doriso | minsung

28. Bölüm

  Dudaklarımdan çıkan inlemeyle birlikte utangaçlığımdan yüzümü buruştup geri çekildim. Buruşturduğum yüzümü fark ettiğinde aniden yüzü düştü ve başını hafifçe yana eğerek aşağı doğru baktı. Üzülmüş olmalıydı.

  "O yüzden yüzümü buruşturmadım... İnlediğim için..." dediğimde telefonun hala açık olduğumu fark ederek tekrardan donup kaldım ve gözlerim büyüdü.

  "Pekâla, pekâla. Yanlış anlamadım, sorun yok." dedi uzatarak, hafifçe gülümseyip gözlerimi ondan kaçırdığımda nazikçe kafamı patpatladı ve telefonuna doğru giderek tekrar telefonu havaya kaldırdı. Yavaş adımlarla peşinden gittim fakat kameranın kadrajının dışında durmuştum.

  "Gaon, Jisung'tan götünü açmasını isteyebilir misin?" dedi Minho. Gaon, yargılamadan gülerek konuştu. "Jisung, götünü açarsan imzalı bir gitar vereceğim."

  Dediği şeyden sonra heyecanla hızlı bir şekilde "Gitar o kadar da önemli değil." diye bağırarak ellerimi pantolonumun düğmelerine götürdüm. Bunu yapmaya başladığım anda Minho, telefonun kamerasını çevirerek Gaon'un bu halimi görmesini engelledi.

  Fermuarımı da açarak pantolonumu aşağı indirdim, hipnoz olmuş gibi hissediyordum. Fanı olduğum kişi benden bir şey istemişti!

  Minho telefonu kendine yaklaştırarak bir şeyler fısıldadı, ardından tekrar Gaon'un sesi duyuldu. "İç çamaşırını da çıkarabilir misin, Sincap?"

  Dediği şeyin üstünden 1 salise geçmeden direkt boxerımı da çıkardım. Üstümdeki kıyafet uzun olduğu için biraz gizlenebiliyordum fakat önümdeki sertlik açıkça belli oluyordu.

  "Eyvallah, Gaon. Jooyeon ile bol şanslar. Bir şey yaparsa ağzına peçete sokarsın. Bu arada, yarın sen ben date." dedi ve Gaon'un cevap vermesini beklemeden telefonu yüzüne kapattı.

  Nasıl yani, hayranı olduğum kişiye nasıl böyle davranabiliyordu? Çıldıracaktım!

  Boxerımı yukarı çekmek üzereyken, ellerimin üzerinde hissettiğim eller beni engelledi.

  "Bu kadar erken mi? Az önceki öpüşmemizden bile bu kadar tahrik olduysan... Jisung, ne kadar istekli olduğunu hayal etmek bile beni çıldırtıyor."

  "Sevgililiğimizin ilk gününü tatlı bir şekilde geçirmek istiyorum." dedim sonunu uzatarak. Gerçekten neredeyse ömrümün sonuna kadar benimle olacak biriyle yaşamak istiyordum ilkimi, bu yüzden biraz temkinliydim. "Ayrıca, annem hep 'Göster ama verme' derdi."

  Dediklerimden sonra ellerini boxerımı çekmeme yardımcı olmak için kullandı. Son cümlemden sonra gülmüştü, alnıma ufak bir öpücük bırakarak  geri çekildi.

  Bana ve benim kararlarıma saygı duyması benim için çok önemli bir şeydi. Başkası olsa umursamaz ve yakınlaşmaya devam ederdi, fakat Minho... Harika biriydi işte. Hayatımda verdiğim en doğru karardı.

  Üstümü düzelttikten sonra teşekkür amaçlı dudaklarına ufak bir öpücük kondurmuştum, gülümseyip gözlerime baktı. Gözlerindeki samimiyet bir kilometre öteden bile anlaşılabilirdi.

  Bundan utanıp gözlerimi kaçırdım ve etrafa baktım. Bana hediye ettiği gitarların içinden akustik bir gitar gözüme çarpmıştı, gidip akustik gitarı elime aldım ve stüdyodaki koltuklardan birine oturup yanıma Minho'nun gelmesini bekledim.

  Oturduğunda konuşmak için ağzını açmıştı ki "Hayır, Youtiful'u çalmayacağım." dedim gülerek. Sürekli çaldığım bir parça olmaya başlamıştı, artık ona farklı şarkılar çalmak istiyordum.

  "Yakalanmışım! Gene de sorun değil, ne çalacakmış benim bebeğim?"

  Gitarı elime alırken bir şey çalacağımın farkındaydım fakat ne çalmak istediğim hakkında bir fikir sahibi değildim. Bu yüzden direkt aklıma ilk gelen şarkıyı çalmaya, bir yandan da söylemeye başladım.

  "Al beni götür uzaklara,
   Rüzgârlar ve dalgalara.
   Sev beni deliler gibi,
   Ay ve yıldızlarla.

   Zamanı durdurmak seninle
   Bir köşede birlikte.
   Dünyayı susturmak seninle,
   Bir köşede birlikte."

  Göz ucuyla ona bakıp hemen gitarın klavyesine geri götürmüştüm gözlerimi. Normalde şarkı söylemek ve gitar çalmak bu kadar zor değildi benim için, fakat konu sevdiğim kişiyse... Dünya'nın en zor şeyiydi. Üstelik en ufak hatamda fark edecekti çünkü bir gitar eğitmeniydi! Biliyordum, fark ettiğini belli etmezdi fakat gene de utanç verici olurdu.

  "Öp beni sıcak dudaklarla,
   Uyansın ruhum duygularla.
   Sar beni gökyüzü gibi,
   Ay ve yıldızlarla.

   Dost olsak geceyle,
   Gündüzler kıskanansa bizi.
   Yıldızlar bizimle,
   Sevişsek delice."

  Şarkıyı söylemeyi bitirdikten sonra gitarla şarkının son kısmını çaldım. Bittiğini belirtircesine ritmin son vuruşunu yavaşça yaptığımda gözlerimi ona çevirdim. Gülümseyerek beni izliyordu, ona baktığımı fark etmemiş gibi bana dalmıştı.

  Gözlerini olduğu yerden ayırmadan "Sesin insanı sarhoş ediyor." dedi, ne yaptığının farkına varıp gözlerini bulunduğu yerden çekerek gülümsedi.

  "Hep ben gitar çalıyorum..." diye mızmızlanmaya başlayacakken hemen yanında duran rastgele bir gitarı aldı. Aldığı gitar klasik bir gitardı. Stüdyonun her yeri gitar ile dolu olduğu için gitara uzanması zor olmamıştı.

  "Ne çalmamı istersin?"

  "Sen bilirsin." dediğimde gözlerime baktı ve aklına bir şarkı gelmiş gibi parmaklarını direkt klavyeye yerleştirdi.

  "Yarın yokmuş gibi seviyorum seni,
   Üstümde başımda senin hasretin var.
   Yarın yokmuş gibi arıyorum seni,
   Bulursam bir kere, inan, hapsedesim var.

   Yarın yokmuş gibi diliyorum seni,
   İsterim ki bil artık bi' manyağın var.
   Dünüm yokmuş gibi unutup hepsini,
   Başındaymış gibi öpüp koklayasım var."

  Sesi.

  Sesi güzeldi.

  Sesi çok güzeldi.

  Sesi çok fazla güzeldi.

  Sesi beni çıldırtacaktı.

  Sesini bir kavanoza doldurup saklamak istiyordum.

  Şarkıyı söylerken benim aksime perdeye değil, gözlerimin içine bakıyordu. Bu da şuan bana verdiği, bana hissettirdiği hisleri ikiye, hatta daha fazlasına katlıyordu.

  "Bu yürek dolup taşardı hep,
   Bu sevgiden, senin hayalinden.
   Bu gözlere sığmazdı,
   Güzelliğin bakınca aniden.
   O ne şiddet, o ne celaldi?
   Ayırdı seni bizden.

   Yine de yarın yokmuş gibi,
   Seviyorum seni."

  Şarkıyı bitirdikten sonra büyük bir sessizlikte sadece gözlerimiz ile konuşmaya devam etmiştik.

  Kısa bir süre geçmeden o sessizliği bozarak "Minho." dedim, devam etmemi beklercesine başını yana eğdiğinde bu davranışını aşırı fazla tatlı bulmuştum. Gerçi, nefes alsa bile tatlıydı. Her şekilde tatlıydı Minho.

  Elimdeki akustik gitarı yanıma bırakarak konuşmama devam ettim. "Seni seviyorum."

—

ağlıyom çok romantikler

merba benle doriso evrenindeki minho ve jisung gibi olmak isteyen var mı 💞💞💞

bölüm başında çok smuta kaycak gibi durmuş ama bölüm sonu... AJSOANSPAMSAPMSQPME