"Evet Chanyeol. Birazdan buradan çıkıp KJ gruba geçeceğim."
Kyungsoo Chanyeol'un karşısındaki koltuğa oturmuş yaklaşık yarım saattir ona KJ grupta işe başladığını anlatmaya çalışıyordu.
"Gerçekten KJ gruba girdin mi?"
Chanyeol bir kez daha sorduğunda Kyungsoo bıkkınlıkla nefesini dışarı verdi.
"Girdim lanet olası girdim! Şimdi de oraya gidiyorum sus artık!"
Kyungsoo ceketini alırken Chanyeol kendi kendine dans ediyordu. Tanrım! Koskoca şirketin ceosu nasıl bu kadar gerizekalı olabiliyordu?
Kyungsoo odadan çıktığında dün yaşadıklarını düşündü. Kai onu öpmüştü! Hala inanamıyordu. Aptalca sırıtarak elini dudağının üstünde gezdirdi.
Taksiye binerken oraya gittiğinde nasıl davranacağını düşündü. Tamam Kai onu öpmüştü ama şimdi Kai'ye karşı nasıl davranması gerekiyordu?
Kai'yi gördüğünde nasıl davranması gerektiğini düşünürken çoktan şirkete gelmişti. Taksiye ücreti ödeyip indi.
Taeyeon'un odası Kai'nin odasının hemen karşısındaydı bu yüzden odayı bulmakta zorlanmamıştı.
Kapıda sekreter olmadığından direk kapıyı çaldı ve içeri girdi.
Taeyeon Kyungsoo'yu görünce gülerek ayağa kalktı ve Kyungsoo'ya sarıldı. Kyungso başta şaşırsa da o da Taeyeon'un sarılışına karşılık verdi.
Hoşgeldin, nasılsın gibi kısa sohbetlerin ardından masaya oturdular ve Taeyeon imzalaması gereken kağıtları Kyungsoo'nun önüne koydu.
Kyungsoo hiçbir zaman bu gibi şeyleri sonuna kadar okuyan biri olmamıştı o yüzden biraz göz gezdirdikten sonra imzalası gereken yerleri imzaladı.
"İmza işini de hallettiğimize göre işe başlayabilirsin ha?"
Kyungsoo Taeyeon'un önünde saygıyla eğildi. "Tabi efendim."
Taeyeon Kyungsoo'nun efendim demesiyle yüzünü buruşturdu. 'Efendim' kelimesinden her zaman nefret etmişti. Evde çalışanlarda ona hep Taeyeon, abla gibi şeyler dedi.
"Efendim demeni istemiyorum. Noona de, Taeyeon noona."
Kyungsoo biraz rahatlamış hissetti. Çünkü ona efendim demek biraz garipti. Tüm dişlerini göstererek güldü.
"Tabi noona."
---
Kyungsoo yaklaşık üç saattir gelen telefonları cevaplıyor bildiği kadarıyla cevap veriyor bilmediklerini karşısındaki Kai'nin sekreterine soruyordu. Henüz bir kez bile Kai'yi görmemişti ve içinde ki adını bilmediği bir nedenden dolayı Kai'yi görmek istiyordu.
Çevresine boş boş bakınırken Kai'nin sekreteri elindeki kahveyle Kai'nin odasına doğru gidiyordu.
"Jae Min-shi"
Kyungsoo kıza seslendiğinde kız durdu ve topuklarının üzerinde Kyungsoo'ya döndü.
"Efendim?" Kyungsoo ayağa kalkıp kızın yanına gitti.
"Kahveyi bu defalık ben götürsem sorun olmaz değil mi?"
Kız gülümsedi, gerçekten çok işi vardı. "Tabii ki, teşekkür ederim."
Kyungsoo kızı başıyla selamlayıp elinde ki kahveyi aldı. Kai'nin kapısını tıklattı. Kai'nin "Gel" dediğini duyunca kapıyı açtı.
Şimdi Kai'yi görecekti ve kalbi sebebini bilmediği bir şeyden ötürü hızlanmaya başlamıştı. Öpüşme yüzünden diye düşündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV
FanfictionSert duruşundan asla ödün vermeyen adam elindeki bıçağın sivri ucuna gözlerini dikti ve bir ayağını Kyungsoo'nun yanındaki sandalyeye koyarak ona yaklaştı. Uzun olanın nefesi Kyungsoo'nun nefesine karışırken Kyungsoo korkuyla titredi. "Unutma Kyung...