Hyunjin ve Seungmin geldikleri dairenin önünde gülmelerini durdurmaya çalışıyordu. Hyunjin ellerini beline koymuş Seungmin ise eliyle başını ovuşturuyordu.
"Ben hiç hazır değilim." Seungmin Hyunjin'e dönüp konuştuğunda Hyunjin tamamen yere oturdu. Onun için şu an yerin pis olması bile önemli değildi. Eğlence neredeyse oraya uçuyordu.
"Seung gidelim. Bize ne ya? Cidden, gel biz gidelim. Sorarlarsa da işimiz çıktı deriz."
Seungmin Hyunjin'in dediklerine ikna olmamak için aklını toparlamaya çalışıyordu. Hyunjin gibi o da yere oturduğunda ikisi birbirine dönmüş düşünür ifadelerle yere bakıyorlardı. Hyunjin'in omzuna elini atıp konuştu.
"Şimdi eğer biz geri dönersek Changbin hyung bizimle asla konuşmaz. Felix'i biliyorsun küsünce tam küsüyor ama ciddi değil. Hyung'un gücü yetmeyince bizi çağırıyor doğal olarak."
O sırada Hyunjin kapının önündeki Changbin'in ayakkabılarının bağcıklarını birbirlerine bağlıyordu bu yaptığıyla beraber ikisini yine bir gülme krizi ele geçirdiğinde ses çıkarmamak için ellerini dudaklarına bastırıyorlardı. Konuşmasalar bile aynı şeyleri düşündükleri kesindi.
"Sikerler ya, hadi hallederiz kalk." Ayağa kalkıp Seungmin'e elini uzattığında Seungmin elini tutmuştu. Tam kalkacağı sırada Hyunjin'in elini çekmesi ile tekrar kendini yerde buldu. Tam küfür edecekti ki açılan kapı ile anında oraya döndü.
"Yaklaşık 10 dakikadır kapıdan sizi izliyorum. Girsenize artık."
"Tamam, geldik işte." Hyunjin önden içeri girdiğinde Seungmin'de Changbin'e sarılmış sonrasında da Hyunjin'in omzuna yumruğunu geçirmişti. "Popomu kırdın."
Hyunjin ve Seungmin'in psikolojisi iyice bozulmaya başladığı için birbirine yaslanıp gülmeye başladıklarında Changbin ise kapıya yaslanmış onları izliyordu.
"Siz içtiniz mi,ciddi soruyorum?"
İkili hâlâ gülmeye devam ederken Seungmin konuştu. Gülmekten oturamamışlardı bile. Sabahtan beri yaşadıkları sayısız sakarlıklar onları bu hâle getirmişti.
"Hyung sen bir anda arayıp çocuk doğurmak için erken mi diye sorduğunda biz gittik zaten." Gülmekten konuşmayı bile tamamlayamamıştı. "Sonra sormamıza izin bile vermeden Felix ile kavga ettik,odaya kapattı kendini dedin koşarak geldik."
"Yoksa hamile misin?" Hyunjin'in sorusuyla Changbin gözlerini kapatıp derin bir nefes verdi.
"Ben taşıyıcı değilim."
"Yalnız ben semeyim demek yerine taşıyıcı değilim demen beni daha çok düşündürdü. Yoksa..."
Hyunjin elini çenesine koyup devam etti. Cesareti şaşırtıyordu kesinlikle. "Sen uke misin?"
"Test yaptırdın mı?"
Changbin'in konuşmasına izin vermeden Seungmin de konuştuğunda Changbin onlara yaklaştı usulca. Onun yaklaşmasıyla da ikili gülmeyi kesmişti.
"İlk olarak bildiğiniz gibi ben semeyim başka bir ihtimal olamaz . İkinci olarak test yaptırdım evet taşıyıcı değilim. Üçüncü olarak ise..." Hyunjin ve Seungmine iyice yaklaştı gülerek."Az daha konuşmaya devam ederseniz size ne olduğumu gayet net bir şekilde göstermekten çekinmem."
Hyunjin takmazken Seungmin bu asabiliğinin Felix ile olan kavgasından kaynaklandığını anlamıştı. "Tamam tamam kızma. Felix nerede?"
"Yatak odasına kapattı kendini. 3 saattir beni odaya almıyor ve konuşmuyor. Yoksa çağırmazdım sizi. Gerçi ben sadece Seungmin'i aradım sen nereden çıktın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cingulomania' |Chanmin
Fanfiction•Mpreg •Buna Cingulomania deniliyormuş biliyor musun? Yani bir kişiye sarılmak için çok fazla istek duymaya, özlediğimiz kişiyi kollarımız arasında sımsıkı sarma ihtiyacımıza verilen bir ad. Benim istediğim o kişi, sensin. Chanmin,