Kyungsoo kafasına kadar çektiği yorganı ayaklarıyla tekmeleyerek aşağı itti. Saat sabah 3 olmuştu ama hala uyuyamıyordu. Oflayarak yatakta oturur pozisyona geldi ve saçlarını çekiştirmeye başladı.
Yerdeki terliklerini giyip doğruldu. Boğazı kurumuştu. Sahi uzun süre konuşmadığında ya da uyandığında ağzında olan bu tattan hep nefret etmişti. Sanki bok yemiş gibi?
Tezgahın üzerinde duran sürahiden kendine büyük bir bardak su doldurdu ve tek dikişte bitirdi.
"Zaafı olacaksın Kyungsoo"
Beyninde yankılanan cümleyle kafasını iki yana salladı. Chanyeol'un derdi neydi? Bir insanı kolayca tuzağa düşürebilirdi ve onu Chanyeol'a teslim edebilirdi ama zaafı olmakta neyin nesiydi?
Odasına doğru ilerlerken annesinin odasının aralık olan kapısından annesini gördü. Üzeri açılmıştı. Gidip annesinin üzerini örterken Chanyeol'a bir kez daha minnettar oldu. Chanyeol ona annesini bağışlamıştı.
Chanyeol olmasa annesi belki de şuan bu yatakta değil bir toprak parçasının altında sonsuza dek uyuyor olacaktı. Düşüncesi bile kalbinin teklemesini sağlarken annesinin uyumasını umursamadan annesine sımsıkı sarıldı.
Uyuyan kadın vücudunda hissettiği baskıyla gözlerini kırpıştırarak açtı ve kendine kaburgalarını kırarcasına sarılan oğluna baktı. Şaşırmıştı, sabahın bu saatinde uykusundan böyle uyanmayı beklemiyordu.
"Bebeğim?" Kyungsoo annesinin sesiyle kendini tutamayıp onu uyandırdığı için kendisine söverek annesinden ayrıldı.
Uykudan yeni uyanmış olmasına rağmen asilliğinden bir şey kaybetmemiş zarif kadın yastığını yatağın başlığına çekerek oturur pozisyona geçti.
"Ben..Üzgünüm anne, yani şey...Uyandırmak istememiştim. Uyku tutmadı ve ben su almaya kalktım ama gördüm ki üstün açılmıştı bende onu kapatmak isterken işte...Of"
Zarif kadın oğlunun bu haline kısık sesli bir şekilde gülerken oğlunu ensesinden çekerek göğsüne yasladı.
"Neden uyuyamıyormuş benim Kyungsoo'm?" Şefkatle oğlunun saçlarını okşarken bir kez daha tanrıya teşekkür etti. Eşini kendinden almıştı ama ona Kyungsoo gibi mükemmel bir çocuk hediye etmişti.
"Sadece...Düşünüyordum." Annesi içini ısıtan gülümsemesini bozmadan "Neyi?" diye sordu.
Kyungsoo annesine güven verircesine gülümsedi. "Önemli bir şey değil anne. Öylesine düşünüyordum. Biliyorum bunun için yaşım oldukça büyük ama birlikte yatabilir miyiz anne?"
Kadın yatakta yana kayıp oğluna yer açtı. "Ne varmış yaşında? Sen benim minik bebeğimsin."
"23 yaşındayım anne." Kyungsoo gözlerini devirip annesinin güvenli sıcak kollarının arasına girerken aslında annesinin haksız olmadığını düşündü.
O annesine muhtaç olan bir bebekti. Annesi olmadan yapamazdı. Chanyeol ona annesini bağışlamıştı. Kararını kesin olarak vermişti. Nasıl yapacağı hakkında en ufak bir fikri olmasa bile bir yolunu bulacaktı ve Chanyeol'a olan minnettarlığını defalarca olduğu gibi tekrar gösterecekti.
***
Üçüncü çalışın sonunda Chanyeol telefonu açtı.
"Alo"
"Yapacağım." Uzun olan miniğin neyden bahsettiğini gayet iyi bilirken tekrar sordu.
"Efendim?"
"Yapacağım dedim Channie."
"Zeki bir çocuk olduğunu biliyordum Soo. Şirkette seni bekliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV
FanfictionSert duruşundan asla ödün vermeyen adam elindeki bıçağın sivri ucuna gözlerini dikti ve bir ayağını Kyungsoo'nun yanındaki sandalyeye koyarak ona yaklaştı. Uzun olanın nefesi Kyungsoo'nun nefesine karışırken Kyungsoo korkuyla titredi. "Unutma Kyung...