II - Şeytanla Anlaşma

430 34 599
                                    

Herkese Merhaba! 🌙

Kırık Aynalar Yarışı'nın ikinci bölümüyle karşınızdayım! 🖤

Küçük yıldıza basıp oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın, ben hepsini tek tek okuyorum. Sizinle konuşmak beni motive ediyor. 🌠

Eğer daha fazla kişiye ulaşmamızı isterseniz #kirikaynalaryarisi etiketiyle paylaşım yapabilirsiniz. 🥺

İyi okumalar.❤️

II - Şeytanla Anlaşma

"İçimde çok az şey kaldı... Sana ihtiyacım var. Dünya gülebilir - bana saçma, bencil diyebilir - ama önemli değil. Ruhum seni talep ediyor: Ya tatmin olacak ya da kendi varlığına karşı ölümcül bir intikam alacak."

Charlotte Brontë

Bölüm Şarkısı

You Should See Me In A Crown - Billie Eilish

Leyal Deviner

Tabağıma konan kruvasanı gözlerimle takip ederken mırıldandım. "Sağ ol, Funda."

"Rica ederim, Leyal hanım." Yıllar geçmesine rağmen hala sizli bizli konuşmayı aşamamış, üzerimde büyük emeği olan yardımcımız beni gülümsetirken onu düzelttim.

"Leyal," dedim. "Sadece Leyal."

Dün gece belki beni ateşe atacak, belki kül edecek, belki de küllerimden yeniden yaratacak bir anlaşmaya imza atmıştım ve şu anda hiçbir şey olmamış gibi ailemle kahvaltı ediyordum. Buna kahvaltı denirse tabii.

Funda ismimi tekrar edip çekilirken tabağıma yığılan yiyeceklere bir göz attım. Çok fazlaydı, çok çok fazlaydı. Dört yıl önce yaşadığım olay bende onarılması zor bir özgüven eksikliği yarattığında kendimi bilerek aç bıraktığım, yediklerimi çıkardığım günler olmuştu ve ailem bunu yalnızca hastanelik olduğumda fark etmişti.

Sonrasında tabağıma konanları bitirmeden bir yere gidemediğim aylar birbirini takip etmişti ve etkisi hala üzerimdeydi. İyi durumda olsam da annem masadayken hala itiraz etmeye çekiniyordum.

Geçmiş, Leyal Deviner

Gözlerim dolu dolu bir şekilde tabağımdaki yiyeceklere bakıyordum. Her lokmada boğazım düğümleniyor, yutmakta zorlanıyordum. Annemse, tabağı sanki bana bir ceza gibi doldurmuştu.

"Leyal!" Annem öfkeyle seslendi. "Ye şu yemeği! Bu kadar zor mu?"

O kadar zordu.

Başımı tabağımdan kaldırıp "Anne," dedim fısıldayarak. "Yiyemiyorum. Midem dolu."

Anlamsız bir öfkeyle sandalyeden kalktı. "Miden mi dolu?" derken üzerime eğilmişti. "Bu kadar nimet varken sen burda naz yapıyorsun! Sen kendini ne sanıyorsun, Leyal?"

Titremeye başladığımı hissediyordum, durduramıyordum. "Anne, lütfen..."

Tabağı önümden çekip fırlattığını gördüm, yiyecekler yere saçıldı. "Yemeyeceksen yeme!" diye bağırdığında yerimden zıplamıştım. "Aç kal! Belki o zaman sahip olduklarının kıymetini anlarsın!"

Kırık Aynalar YarışıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin