Yazar bölümün çoğu yerinde kendine laf sokuyor aldırmayın. İyi okumalarrrrr❤️
__Yeni yeni doğmaya başlayan kızıl güneş küçük sayılmayacak odanın içini doldurmuştu. Eylül ayının hafif serinliği kendini belli ederken Chan gözüne vuran güneş ışıklarıyla gözlerini zorla açtı. Yeniden doğmuş gibi huzurlu uyanmasını sağlayan bir sebep vardı.
Başını hafifçe sağa çevirip Seungmin'e yaklaştı. Seungmin öyle güzel uyuyordu ki. Sanki dün kriz geçirmeyen, saatlerce ağlamayan kendisi değilmiş gibi ellerini boynunun altında birleştirmiş en savunmasız görünüşünü ortaya çıkarmıştı. Hafif ve sakince nefes alıyor Chan'a dönük bir şekilde uyuyordu.
Chan bütün yüzünü inceledi acele etmeden. Yeni aydınlanmaya başlayan odada hiçbir noktasını atlamadan seyretti.
Hafiflemiş hissediyordu. Yıllarca hayallerini besleyen bir görüntüydü karşısındaki. Derin bir nefes verdi bu güzellik karşısında. Ardından onun belinden aşağı süzülen örtüye uzattı parmaklarını. Yukarı çekip omuzlarına kadar örttü.
Sakince uyuyan Seungmin'e tebessüm edip sessizce yatakta doğruldu. Elini yüzünü yıkayıp odadan çıktığında dün bıraktıkları salonu görmesiyle yaşananlar bir bir aklına düşmüştü. Odanın kapısını sessizce kapatıp salonun ışığını açtı. Etrafı toplamaya başladı. Seungmin'in yemeyeceğim diyip fırlattığı yemekleri kaldırdı bir bir. Kırık cam parçalarını temizledi. Birkaç damla kan damlasının düştüğü parkeye eğildi hafifçe.
Kurumuştu ama sevdiği çocuğun kanıydı. İçi acıdı ve o lekeleri dikkatle sildi. Her şeyi temizlemişti. Saate baktığında 7 olduğunu görmüş Seungmin'in daha da uyumasını istediği için odasına ilerlemişti.
Yatağa sessizce girip tekrar ona döndü.
"Chan."
"Bebeğim."
Seungmin ses vermeden ona yaklaşmış başını göğsüne yaslamıştı. Chan'ın yanında olduğundan emin olmak istiyor gibi gece boyunca da birkaç kez bu şekilde ona seslenmiş cevap alır almaz da geri uykuya dalmıştı. Şimdi ki gibi.
Göğsüne yatan Seungmin'in saçlarından öptü. Kokusu bütün odayı doldurmuştu ve aldığı her nefeste bunu hissediyordu. Yatağı, yastığı, çarşafları, kendisi, her şey lavanta kokuyordu. Neden bu kadar sevdiğini bilmese dahi kendini bağımlı hissediyordu.
Chan için asıl cennet burası değil miydi? En sevdiği kokunun içinde en sevdiği kişiyle...
İstemsiz bir şekilde tekrardan uykuya dalmıştı. 2 günde toplam 6 saat uyuyabilen Chan bugün 8 saatten fazla uyumuştu. Bazı sorunlar kendi kendine çözülmüyordu işte. Sorunlarını çözen göğsünde huzurla uyuyan Seungmin'di.
Saatler sonra yatakta hissettiği kıpırdanmalar ile gözlerini tekrardan açtı, Seungmin onun üstünü örtüyordu.
"Uyandın mı?" dedi Seungmin yatakta dizlerinin üzerinde dururken. Sakince başını sallayıp birkaç saniye bekledi ardından doğruldu ve yatak başlığına yaslandı. Seungmin'de aynı şekilde yanına geçtiğinde kısa süreli bir sessizlik olmuştu. İkisi de konuşması gerektiğini biliyordu.
Yanındaki bedenin bacağının etrafına sardığı sargılı eline baktı. "Acıyor mu çok fazla?"
"Biraz."
Uykulu haliyle Seungmin'in omzuna başını bıraktı.
"Biz ne olacağız?"
"Zorlamayalım birbirimizi. Şimdiye kadar öyle geç kaldık ki ben artık geç kalmak istemiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cingulomania' |Chanmin
Fanfiction•Mpreg •Buna Cingulomania deniliyormuş biliyor musun? Yani bir kişiye sarılmak için çok fazla istek duymaya, özlediğimiz kişiyi kollarımız arasında sımsıkı sarma ihtiyacımıza verilen bir ad. Benim istediğim o kişi, sensin. Chanmin,