✥ NİKOLAİ MİLORADOV : Milyon Dolarlık Proje | 3

590 88 83
                                    

-3-

Ilya

Localardaki eksiklerle ilgilenirken Ivan etrafta aceleci bir biçimde göz gezdiriyordu. Benimle göz göze geldiği an el hareketiyle yanına çağırdı. Başta anlamasam da dudak hareketleriyle gel deyince emin oldum ve yanına gittim.

Tedirginlik içinde bir hata yaptığımı düşünüp Ivan'ın yanına gittiğimde hızlı bir biçimde "Yukarı çık, patronun odasını topla. Sonra arka localardan birinde görevlendireceğim seni." dedi.

Başımı sallayarak dediğini yaptım ve hızla merdivenlerden çıkıp o odaya doğru yürüdüm. Koridorda ilerlerken kalbim hızla çarpıyordu. Orası... Gizli bir mabeddi ve ben oraya girmeye hak kazanmıştım. Odayı toparlamak için de olsa.

Benimki ilk görüşte aşktı. Belki de hayranlık. Aşk hakkında çok büyük bilgi ve tecrübelerim olmadığı için iddialı konuşmak istemezdim ama Nikolai Miloradov'la ilk karşılaştığım an, o çarpışmamızda sanki vücudum bir elektrik akımına kapılmış gibi hissetmiştim. Benim için midenizde kelebekler uçuşması ve vücudunuzun elektrik akımına kapılması aynı anda yaşanıyorsa bu aşktı. Zararsız bir duyguydu.

Ben kimseye zarar vermezdim ve verebilecek kadar güçlü de değildim. Hydra da dâhil hayatımda bulunduğum her yerde görünmez olmuştum herkes için. İnsanlar beni görmezdi, duymazdı. Pek de sesim çıkmazdı zaten. Aile yaşantımızda yetiştirilirken bize öğretilen buydu. Soru sorulmadığı takdirde konuşmamak, gürültü yapmamak ve her zaman itaat etmek. Bir de görünmez olmak. Bu yüzden Club Hydra'nın kuralları bana pek yabancı gelmiyordu.

Kalbim hızla çarparken kapıyı araladım ve önce odanın kokusunu içime çektim. Temkinli bir biçimde odanın içine baktığımda boş olduğunu fark ettim. Yavaş adımlarla kocaman odayı gezintiye çıktım. Burada saatlerce çalışmak, aşağıdaki localarda hizmet etmekten daha cazip geliyordu. Onun adım attığı yerlerde yürümek, onun dokunduğu içki şişesine dokunmak. Yatağa sereserpe atılmış gömleğini koklarken onun tenini duyumsamak.

Birine hayran olduğunuzda -özellikle bu asla ulaşamayacağınız biri olduğunda- ona dair her şey sizi heyecanlandırır. Heyecanınız birken üç kat artar imkânsız olduğunda. O gün onunla çarpıştığımızda da aynı şey olmuştu. Görmemişti beni. Fark etmemişti bile. Diğer insanlar için olduğu gibi onun için de görünmezdim. Onun için diğer insanlardan bir farkım yoktu. Ama benim gözümde o, Nikolai Miloradov, bir pop yıldızı gibi ışıl ışıl ve ulaşılmazdı.

Yatağını toplamak için önce gömleğini aldım. Kokusunu içime çektim. Sandal ağacı ve okyanus kokusu. Parfümü sizi aniden bir deniz kenarına çekebiliyordu. Kapı aralanıp içeri o girdiğinde yatağın çarşaflarını dümdüz olana kadar ellerimle düzenliyordum ve onun gelişi hiç de beklediğim bir şey değildi. Bu yüzden elim ayağım birbirine dolandı ve başımı yerden bile kaldıramadım. Sanki onunla göz göze gelmek suçmuş gibi.

Sadece kapıdan içeri giren ve duraksayan adamın sesini duydum. "Sen de kimsin?" Onun sesini ilk defa duyuyordum sanırım. Sesi tok, sert ve kendinden emindi.

"Ben..." Onun özgüvenine karşı ben görevlendirilmiş olmama rağmen sanki suç işlemişim gibi neye uğradığımı şaşırmış hâlde yanıt vermekte geciktim. Konuşurken korkak adımlarla geri geri gidiyordum. "Odanızı toplamak için-" Heyecanla geri adım atarken içkilerin olduğu açık büfeye çarptım ve kaygan bir zeminde gibi düştüm.

Merakla "İyi misin?" diye sordu adam.

Bana doğru yaklaşan adamın daha fazla adım atması kalp sağlığıma iyi gelmeyeceği için aceleyle kalktım. Bana dokunursa o an bayılabilirdim ya da kalp krizi geçirebilirdim, bilemiyordum. Yeniden o elektrik akımına maruz kalırsam gerçekten ne olurdu bilemiyordum. Ayağa kalkar kalkmaz onun iyi misin sorusuna hızla başımı aşağı yukarı sallayarak karşılık verdim. Hâlâ yüzüne bakamıyordum. Garip bir utanç vardı içimde ya da korku. Bilmiyordum, tanımlayamıyordum.

NİKOLAİ MİLORADOV: Milyon Dolarlık ProjeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin