27. Bölüm

418 57 28
                                    

  Yaklaşık iki saattir Minho ile ilgilenmeden stüdyoyu inceliyordum. "Cidden Fender American Stratocaster için bu kadar para verdin mi?" başımı iki yana sallayarak tek parmağımla gitara dokundum. "Çok sevdiğim bir şarkıcıda var diye sürekli bu gitardan istiyordum."

  "Kimmiş bakalım o şarkıcı?" dedi ilgisini çekmediğini belli ederek, daha çok içimde olan heyecana odaklanmış gibiydi.

  "Gaon!" diyerek gitarlardan biraz uzaklaştım ve stüdyoya geniş bir açıdan baktım.

  "Gaon sevilecek bir insan mı ki..?" diye mırıldandı kendi kendine, hemen gözlerimi büyültüp ona baktım.

  "Gaon geç götünü aç dese açarım. Atla camdan, intihar et dese atlarım." dediğimde telefonunu eline alıp kişilerindeki birini aradı.

  "N'aber?" demeden önce benim de duyabilmem için hoparlöre almıştı, karşı taraftan fazlasıyla tanıdık bir ses geldiğinde duyduğum sesle birlikte gözlerim büyüdü.

  "Sorun mu var gitarlardan birinde? Amfiler mi bozuk çıktı? O kadar da demiştim Junhan'a dikkatli ol, iyi para kıracağız Minho'dan diye."

  "Yok, yok. Sabah denemiştim de herhangi bir sorun yok gitarlar ve amfilerde."

  "Kaçırıldın mı oğlum? Neden aradın o zaman?"

  Fısıldayarak, sesin telefona gitmeyeceği şekilde "Bu saatte neden onu rahatsız ediyorsun?" dediğimde hafifçe kıkırdadı ve telefona konuşmaya devam etti.

  "Niye amına koyayım, uyuyordun sanki. Jooyeon'u teselli etmeye çalıştığınıza eminim. Malum, bass sesi duyulmuyor performanslarınızda."

  Minho bunu dedikten sonra telefondan ağlama sesi gelmeye başlamıştı.

  "Tam da iyi oldu demiştik n'aptın usta ya? Ararım seni az sonra, bekle." dedi ve telefonu kapattı Gaon.

  "Sanırım şuan baya risk altındayım... Götünü aç demez değil mi?" diyerek heyecan ve korku karışımı gözlerle Minho'ya baktım.

  "Der." dediği anda telefonu çaldı. Bu kadar hızlı bir şekilde teselli edebilmişler miydi ki?

  Minho telefonu açıp selfie çeker gibi havaya kalkdırdığında bunun görüntülü arama olduğunu fark ettim. Ben daha ne yapacağımı bilmeden aramayı açmıştı.

  Gaon'un gözleri bir kameranin arkasına, bir kameraya bakarken "Buradan sağ çıkacağım, üzülme Minho Hyung."

  "Çok üzülmüştüm zaten, hüü." diyerek dalga geçtiğinde Gaon'un bakışları ekranda kilitlendi ve kaşları çatıldı.

  "Arkadaki sincap da kim?"

  Dediği cümleden sonra heyecandan olabildiğince sessiz bir çığlık atarak yüzümü kapattım ve etrafta koşmaya başladım.

  "Sevgilime sincap mı dedin sen? Daha iyi bir analiz yapamazdın." diye cevap verdiğinde olduğum yerde duraksadım, bunu fark edip bana baktı ve güldü.

  Güldüğü anda kendime gelip tekrar çığlık atmaya başladım, bu sefer daha gürültülü bir çığlıktı.

  "Sincap, iyi misin?" dedi Gaon, ekrandan. Hayranı olduğum ünlü benle konuşuyordu ve sevgilim az önce bana ilk defa sevgilim demişti, nasıl iyi olabilirdim ki? Gerçi, daha sevgili değildik ama...

  "Sanırım susturulmaya ihtiyacı var. Seni biraz bekleteceğim,." diyerek telefonu tavana bakacak şekilde koydu ve yanıma doğru adım atıp beni duvarla kendi arasına aldı.

  Ağzım açık bir şekilde kalsa da çığlığım anında son bulmuştu.

  Eliyle çenemin altını ittirerek ağzımı hafifçe kapatmamı, biraz aralık kalmasını sağladı ve ardından izin almak istercesine sırıtarak gözlerime baktı. Donuk bir halde dudaklarına hipnoz olduğumu fark ettiğinde duvardaki ellerinden birini belime sararak başını yana eğdi ve yüzüme doğru yaklaştı.

  Dili, küçük bir şekilde aralık olan dudaklarımın arasına sızdı ve kısık bir sesle inlememe neden oldu.

fangirllük konusunda jisung = ben

bölüm boyunca jisung: AAAaaaaaaaAAaaaaAAAAaAAAAAaaaaaaAAAA

doriso | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin