Saçlarına öpücük kondurup yüzünü ellerim arasına alarak, "eger bir dilek hakkım olsa seninle geçirdigim her bir saniyeyi hatırlamayı, hiç unutmamayı dilerdim." Dolu gözleri ile tebessüm ettiginde egilip aramızda ki mesafeyi sıfıra indirerek, gülüşün...
Bölümleri yapabildigim kadar çabuk yazmaya özen gösteriyorumm
Yani anlayacağınız her fırsat buldugumda bölüm yazıyorum. Artık daha da özen göstererek sadece hafta sonları degil, hafta içi de atmaya çalışacağım. Hikaye ne kadar çok izlenirse ben o kadar çok heveslenip bölüm atıyorumm.
Oylarınız ve düşünceleriniz benim için çok önemli. İyi okumalar dilerimm umarım begenirsiniz. Oy ve yorumlarınızı bekliyorummm💕💕
Medya: Daniel
***
Çalan alarmın sesiyle hemen gözlerimi açmıştım. Tahmin ettigim gibi uyuduktan sonra hiç uyanmamıştım. Ne zaman yorgun olsam böyle olurdu. Güne hep oldugu gibi enerjik başlamıştım.
Telefonu elime alıp saat'e baktıgımda 6:45 oldugunu gördüm. Hemen yerimden dogrulup banyoya yöneldim.
İşlerimi hall edip, dolabı açıp süzdüm. Bu saatte uyanmamın sebebi tabii ki de okul degildi. Her zaman 6:45 de uyanır, koşuya çıkar, eve gelip banyo yaptıktan sonra hazırlanıp okula giderdim
Bu işlem artık rutin haline geldiği için alışkındım. Yani alarm çalmasa bile istemsiz hep o saatte uyanırdım.
Dolabın önünde dikilmegi bırakıp, koşu için üzerime bir şeyler seçmege başlamıştım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Anlatmaya o kadar üşendim kii)
Seçtiklerimi yataga bırakarak pijamalardan kurtuldum. Eşofman ve hemen ardından t-shirt'ı üzerime geçirdim. Hırkayıda aldıktan sonra tamamdım.
Oyalanmadan hemen mutfaga indim. Bu saatte genelde evde herkes uyurdu. Annem ve abim saat 9 da işe gittikleri için, 8 de uyanırlardı. Koşudan her döndügümde onları sofrada yemek yerken buluyordum.
Ben çogu zaman kahvaltıyı es geçerdim. Sabahları ne zaman bir şey yesem midem bulanırdı. O yüzden daha çok okulda ogle tenefüsünde bir şeyler atıştırırdım. Düşüncelerimi boş vererek hemen buz dolabına yönelip, soguk bir su aldım kendime. Koşu esnasında susadıgım için hep yanımda taşırdım.
Suyuda doldurduktan sonra koşu için tamamen hazırdım. 1 haftadır tüm antrenmanları salmıştım. Artık telafi etme zamanıydı demi yani.
Bunları düşünürken kapıya vardıgımı fark ettim. Açıp dışarıya attım kendimi. Hava çok güzeldi. Ilık rüzgar tenimi okşuyordu resmen. İlk Bahar'ı bu yüzden seviyordum işte. Hava ne sıcak, ne de soguk oluyordu. Tam kıvamında, hafif serin rüzgar esiyordu yani. Önce normal tempoda yürüyerek başladım. 5 dakika öyle yürüdükten sonra iri ve hızlı adımlar atıyordum. Henüz ısınma amaçlı yürüyordum.
