Rüyamda buluttum sanki, çok hafifdim. Hızla koşuyordum. Çoğu zaman rüyamda hep koşardım. Bu beni huzurlu hiss ettirirdi. Tabi alarm çalana kadar... Bir çok insan bu zorluğu yaşar evet, amma ben onlar gibi "Anne bir kaç dakikaya uyanırım! " diyemiyorum. Çünkü, annem ve babam yok. Babam 8 yıl önce ölmüştü. O itfayeciydi ve majalesef iş kazasında ölmüşdü. Daha sonradan da annem kanser hastası olarak veda etmişti dünyaya. 2 yıldır kardeşim Emirhan ve ben, yani Efsa yalnız yaşıyoruz. 19 yaşımdayım ve üniversite öyrencisiyim. Her zamanki gibi, söylenerek uyanıp, hızla giyindim. Hiç bir şeye tercih etmeyeceyim türk kahvesini içip,Emirhanın odasına gitdim. Dağınık kumral saçları ve yatakdan uzatdığı bacağıyla çok komik gözüküyodu. Her zaman olduğu gibi ayağını gıdıklayıp uyandırdım. Emirhan benim her şeyimdi. O benim ailemdi...
...Hızla arabayı durdurup Emirhanı öptüm. "Hadi aslanım, geçkalma". çantasını takıp el salladım.Kocaman gülümseyip, koşarak çocukların arasına karıştı.
Bu gün yine askeriyeye gidip Yusuf amcayla konuşacakdım. Gazatecilik okuduğum için zamanla bazı yazılar yazıp para kazanıyordum, amma ihtiyaçlaramızı karşılamak için sabit bir iş bulmalıydım. Yusuf amca babamın eski dostuydu ve bize hep yardım ederdi. Beni o okutmuşdu, şimdide askeriyedeki bir projede gazetici olarak çalışmam için yardım ediyordu.
... Sandalyede oturmuş Yusuf amcanı bekliyordum ki, tanıdık bir ses duydum. "Efsa, Hoş geldin!". Başımı çevirdiğimde Alp kocaman gülümsemesiyle ilerledi.
Alp Yusuf amcanın oğlu ve askerdi. Asker dediğimde, yüzbaşıydı! Çocukluğumuz birlikde geçmişdi.Abim gibiydi. O hep babası gibi asker olmak isterdi. Bense kağıtı, kalemi elimden yere koymaz, hep yazardim. Gazateci olmak istiyordum.
Yıllar geçsede hayellerimizden vaz geçmemiş, onları gerçekleşdirmişdik. Başım ne zaman sıkışsa ona koşardım. Önce beni iyice tembihler, kurtarır sonrada gönlümü alırdı."Bura geldiğine göre, babam çağırmış olmalı dimi?". Gülümsedim. "Sende böyle güldüğüne göre, dünkü maç iyi bitmiş olmalı" Beşiktaş aşığı bir abiye sahibim. "Nasılda bildin! Seni çok bilmiş!"
Yusuf amca odasından çıktı. "Efsa, gel kızım".Kocaman heybetli albay amcamın yanında 1.60 boyumla karınca gibiydim.
"Bu hafta işe başlaya bilirsin kızım.İlk işin Karadenizde olacak. Yini açılmış askeriye okuluna gidecek, röportaj yapacaksın. Üniverte işini ben hallederim, merak etme. 1 aylık burda olmayacaksın."
Duyduğum habere çok sevindim. Bu işle güzel bir yatırım yapa bilirdim." Peki, Emirhan ne olacak? Onu yalnız bırkamam. "
" Endişenme, Melek yengen bakar ona. Gözün arkada kalmasın.".Alpa döndü."Hazırlan,sende gideceksin. Askeriyede ki derslerin bazısı senin."
Alp şaşkın bir halde gözlerini iyice açıp bir şeyler söylemek istiyorduki, Yusuf amca "İtiraz istemiyorum!" dedi. Alp ne kadar Yusuf amca gibi heybetli olsada, içten ona benzemiyordu.
O hep güler yüzlü, samimiydi.Bir kaç kez onu askerleriyle görmüşdüm. Normalde hep şaka yapardı, ama askeriyede hep ciddiydi. Oysa Yusuf amca hep ciddi, disiplinliydi.
Odadan çıkar çıkmaz Alp oflamaya başladı. "Sen ne zaman büyüyeceksin,be! Dadılıkmı yapcam, şimdi sana!" Göz devirdim. "Ne o, az önce hiç bir şey demiyordun, şimdi noldu?"
"Sanki, babamı tanımıyorsun!Ne söylesem inadından dönmez ki!". Çıkışa doğru giderken yine söyleniyordu.
Melek teyze onu hep şımartırdı. Tek çocuktu işte. Ama Yusuf amca hep disiplinliydi. Sonuç olarak Alp hem neşeli, hemde tam bir asker cibi ciddi ola biliyordu.
Yüzbaşı rütbesinide kendi kazanmışdı. Yusuf amca onun bu rütbeyi kendisinin kazanması için ona hiç yardımcı olmamışdı. Ama Alp becermişdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSA
PertualanganEfsa karanlıkta bir başına kalmışdı. Bir işık ararken onu buldu, güneşini buldu. Her yer aydınlandı ve karanlık gitti...