir şey bul! Telefona bakmaktan gözlerim acıyor artık!"
"Ben de seninle aynı durumdayım, merak etme." Balkonun korkuluğundan tutunurken büyük bir ah çekti.
"Minik bir ateşkes yapalım, hm? Sıkıntımız geçince tekrardan konuşmamaya başları-"
"Senin gibi biriyle asla."
"Benim gibi biri derken? Pardon?!" Bir hışımla ayağa kalktım ve arkasında durdum. Konuşmaya başlayacağı sırada arkasını korkuluklara, yüzünü bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
60 Gün Evde Kilitli
Ficção AdolescenteBirbirinden nefret eden Sevgi ve Ayaz, arkadaşları yüzünden 60 gün aynı evde yaşamak zorundalar.