9: KUZU VE KIZI

22 3 0
                                    

"Herşeyden şüphe edilir, kalpden şüphe edilmez. Herşeyi kırmak caiz olur, kalp kırmak cinayettir." -Var Olmak, Nurettin Topçu

"Kalp Allah'a komşudur. O bakımdan kalbi kırmak, Allah'ın komşusunu incitmek demektir." Fabrika Ayarı, Hayati İnanç

♫︎ ♫︎ ♫︎

Ben Varım, Ayten Alpman

Kalp kırılır mıydı? Yoksa biz mi kırıldığını sanardık? Hayır, kalp kırılırdı, hem de bazen tam ortasından kırılırdı. Boşu boşuna da kırılmazdı, her zaman kalp kıranlar vardı, herkesin en az bir kalp kıranı vardı. Kalp her kırıldıktan sonra, kırıklarını toplar ve daha da sertleştirirdi kendini. Sertleştirirdi, çünkü bilirdi ki; bu ilk kırılması değildi ve son olmayacaktı. Belki sert olursam hiç kıramazlar beni, diye düşünürdü. Ama bir şeyin de bilincindeydi, durana kadar kıracaklardı onu.

Varoluştan beridir, beyin ve kalbin arasında dönen bir savaş vardır. Fakat varoluştan beridir bu savaşın kazananı da yoktur, kaybedeni de. Sadece bazı olaylar olur ve bu olaylarda, beyin veya kalp haklı çıkardı, ama bunun da bir bedeli olurdu. Kalbini dinlersen gururunu, beynini dinlersen de arzularını bırakmak zorunda kalırdın. Seç bakalım Zemheri, beynini mi dinleyeceksin yoksa kalbini mi? Neyi kaybetmeye hazırsan seç, unutma ki her şeyin bir bedeli var...

Evdeydik. Evimde değildim. Aylin'in evindeydim, onun yatağında, benim paramla alınmamış eşofman takımıyla oturuyordum. Bu odada, belki de sahip olduğum tek şey Aylin ve onun sevgisiydi. Bu sıralar ağlama kotamı çok aşmıştım, belki de bu yüzden ağlayamıyordum. Ama sanki, sırtımda kocaman ve keskin bir bıçak taşıyormuş gibi hissediyordum, o bıçağı bana Batu saplamıştı, hem de gözünü bile kırpmadan.

Yusuf Bey'in zorla elime sıkıştırdığı telefondan müzik dinliyordum, telefonun içinde herkesin numarası kayıtlıydı Ve tabii Mert'in hepimizi eklediği grup da. Grubun ismi 'Son kokoreç bükücüler 'di.

Ayrıca Aylin bana kablosuz, kulaküstü bir kulaklık hediye etmişti, ses kalitesi mükemmeldi. üstünde stickerler dolu olan bu kulaklığı, hayatımın sonuna kadar saklayacaktım.

Sağ tarafımda yatarak kitap okuyan Aylin, oflayarak kitabını kapattı ve yatakta doğrularak bana döndü, kulaklığımı çıkarıp onu dinledim. ''Güneş ya, seni üzgün görünce ben de çok üzülüyorum.''

Kulaklığı ve telefonu yanıma koydum. ''Üzgün değilim, gerçekten. Sadece yorgunum, hem de çok yorgun.''

O da benim yaptığım gibi, kitabını yanına koydu. ''Hayır görebiliyorum, üzgünsün. Lütfen susma, gel dertleşelim ama susma, sabaha kadar dinlerim seni. Sen yeter ki susma.''

Hiçbir şey demedim ve sadece ona sarıldım. Hiçbir şey demedi ve sadece sarılmama karşılık verdi. ''İyi ki varsın, Aylin.''

Burnundan nefes vererek güldüğünü duymuştum. ''Sen de iyi ki varsın, Güneş.'' Tıpkı pamuk şeker gibi kokuyordu.

Birbirimizden ayrılınca ona doğru döndüm ve bağdaş kurdum. ''Batu niye böyle yapıyor bilmiyorum. Dönme dolapta beni sevdiğini söyledi, beni öptü. Ama sonra, şey demesi. Hata. Hata demesi, kalbimi kırmıştı.''

O da benim yaptığım gibi oturmuştu. ''Aslında ben biliyorum, yani niye böyle yaptığını.'' Ben kaşlarımı çatınca konuşmaya devam etti. ''Batu'nun iki sene önce bir kız arkadaşı olmuştu, Balım Dolunay. Birbirlerine deli gibi aşıklardı, Batu'yu ilk defa o kadar mutlu görüyorduk, onunlayken gözleri parlıyordu.'' Onunlayken gözleri parlıyordu, bugün benimleyken gözleri nefret doluydu.

Derin bir iç çekti. ''Ama sonra Balım, kaçırıldı ve iki yıldır haber alınamıyor. Batu o günden beridir toparlanamadı ve kendini içkiye vurdu, o günden beridir doğru düzgün gülmüyordu bile. Ama seninle tanıştıktan sonra değişti, sen değiştirdin onu. Seninle arkadaş olduğumuzdan beridir içmiyor, gülümsüyor.''

Kasırga - Geçmişin İzleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin