12. Bölüm

724 105 39
                                    

  "Bence birkaç nota daha eklemeliyiz." diyerek yaptığımız beat için bir yorumda bulundum.

  "Değil mi? Çok eksik hissettiriyor." dedi Chan ve Changbin'e baktı. "Ne eklemeliyiz?"

  "Bence..." dediğinde Chan'ın telefonu çaldı, açmak için izin istercesine bize baktığında kafamızı sakladık.

  "Efendim, bebeğim?" diyerek telefonu açtı, Seungmin olduğunu düşünmüştüm çünkü başka kim olabilirdi ki? "Evet, stüdyodayım."

  Ama Seungmin, Chan'ın şuan stüdyoda olduğunu biliyordu. Yani başka birisiydi.

  Düşüncelerimi sonlandıracak şekilde telefondan bizim bile duyabileceğimiz şekilde yüksek sesli bir bağırış gelmişti. "Hyung, artık tüm gününü orada geçirmeyi bıraksana. Abimin yüzünü göremiyorum resmen artık evde!"

  Minho Hoca'nın sesine benzemiyordu, bu yüzden diğer kardeşi Felix'ti muhtemelen telefonda konuştuğu kişi.

  "Güzelim..."

  "Anlamıyorum, neden o stüdyo olmak zorunda ki? Bilgisayarını evde de kullanabilirsin. Tamam, stüdyoyla aynı şartlar değil ama en azından bizim için bunu yapamaz mısın?"

  "Eve geliyorum, kötü gününde gibi görünüyorsun." dedikten sonra Chan, Felix'in bir şey demesine fırsat vermeden telefonu kapatıp cebine attı. "Eve geçelim mi? Felix sizi gördüğüne sevinebilir."

  "Sorun olmayacaksa ve Felix'e iyi gelecekse olur." dedi Changbin, başımı sallayarak onu onaylamıştım.

  Evi stüdyoya yakın olduğu için kısa bir yürüyüş sonrası evine varmıştık. Eve giderken bir şeyler almayı da unutmamıştık, her ne kadar Chan ödemek istese de Changbin ödemişti. Ben ise kenarda onların para ödeme kavgasını izlemiştim.

  Evin kapısının önüne gelip kapıyı çaldığımızda kapıyı hiç beklemediğim biri açmıştı, Minho Hoca. Tabii Chan'ın kardeşi olduğu için onun açması gayet normaldi ama...

  "Bana beste yapan öğrencim, sürekli devamsızlık yapan öğrencim ve evlatlık kardeşim? Hiç beklemediğim üçlü."

  "Hocam 3Racha diyeceksiniz, döverim yoksa." diyerek dalga geçtim, biraz gergindim çünkü Minho Hoca da evdeydi. İçeri girip salona geçerken Chan konuştu.

  "Felix nerede?"

  "Mutfakta, en son brownie yapıyordu. Yanına yaklaşmaya çalıştığımda sülalem kalmadı." diye onu yanıtladı Minho hoca, Chan Hoca kafasını sallayarak hiç oturmadan direkt Felix'in yanına geçmişti.

  "Hocam ben de tuvalete gitsem?" dedi Changbin, Minho Hoca başını salladı ve "Koridorun sonunda, sağda kalıyor." diyerek onu cevapladı. Changbin de gittiğinde tek kalmıştık.

  "Chan ile gelmenizi beklemiyordum." dedi ve kafasını hafifçe yana eğerek açıklama istercesine bana baktı. "Onu benden daha çok mu seviyorsun? Ben bareli akor olan şarkı versem yapmazsın ama o verse yapar mısın?"

  "Size yaptığım besteyle ilgili yardım istemek için konuşmaya başlamıştık fakat üçümüzün kafasının çok uyuştuğunu düşünerek beraber başka şarkılar da bestelemeye başladık."

  "Yeni gitar aldım." dedi, konuyu değiştirmeye çalıştığı çok belliydi.

  "Gerçekten mi? Bakabilir miyim?"

  "Eğer o şarkıyı tekrar çalacaksan bakabilirsin." Onaylarcasına başımı sallamıştım çünkü hangi gitarı aldığını merak ediyordum.

  Gitarı getirip çantasından çıkardığında hayran kalmıştım çünkü aşırı güzel bir gitardı. Gitarı elime alıp rastgele bir akor bastım ve elimdeki penayı tellerde gezdirdim. "Klavyesi gül ağacı mı? Çok güzel bir gitar. Cort AD810?"

  "Bu kadar anlayabilecek bir öğrencim olduğunu düşünmüyordum."

  "Genellikle orta seviye gitar olarak geçiyor, neden bunu tercih ettiniz?"

  "Aldıktan sonra fark ettim, o an gözüme çok güzel gelmişti."

  "Anlıyorum..." dedim ve başka hiçbir cevap vermeden Youtiful'u söylemeye başladım. Sonuçta her şeyin bir karşılığı vardı.

  İlk duyduğu andaki gözlerindeki hayranlığıyla izliyordu tekrardan, bu sefer daha rahat hissediyordum kendimi. Şarkıyı bitirdiğimde odaya diğerleri de gelmişti, aslında kapıda bekliyorlardı çünkü dikkatimi dağıtmak istememişlerdi.

  "Oha, çok güzel gitar çalıyorsun!" dedi sarı saçlı, çilli bir çocuk. "Ayrıca sesin de çok güzel. Böyle öğrencileriniz var da neden benden saklıyorsunuz?"

  "Beş dakika önce ağlayan bebekle şimdiki şahıs aynı kişi olmamalı." dedi Minho Hoca, gitarı ona doğru uzattığımda görmezden gelmişti. O sırada diğerleri içeri gelip koltuğa yerleştiler.

  "Minho bazı alışkanlıklarını yeniyor ve gitarlarını paylaşmayı mı öğreniyor? Adamın milyonlarca gitarı var ve bir tanesine bile dokundurtmadı." dedi Chan alay edercesine, doğal olarak biraz şaşırmıştım.

  Minho Hoca hafifçe gülerek "Artık onun gitarı." dediğinde daha fazla şaşırmıştım. Felix ve Chan da bunu beklemiyor gibiydi.

  "Hocam?" dedim sorarcasına, Changbin imalı bakışlar atmaya başladığında hafifçe kaşlarımı çatmıştım.

  "Gitar sana çok yakıştı, benim gitarımla çok tatlı duruyorsun. Bu yüzden hediye etmek istedim."

lino neler yapıyon öyle kalbimize incek bak 😔 (6 gün bölüm atmadıktan sonra 7. gün okurlarımın (hayatımın anlamları) gönüllerini almak için sergilediğim performans)

doriso | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin