Bölüm 3 •Yuán Fén•

3 1 0
                                    

Rüya'nın saçlı halini koymak istedim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Rüya'nın saçlı halini koymak istedim. :')

Tüm çiçeklerden güzeldir papatyalar...

O kırmızı oda, kanlı pasta, robotik ses hiç aklımdan çıkmıyor, düşündükçe tüylerim ürperiyordu. Ne olduğunu anlamamıştım ama kötü bir şeyler yaşayacağımı hissediyordum. Bu histen kurtulamıyordum. Diğer yandan bugün tanıştığım Afer ve Rüya'yı düşündüm. Kalbimin annemden sonra ilk defa bir insan için sevgi beslemesi garip gelmişti ama şikayetçi de değildim. Rüya'nın durumu da çok üzüyordu açıkçası. Kanserin tam olarak nasıl bir hastalık olduğuyla ilgili bir bilgim yoktu ama kötü bir hastalık olduğunu duymuştum.

Eve geldiğimde babam defalarca kimlerle olduğumu, nereye kaçtığımı sorguladı. Cevabını bildiği sorulardı bunlar fakat yinede benden duymayı istemişti. Dayak, hakaret, işkence... Hep yaptığı şeyleri uyguladı ama bugün içime yerleşen güzel, masum ve çocuksu duyguları öldüremedi. O duygular kalbime temelli olarak yerleşmişti artık bir kere. Şimdi annemle benim odamda beraber oturuyorduk, annem benim saçlarımı okşuyordu ve ben de yaşadıklarımı anlatıyordum.

"Seni koruyamadığım için özür dilerim," dedi annem. Sesinde pişmanlık ve kendisine karşı çok yoğun bir öfke vardı.

"Böyle hissetme canım annem, senin bir suçun yok." İçini rahatlatmak istemiştim.

Annem gözyaşlarıyla başını iki yana salladı. Hâlâ içindeki korku gitmemişti.

"Bundan sonra ne olursa olsun senin yanından ayrılmayacağım."

Cevap vermedim ve ona sıkıca sarıldım.

"Peki seni oradan kim kurtardı?"

"Bir çocuk," dedim. Kocaman yüreği olan bir çocuk.

"Adı Afer Meriç'miş. Çığlıklarımı duyduğunda camı kırarak içeri girdi."

Afer'i düşünmek bile içimde çiçeklerin açmasına yetiyordu.

"Anne... Bana kızma ama beni kaçırdıktan sonra kendi evine götürdü. Biliyorum, yabancılarla beraber bir yerlere gitmemem gerekiyor ama o bana yabancıymış gibi gelmedi."

Annemin gözlerine anlam veremediğim bir duygu yerleşti. Anlatmaya devam ettim.

"Bana kardeşinden bahsetmişti. Evine gittiğimizde kardeşi Rüya açtı kapıyı, saçları yoktu. Kansermiş Rüya. Anne, kanser nasıl bir hastalık? Neden Rüya'nın saçlarını dökmüş?"

Annem sesini toparlamaya çalıştı. "Arı kovanını biliyorsun değil mi, Levlâ?"

Başımı salladım. "Evet, biliyorum anne."

"Arılar kovanda düzenli bir şekilde çalışırlar ve bu şekilde bal çıkarırlar. Eğer bir grup arı bu düzeni bozarsa bal üretilemez. İşte bizim de vücudumuzda hücre dediğimiz, arılara benzer canlılar var. Hücreler düzenli çalışmadığında vücudumuzun dengesi bozulur ve kanser adlı hastalık ortaya çıkar."

İzler ve Kırıklar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin