Kyungsoo karanlık sokakta sadece kendi adım seslerini duyarken yürürken yağmur damlaları yüzüne düşmeye başladığında kafasını gökyüzüne çevirdi.
Oysa hava yağmurlu gibi durmuyordu. İnce kıyafetleri onu sıcak tutmaya yetmezken ellerini birbirine sürttü ve bir kaç kez hohladı.
Chanyeol acil bir iş için onu çağırmıştı. Büyük ihtimalle yine birini tuzağa düşürüp ona getirmesini isteyecekti.
Chanyeol'un iki katlı dışardan sefil görünen ama içi şatoları andıran evinin önüne gelince vakit kaybetmeden zile bastı. Çok üşümüştü ve parmak uçları morarmaya başlamıştı.
İçeri geçtiğinde onu karşılayan görevliye başıyla selam verip Chanyeol'un odasına doğru yürümeye başladı.
"Chanyeol Bey odasında değil efendim." Arkasından seslenen görevlinin sesiyle adımlarını durdurup arkasına döndü ve kaşlarını soru sorar gibi kaldırdı.
"Sizi aşağı da bekleyeceğini söyledi, beni takip edin lütfen."
Aşağısı? Hangi aşağıdan bahsediyordu? Kaşlarını çatarak görevliyi takip etmeye başladı. Onu aşağı dediği yerde görmek istiyorsa bir bildiği vardı.
Salonun bir köşesinde boydan boya kaplanmış olan kitaplık görevlinin bir yere dokunmasıyla iki yana doğru açılmaya başlamıştı.
Kyungsoo şaşkındı. Chanyeol daha önce bundan hiç bahsetmemişti. Görevlinin peşinden aşağı doğru inen merdivenlerden indi.
Etrafını izlemeye başladı. Burası karanlıktı. Odada sadece bir masa ve sandalyeler vardı ve aydınlık olan tek yer orasıydı.
Chanyeol ise sandalyelerden birine oturmuş elindeki bıçakla uğraşıyordu. Kyungsoo'nun vücudundan bir titreme dalgası geçti. Her zamankinden farklı olan bir şey vardı sanki. Neydi bu? Korku? Evet evet korku, Kyungsoo Chanyeol'dan biraz korkmuştu.
Kyungsoo titrek adımlarla masaya doğru yaklaşırken Chanyeol kafasıyla görevliye gitmesi için işaret yaptı ve görevli doksan derece eğilerek geldiği merdivenlerden geri gitti.
Şimdi sadece ikisi kalmıştı. Chanyeol tavrını bozmadan bıçakla oynamaya devam etti. Gözlerini Kyungsoo'nun korkan gözlerine çevirdi, ardından karşıda ki sandalyeyi işaret etti. Kyungsoo hemen gidip sandalyeye oturdu ve gerginliğini atmak istercesine boğazını temizledi ve gülümsemeye çalışarak konuştu.
"Acil bir iş olduğunu söylemiştin. Yine kimi tuzağa düşüreceğim Channie." Uzun olan miniğin neşeli sesini göz ardı ederek ruh daraltıcı ses tonuyla konuştu.
"Kim Jong In. Kısaca Kai." Kyungsoo hafızasını yokladı ama daha önce bu ismi duymamıştı.
"Kim bu? Daha önce adını hiç duymadım." Chanyeol Masanın altındaki çekmeceden büyük bir zarf çıkarıp miniğin önüne doğru fırlattı.
Kyungsoo merakla zarfa uzandı. İçinde Kai olduğunu tahmin ettiği kişinin fotoğrafları vardı. Kyungsoo fotoğraflara bakarken uzun olan anlatmaya başladı.
"KJ grubun vasisi. Babası çok sürmeden ölecektir. Şirketin başına geçmesi olası." Kyungsoo buraya kadar yanlış bir şey göremiyordu. Babası ölecekse şirketin başına elbette oğlu geçecekti.
"Yani?"
"Yapmaması gereken bir inşaat işini yapmak için uğraşıyor. Güzelce uyarmama rağmen vazgeçmedi."
Kyungsoo bıkkınlıkla nefesini verirken söylendi. "Peki ben ne yapacağım?"
Uzun olan sert duruşundan ödün vermeden elindeki bıçağın sivri ucuna gözlerini dikti ve bir ayağını Kyungsoo'nun yanındaki sandalyeye koyarak ona yaklaştı.
Uzun olanın nefesi Kyungsoo'nun nefesine karışırken Kyungsoo korkuyla titredi.
"Diyeceklerimi iyi dinle ve sakın unutma Kyungsoo" deyip bıçağın sivri ucunda olan gözlerini miniğin gözlerine çevirdi uzun olan.
"Önce yanına, sonra kalbine gireceksin." Kulağına doğru yaklaştı, sadece o ve Kyungsoo'nun duyacağı şekilde fısıldadı.
"Onun zaafı olacaksın Kyungsoo."
***
Bu benim yazdığım daha doğrusu yazmaya çalıştığım ilk fic. Elimden geleni yapacağım, desteklerinizi eksik etmeyiin -,-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV
FanfictionSert duruşundan asla ödün vermeyen adam elindeki bıçağın sivri ucuna gözlerini dikti ve bir ayağını Kyungsoo'nun yanındaki sandalyeye koyarak ona yaklaştı. Uzun olanın nefesi Kyungsoo'nun nefesine karışırken Kyungsoo korkuyla titredi. "Unutma Kyung...