2. BÖLÜM

374 226 294
                                        

... "Bak, Melek teyze ne derse onu yapacaksın, tamamı aslanım?" Emirhanın yanaklarını avuclarıma alıp iyice tembihliyordum.

Şişman yanakları kıpkırmızı olmuş, daha da tatlı olmuşdu.

"Ya yeter, ölüme mi gidiyosun, ne bu duygusallık!" Alp başımda dikilmiş bağırıyodu.

Melek teyze Alp'ın koluna yağlı bir tokat atdı"Oğlum, tövbe de! Aaa!Bırak vedalaşsınlar".

Annemi kayıp etdiğimden beri hiç yalnız kalmamıştık. Çok endişeleniyordum. "Abla, üzülme. Melek teyze dedi ki, her gün telefonla koşuşa bilirmişiz".Elindeki bilekliyi bana verip"Bak senin için yapdım. Bir tanede bende var. Bular bizi sonsuza kadar birlikte tutacaklar".

Mutlulukla zıplayıp üzerinde sonsuzluk işareti olan bilekliyi koluma taktı. "Ablacım çok güzel olmuş!" Tekrar yanağından öptüm.

Çantamıda alıp arabaya bindim. Son kez Emirhana el sallayıp, kocaman bir öpücük gönderdim. Alp arabaya çalıştırdığında ben yeni muhteşem hayatım hakkında düşünüyordum".

30 dakika sonra... "Abi hayır ya! Hayır! Yola benzinsizde çıkılmaz ya!" MUHTEŞEM hayatım devam ediyordu. Kimsesiz bir yolun ortasında benzinsiz bir arabayla kalmıştık.
"Bir susmadın sende! Dünyanın sonumu geldi ya! Hall ederiz şimdi".

Her zamanki rahatlığıyla konuşyordu işte. Harika! Her şey çok güzel, her şey yolunda zaten! Ben sinirden dudağımı çiğnerken o yardım için biriyle konuşuyordu.

10 dakika sonra...
Biz dakikalardır bir-birimizle kavga ederken (bunu hep yapardık zaten) bir araba tam yanımızda durdu.

Arabadan asker üniformalı bir adam çıktığında sustuk. Alp ona doğru ilerledi"Nerdeydin be! Az kalsın şu küçük ucube tarafından akbabalar gibi yiyilecekdim! "

Göz devirdim."Abartma ya. Hem ne yapsam hakkım! Senin yüzünden burda kaldık, bezini nasıl kontrol edemedin hala anlamıyorum".

"İsterseniz ben gideyim siz kavganıza devam edin?" Asker ellerini beline koymuş  film izler gibi bizi izliyor, bir ayağını ve belini arabaya yaslamış bir bana, bir de Alpa bakıyordu.

Alp derin bir nefes aldı. "Tamam lan, şımarma hemen. Altı üstü bir yardım istedik, qaza geldin sende".

"Abi tamam ya, rezil etme sende". Sonra bana baktı. "Ben Ömer, Alp'ın arkadaşıyım". Uzatdığı elini sıktım "Bende Efsa, Alpın kardeşi sayılırım. Birlikte büyüdük".

1.80 boylarında, hafif uzun saçları ve biçimli burnu vardı. Alp'la yaşıt olurlardı.

"Abi, hadi gidelim. Acelem var benim". Alp'a baktı ve aceleyle arabaya bindi.

"Tabi, biliyorum ben senin o aceleni. Yine kim bilir hangi kızla buluşacak".Valizlerimi arabaya yerleştirirken Alp alayla söylendi.

"Abi tamam ya, başlama yine" Aynadan bana bakıp devam etdi. "Efsa, sen dinleme onu, çok hayranım var diye kabul etmiyor işte".

"Ya ne demezsin, kıskanıyormuşum. Tabi tabi.Kim bilir yine nasıl oyunlar çevirdin".

Ömer tam cevap verecekken telefonu çaldı. "Alo, abi  tamam dur geliyoruz." Endişeyle telefonu kapatdı, sonra aynadan bize dönüp dedi"Akay ardı. Ahsenle lunaparka gidmişlerdi, sonra Ahsen fenalaşmış".

"Tamam hadi hızlı sür" Alp endişelenirken dahada meraklandım. "Ahsen kim?".  

"Benim küçük kardeşim. Kalp hastası".Ömer yola bakarak söyledi. Yüzünden ne kadar endişelendiği belli oluyordu.

"ALLAH şifa versin" dedim üzülerek. Bu dünyada yaşamayı hak etmeyen o kadar insan varken, neden küçücük bir kız çoçuğu her an ölme tehlilesiyle yaşamalı ki?

Kalabalık bir lunaparka geldik. Her yerde bağırıp koşan çocuklar vardı. Hepsi neşeliydi. Yada neşeli gibi. Her çoçuk kolay bir hayat yaşamıyor malesef.

"Akay nerde? Burda her yer adam kaynıyor. Hadi arada bulalım, Ömer."

Ömer bir kaç aradı ama ulaşamadılar şu Akay denen adama. İsmi çok güzeldi. Ay'a aşık biri olarak böyle isimlere zaafım vardı. Tuhaf bir şekilde aklımda dakikalardır bu isim dönüyordu.

"Alp, ben lavaboya gidiyorum. Bir azdan gelirim".Alp bana dönerek dedi"Tamam, ama çabuk ol. Ahseni bulunca hemen doktora götürmeliyiz".

"Tamam, merak etme". Hızla oradan uzaklaşdım. Gözlüklerimi çıkardım,fazla kirli olmuştular. Çantama atdım. Karşıdakı tabelayla tuvaletin kadın bölmüne girdim. Ayağımdakı topuklu ayakkabı ayağımı baya acıtıyordu.

Aynadan kendi aksime bakdım. Babam hep anneme benzediğimi söylerdi. Siyah saçlı, kahveyi renkli gözlerim ve hafif çillerimle anneme benziyordum. Saçlarımı toplayıp aceleyle kapıya doğru yürüyordum ki,birden kapı aceleyle açılıp yüzüme çarptı ve kaygan zeminde topuklum kaydı.

Sırtı üste yere değdim. Kafam baya acıtdı. Acıyla sızlarken, bir elin belimden tutup beni kaldırdığını hiss etdim.

Gözlerimi açtığıda şaşkınlık içindeydim. Onu gördüm. ONU!. Duvarı, yani duvar diye çarpdığım adamı. Şimdide bir eli kolumda, diğer eli belimdeyken beni kaldırmış yine bana bakıyordu.

"Bakıyorumda yine önüme bakmayı unitmuşsun".Gülümserken söylediğimde nefesi yüzüme çarpdı, bir anda kendime geldim.

Bir adım geri gitdim. "Hadsize bakya, kadın tualetine girdiği yetmezmiş gibi, şimdide kapıyı suratıma çarpıyor. Körmüsün be, sapık hayvan!"

Tek kaşını havaya kaldırıp umursamaz bir şekilde söyledi"Öylemi? Kadın tuvaletimi? Kapıda 'Erkekler için' yazıyor. Bu halde benmi körüm? "

Dedikleri karşısında affaladım. Erkek tuvaletimi? Tabi ya her yer sigara kokuyor. Kahr etsin, gözlüksüz okuyamamışım! Utancımdan kıpkırmızı olduğumu hiss etdim. Bu hallerede mi düşücekdim!

" Gözlüksüz okumuşum".Utancımdan sesim kısık çıkıyordu artık. Bu zaman içeri yaşlı bir amca girdi.

Önce bana, sonra ona baktı. Ben gitgide kıpkırmızı olmaya başlarken adam kısık sesle küfr etdi ve dışarı çıktı. Adamın aklından neler geçtiğinin bilmek zor değildi.

"Bir az daha kalıp, senin saçmalıklarını izlerdim ama acelem var".Keyfi baya yerindeydi. Sanki tiyatro izletiyorduk beyfendiye.

Bir şeyler söylemek isiyordim ama öyle bir durumdaydım ki hala şokunu atlamamışdım.

Bunu fırsat bilip yine yaptığı gibi kulağıma taraf eyildi ve dedi "Gözlüklerini takmayı unutma. Gelecek sefere çarptığın benim kadar yakışıklı olmaya bilir".

Sesi kulağıma değdikce daha da kırmızı olmuştum. Ellerini arkada birleştirip geri çekildi ve emin bir şekilde gülümsedi.

Daha sonra kapıya ilerledi. Ben hala kalakalmıtım. Dejavü yaşadım adeta! Bu adam bunu nasıl becermiştiki?

Aynada yansıyan görüntüme baktım. Bembeyaz tene sahip biriyken, sanki en acı biberi yemiş gibi kıpkırmızıydım.Daha adını bile bilmediğim bu adam benim tüm dengemi alt-üst etmişti. Sahi kimdi bu adam?
              🤍🦋🦋🦋🦋🦋🦋🦋🤍

       Devam edecek..

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
EFSA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin