15. YENİDEN DOĞUŞ

31 5 1
                                    

Bugün 11 Mayıs.
Rima on sekiz oldu!
İyi ki zihnimin içine düştün, Rima.
The Weekend, House Of Balloons.
Lord Huron, The Night We Met.
Bölüm şarkılarını dinlemeyi ve yıldızı parlatmayı unutmayın.
Keyifli okumalar...



15. YENİDEN DOĞUŞ

Bilincimi yavaşça geri kazanmak adına kendimle savaşıyordum. Ancak etrafımda sadece karanlık vardı.

Gözlerimi zorla açtım, ama hiçbir şey göremiyordum. Gökyüzünde yıldızlar yoktu, sadece derin bir boşluk.

İçimde bir karanlık, bir belirsizlik vardı; adeta hiçliğin içinde kaybolmuştum. Ayaklarımın altında hissettiğim sert zemin, bulunduğum yerin gerçek olduğunu teyit ediyordu sanki, ama bu yer neresiydi?

Karanlıkta yönümü bulmaya çalıştım, ama çabalarım boşa gidiyordu. Bir yön seçmek, karanlık bir labirentte kaybolmuş gibi hissetmekle eş değerdi. Her adım attığımda, daha da derinlere gömülüyormuş gibi hissediyordum.

Zihnim, çaresizlik ve belirsizlik arasında gidip geliyordu, adeta bir denizin dalgaları gibi.

Ve sonra, bir umut ışığı belirdi içimde. Belki de bulunduğum yerin bir anlamı vardı, belki de karanlığın ardında bir çıkış vardı. Kararlılıkla ilerlemeye karar verdim, çünkü her karanlığın bir sonu olduğuna inanmak istedim.

Belki de bu, karanlığın en derininde bile, kendi içimizdeki ışığı bulma cesaretine dayanan bir yolculuktu.

Yavaş adımlarla ilerledim, her adımım bir öncekinden daha kararlıydı. Karanlık bana cesaret verebilirdi, çünkü onun içindeki sessizlik ve belirsizlik bile bir tür kılavuz olabilirdi. Her nefes alışımda, içimdeki umut ışığı biraz daha parlaklaşıyordu.

Ayağımın altındaki zeminin dokusunu hissederek ilerledim, belki de bu his, bana nerede olduğumu söyleyebilirdi. Belki de karanlık, bana yeni bir perspektif sunabilirdi, beni bekleyen gerçekleri görmeme yardımcı olabilirdi.

Sonsuz karanlık içinde yol alırken, içimdeki kararlılık büyüyordu. Artık kaybolmak yerine, keşfetmeye odaklanmıştım. Belki de bu yolculuk, beni bekleyen bilinmeyenleri keşfetmek için bir fırsattı.

Ve nihayet, uzakta bir ışık parıltısı gördüm. Kalbim hızla atmaya başladı, umut dolu bir gülümseme yüzümü aydınlattı. Belki de karanlığın sonu oradaydı, belki de çıkış kapısı...

Yavaşça, umutla ilerlemeye devam ettim, çünkü artık kaybolmuş değil, bulunmuştum.

Bana elini uzatan Asilkan ve Balın'ı gördüm. İkisi de onlara olan adımlarımı gülümseyerek izliyordu. Sonunda aralarındaki savaş bitmişti ve beraber beni bekliyorlardı. Onları böyle görmek benim için çok özeldi. "Rima!" dedi Balın. Lakin sesi çok fazla derinden geliyordu.

"Rima, uyan!"

Gözlerimi yavaşça araladım ve etrafıma bakındım. Evimin tanıdık girişindeydim. Etrafımı saran karanlık bulutlar dağılmış, yerini huzur verici bir aydınlığa bırakmıştı. İçimdeki korku ve belirsizlik duygusu hızla dağılırken, odanın her köşesindeki aşina eşyalar gözlerimdeki korkuyu yatıştırdı.

Balın, sadık dostum benimle birlikte yerde oturuyordu. Kafamı kucağına yaslamış, uyanmam adına göz yaşı döküyordu. "Şükürler olsun." dedi boğuk sesiyle. "Şükürler olsun ki uyandın."

MOJAVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin