Kyungsoo barın kapısında cebine sıkıştırılmış bir tomar parayla duruyordu. Jong In onu ne sanıyordu? Sürtük falan mı? Şu parayı tekrar Kai'ye verince ilk işi Chanyeol'u arayıp bunu yapmayacağını söylemek olacaktı.
Koşarak Kai'ye yetişti ve kolunu tutup onu durdurdu. Kai arkasını dönüp Kyungsoo'yu görünce kolunu bir çırpıda kurtardı. Verdiği para yetmemiş miydi? Oysa ki fazla bir şey yapmadıkları halde gayet fazla para vermişti.
Kyungsoo büyük gözlerini sinirle uzun olana dikti. Tam ağzını açmıştı ki telefonu çalmaya başladı. Kyungsoo umursamadan devam etti.
"Ordan bakınca sürtüğe falan mı benziyorum?" O arada telefon susmuş fakat vakit kaybetmeden tekrar çalmaya başlamıştı.
Kyungsoo parayı tıpkı Kai'nin ona yaptığı gibi pantolonunun cebine sıkıştırdı.
"Ben sürtük değilim ama sen insanlarla dalga geçecen bir piçsin Kim Jong In."
Kyungsoo tıpkı beş dakika önce onun kaldığı gibi kalan Kai'yi bırakıp arkasını dönmüştü ki telefonu bir kez daha çaldı.
Arayan Chanyeol'du.
"Ne var seni yoda kılıklı dev?!" Kyungsoo sinirini atamamıştı.
"Kyungsoo-ah, annen..." Chanyeol'un sesi titriyordu. Kyungsoo daha fazla konuşmasına izin vermedi.
"Nolmuş anneme?!"
"Annen... Onu hastaneye kaldırmışlar Kyungsoo. Doktoru sana ulaşamamış beni aradı. Ben...Ben Kore'de değilim. Gidemedim."
Kyungsoo hiçbir şey demeden telefonu Chanyeol'un suratına kapattı. Sağa sola bakınarak taksi aramaya başladı. Lanet sokakta bir tane bile taksi olmaz mı diye düşündü. İstemsizce yaşlar yanaklarından süzülüyordu.
Kai tüm konuşmaları duymuştu. Kyungsoo'nun ona söylediklerini onu biraz kötü hissettirmişti. O insanlarla eğlenen, dalga geçen bir tip değildi. Hep o cücenin gazına gelmişti.
Şimdi Kyungsoo'ya olan minik borcunu ödemenin tam zamanıydı. Hızla miniğe yaklaştı.
"Kyungsoo. Burdan taksi çok sık geçmez. Konuşmalarınızı istemeden duydum. Ben seni götürebilirim. Vakit kaybetmek istemezsin değil mi?"
Kyungsoo şaşırmıştı. Şuan Kai'nin çoktan gitmiş olması gerekiyordu. Minik olan son bir umutla çevresine bakındı. Kai'nin yardımını istemiyordu.
"Sadece bu defa..." Yaşlı gözlerini uzun olana dikti. "Annem için."
Kai gülümsedi. "Sadece bu defa, annen için."
------
Yol boyunca tek kelime etmemişlerdi. Hastanenin önüne geldiklerinde Kyungsoo arabadan inip koşmaya başladı.
Annesi Kyungsoo'nun her şeyiydi. Ona bir şey olmasına dayanamazdı.
Burayı çok iyi biliyordu. O yüzden kimseye sorma ihtiyacı duymadan annesinin doktorunun odasına doğru koşmaya başladı. Kai'de koşarak arkasından onu takip ediyordu.
Kyungsoo bir kapının önünde durduğunda Kai de bulunduğu yerde durarak ellerini dizine yasladı ve hızlı hızlı nefes almaya başladı.
Kyungsoo vakit kaybetmeden doktorun odasına girdi. Doktor Kyungsoo'yu görünce ayağa kalktı. Yıllardır onlarla birlikteydi ve Kyungsoo'nun annesine olan düşkünlüğünü biliyordu.
"Annem neden burda? Noldu?" Kyungsoo ağlayarak sormuştu.
"Test sonuçları çıkmadan bir şey diyemem Kyungsoo ama nakil ettiğimiz böbreğin vücutla uyumunu kaybetmeye başladığını düşünüyorum."
Kyungsoo yüzüne vuran acı dalgasıyla iki adım geriledi. Hani her şey bitmişti o nakilden sonra, hani bir daha sıkıntı olmayacaktı?
"Peki şimdi...Şimdi nolacak?" sesi fısıltı gibi çıkmıştı.
Doktor Kyungsoo'ya yaklaştı ve elini omzuna getirip sıktı.
"Eğer tahmin ettiğimiz gibiyse nakil gerekebilir Kyungsoo."
Kyungsoo'nun ağlaması şiddetlendi. Bu sahne ona tanıdıktı. Tek fark yanında Chanyeol yoktu.
"Eğer uygun böbrek bu ay içinde bulunmazsa anneni kaybedebiliriz Kyungsoo."
Kyungsoo eliyle ağzını kapatıp ağlamasını durdurmaya çalışıyordu annesi duyarsa çok üzülürdü.
Kendi böbreği annesine nasıl olmuyordu? Kyungsoo onun oğluydu.
Kyungsoo duvarın dibine çöküp kafasını ellerinin arasına aldı. Ne yapabilirdi? Elinden hiçbir şey gelmiyordu. Annesini bile kurtaramıyorken o işe yaramaz böbreği napabilirdi?
Kapı hızla açıldığında içeriye Kyungsoo'nun patronu girdi.
Yerde ki Kyungsoo'nun yanına çöküp ellerini tuttu. "Ben testleri yaptırdım Kyungsoo. Annenle uyuyoruz."
Kyungsoo inanmayarak ona bakıyordu. Chanyeol heycanlı gülümsemesiyle ayağa kalkıp doktorun karşısına geçti.
"Ben böbreğimi verebilirim. Hayır... Vereceğim."
Kyungsoo aklına gelen anılarla gözyaşlarının arasına acı bir tebessüm kondurdu. Şu an belki de en ihtiyaç duyduğu kişi Chanyeol'du.
Kyungsoo kendini toparlamaya çalıştı. Güçlü olmalıydı, annesi için. Gülümsedi. "Annemi görebilir miyim?"
Odadan çıktığında kapıya yaslanmış Kai'yi görmek Kyungsoo'yu şaşırtmıştı.
"Sen neden burdasın?" Kai kapalı olan gözlerini açıp yaslandığı kapıdan doğruldu.
"Sadece öylesine,destek için. Yalnız kalma diye. Yani sonuçta hastanedeyiz." Kyungsoo ters ters bakıp yoluna devam etti.
Kai içerde her konuşulanı duymuştu. Kyungsoo için üzülmüştü. Kai Kyungsoo'nun peşine takıldı.
Kyungsoo odaya girdiğinde Kai de bu yaptığının ne kadar doğru olduğunu sorgulamadan odaya girdi.
Kyungsoo bir kadının başında oturuyordu, gülümseyerek. Annesi olduğunu tahmin etmek o kadar da zor değildi.
Kadın uyuyordu ama o kadar zarif ve asil görünüyordu ki...
Kyungsoo güçlü görünmeye çalışıyordu ama ihtimaller doğruysa ve yeni bir böbrek gerekirse Kyungsoo napacaktı.
Karnına bakmaya başladı. Kendi karnına bir yumruk attı. "Seni anneme veremeyeceksem benim için ne önemin var aptal." bir kez daha vurdu, bir kez daha.
Kyungsoo karnına yumrukları sallarken Kai dayanamadı ve onun kolunu tuttu.
"Yapma."
Kyungsoo ağzını açmıştı ki annesinin doktoru odaya girdi. Gülüyordu.
"Kyungsoo bir sorun olduğunu sanmıyorum. Sonuçlar gayet normal çıktı."
Kyungsoo bir süre doktorun ne dediğini idrak etmeye çalışıyordu. Çok korkmuştu ve kendinin bile beklemediği bir şey yaparak gülen Kai'ye sarıldı.
Ne yaptığını fark ettiğinde geri çekildi. Kai de Kyungsoo gibi çok şaşırmıştı.
"Mutlu olduğum için." Kyungsoo kıpkırmızı olmuşken hala kendini savunma derdindeydi.
"Kyungsoo. Çıkış işlemlerini yapabilirsin ama annenin daha az yorulduğundan emin ol. Yorgunluktan olduğunu düşünüyorum."
Kyungsoo kafasını sallayıp işlemlerin yapıldığı yere doğru gitti. Kai yine peşinden geliyordu. Bu defa kötü kötü baksa da bir şey dememişti.
Görevli bir kaç sorudan sonra ödemesi gereken miktarı söylediğinde Kyungsoo elini cebine attı ama cüzdanını bulamadı.
Kyungsoo tüm ceplerini kontrol ederken Kai parayı görevliye uzattı ve hiçbir şey demeden arkasını döndü ve çıkışa doğru ilerlemeye başladı.
"Hey, Kim Jong In. Sana bu parayı mutlaka geri ödeyeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖREV
FanfictionSert duruşundan asla ödün vermeyen adam elindeki bıçağın sivri ucuna gözlerini dikti ve bir ayağını Kyungsoo'nun yanındaki sandalyeye koyarak ona yaklaştı. Uzun olanın nefesi Kyungsoo'nun nefesine karışırken Kyungsoo korkuyla titredi. "Unutma Kyung...