✥ NİKOLAİ MİLORADOV : Milyon Dolarlık Proje | 2

718 98 92
                                    

-2-

Nikolai

Ertesi gün yataktan kalktığımda kendimi diğer günlerden daha enerjik hissediyordum. Bugün Lâl ile buluşacak olmamızın etkisi büyüktü elbette. Onu göreceğim her gün benim için aydınlık, özeldi. Beni heyecanlandırıyordu. Onu yeniden görmek, onunla konuşmak, sesini duymak.

Yüzüme bakmadan ilgisiz ilgisiz konuşurken bile onun anlattığı şeylere kendimi kaptırırken buluyordum. Bir anda. Plansızca. Kontrolüm dışında. Ağzından çıkan her şeyi sanki önemli bir kuralmış gibi dinliyordum. Bir şeyler anlatırken dudaklarını hareket ediş şekli bile beni öyle heyecanlandırıyordu ki bütün gün o masada, karşısında oturup onu dinlemek istiyordum. Ama bitiyordu. Her güzel şey gibi o da bitiyordu ne yazık ki.

Bugün yeni bir gündü. Nadia için hediye seçmeme yardımcı olacaktı. Onunla sık görüşmek belki bana bir şans verebilirdi. Beni unutmazdı, hatırlardı. Belki sonsuza dek beklesem bile Riccardo'yu sevdiği kadar sevmezdi ama... Beni de başka şekilde severdi belki. Hem kim demişti ki dünyada tek bir sevme şekli var diye?

Valentino Riccardo ölmüştü. Benim düşmanım olsa da ölümü Lâl'i üzdüğü için benim adıma da üzücüydü. Ölümüne sevinmemiştim. Eski düşmanlığımızı da o ölmeden kısa bir süre önce geride bırakmıştık. Lâl'in onun ölümüne üzülmesini de anlayabiliyordum. Kalbi yaralıydı. Ama hiçbir acı sonsuza dek sürmezdi. Hiçbir yasın da sonsuza kadar sürmeyeceği gibi.

En sonunda Lâl, Riccardo'nun öldüğünü kabullenecek ve hayatına devam etmeyi seçecekti. O zaman geldiğinde ben onun yanında olacaktım. Ve Lâl Miloradov olması için elimden ne gelirse yapacaktım. Gerçek aşkın, sevginin ne demek olduğunu ona gösterecektim. Sabrımla, ona olan aşkım, özverimle yeniden hayata döndürecektim onu.

Önce bir duşa girdim. Suyun altında tüm vücut kaslarımın soğuk suyla yeniden dirilmesini sağladım. Banyodan çıktığımda kıyafet dolabıma baktım. Ne giyebileceğimi düşündüm. Lacivert gömleğim bana yakışıyordu. Altına bir kot pantolon güzel olurdu.

Normalde ne giyeceğimi bu kadar dert etmezdim ama söz konusu Lâl ile buluşmak olunca bu hazırlık bile beni heyecanlandırıyordu. Son olarak ceketimi giydim, parfümümü sıkıp odamdan çıktığımda merdivenin ucunda Nadia ile karşılaştık.

Beni beğeniyle süzen kız kaşlarını kaldırarak coşkulu bir ıslık çaldı. "Nikolai Miloradov, bugün film aktörlerine benziyorsunuz."

Memnuniyetle gülümsedim, yanından geçerken saçlarını karıştırmayı da ihmal etmedim. En sinir olduğu hareketlerimden biriydi. "Teşekkürler, ufaklık."

"Ya, bana ufaklık demenden ve saçlarımı karıştırmandan nefret ediyorum!"

Omuz silkerek aşağıya inerken "Biliyorum." diye yanıt verdim. "Bu yüzden yapıyorum."

Birlikte kahvaltı masasına indiğimizde Polina Nadia'nın limonatasını koymuş, benim kahvemi dolduruyordu. Nadia kısa sürede bana gıcıklığını unutmuş bir biçimde çarpık gülüşüyle karşıma oturdu. "Bu kadar yakışıklı olmanı neye borçluyuz? Date'e mi çıkılıyor?" Tek kaşını merakla havaya kaldırırken sorguladı.

"Hayır, her zamanki hâlim Nadia, abartma." Salatalık dilimini ağzıma atarken merakla bana bakan kızın sıkıştırmalarını görmezden geldim ama onun vazgeçmeye niyeti yoktu.

"Ya söylesene işte, kiminle buluşmak için hazırlandın bu kadar?"

"Lâl ile buluşacağız sadece." Herhangi bir imada bulunmasın diye "Arkadaşça." diye ekledim.

NİKOLAİ MİLORADOV: Milyon Dolarlık ProjeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin