Part 10

18 7 7
                                    


Ryujin'den...

Yaklaşık 15 dakika sonra Lia, Chae ve Miyeon'un bulunduğu markete gelmiştik. Markette cam veya kapı namında bir şey kalmadığı için içerisi net bir şekilde görülebiliyordu. Rafların tümü boştu ve içerde kimse yoktu. Emin olmak için Yuna içeriye girip baktı. Kimse olmadığını tasdik ettikten sonra Yeji Lia'yı aradı. Nerde olduklarını sordu. Lia'nın dediğini duyamamıştım ama Yeji oflayarak arabayı biraz daha ilerletti.

Ardından arabayı yolda bir yere koydu. Bu karmaşada bir de araba mı park edecektik zaten? Arabadan indik ancak ne yöne gideceğimizi bilmiyorduk. Yeji de bu arada arabanın üzerindeki anahtarı aldı, sonra kilitledi. Ardından etrafına bakındı. Sonra ara sokaklardan birine doğru yürümeye başladı. Keşke ne yaptığımızı bize de söyleseydi...

Yuqi de bu arada koluma girmişti. Bu kız neden bu kadar korkaktı?

(Burada bir parantez açayım, hiçbir idole kötü, korkak, çirkin, katil, zorba vb denilmemiştir. Bunlar benim hikayemdeki karakterler. Ben hikayemdeki Yuqi'yi korkak olarak tasvir ediyorum. Yuqi korkak demiyorum. Bu benim Yuqi'm. %100 gerçek Yuqi'yi kullanmıyorum. Kullansam bir defa, anlamsız olurdu. Ryujin katil mi? Ayrıca benim biasım Yuqi. Yuqi love you dedikten sonra okumaya devam edebilirsiniz canlarım.)

Buradaki sokaklar bizim geldiğimiz yere göre daha kalabalıktı. Dışardan da daha korkunç gözüküyorlardı. Eli silahlı yüzlerce insan vardı nihayetinde.

Birden, hemen sol yanımda duyduğum çığlıkla yerimden sıçradım. Yuqi yere düşmüştü. Ona baktığımda göğsünden kanlar aktığını gördüm. Ama hayır, bunu kim yapmıştı?

Bunu ben istememiştim bile! Ya da en azından hemen burada ve bu şekilde...

Yeji ve Yuna da hemen arkalarına döndüler. Ateş edenin kim olduğunu görmek için etrafıma baktığımda Yuqi konuştu.

"Sınıf arkadaşımdı. Beni iyi bir öğrenci olduğum için hep kıskanırdı. Biliyordum!"

Yeji pansuman yapmak için bir şeyler arıyordu. Kendi etrafına bakındı. Ben de aynı şeyi yapıyordum. Ancak burada bunu bulamazdık. Aradığımızın ne olduğunu bile tam bilemsem de hiçbir şey bulamıyorduk!

Yuna tişörtünün bir kısmını yırtıp Yuqi'nin göğsüne sarmaya çalıştı. Ardından Yeji'ye doğru fısıldadı. Dediğini ben de duymuştum.

"Sanırım buradan kurtaramayız, kanını bile durduramıyoruz baksana!"

Yeji başını iki yana salladı. Buna ihtimal vermiyordu. Kabullenmek istemiyordu. Aslında bakarsanız bende istemiyordum. Onu öldürsem, başımı düşüncelerimden kurtulmak için iki yana salladım. Birisi onu vurmuştu çoktan. Ölecekti sanırım...

Ben ise hala, onu ben vursaydım, derdindeydim. Çok kötü bir arkadaş olduğumu düşündüm.

"Öylesin zaten seni aptal!"

Birkaç dakika sonra hepimiz Yuna'nın haklı olduğunu gözlerimizle gördük. Kan kaybını durduramamızdan ötürü Yuqi hayatını kaybetmişti. Ve o iğrenç kısma gelmiştik. Yine!

Onu burada bırakıp nasıl gidecektik? Gömecek miydik? Şuan mı? Burada mı?

Yeji yavaşça Yuqi'nin yanından kalktı. Gözünden akan bir damla yaşı sildi. Ardından kalkmasına yardım etmek için Yuna'nın elinden tutmuştu. Ben ise çoktan kalkmıştım.

"Aman Tanrım, bu çok hızlı oldu..."

Başımla Yeji'yi onayladım. Kesinlikle, çok hızlıydı bu!

Ve sonra Yeji'nin arkasından, ara sokaklardan birisine girdik. Buraya neden geldiğimizi anlamaya çalışıyordum ki, karşıda, birbirlerine sarılmış oturan Miyeon ve Lia'yı gördüm. Yuna benden önce davranıp bağırdı.

"Aman Tanrım Chaeryeong da mı?"

Sesi korku ve endişe dolu çıkıyordu. Bunu hiçbirimiz istemezdik. Karşımızda duran, Miyeon-Lia ikilisi ise gözlerindeki yaşları siliyorlardı. Yeji iki elini başına vurdu.

"Olamaz!"

Miyeon sakince konuştu.

"Hayır, Chaeryeong Somi ile birlikte gitti. Bir işi varmış. Gelecek!"

Dediği şeyle gözlerim ışıldadı. Chaeryeong en iyi arkadaşım sayılırdı. Onu öldürmeyecektim, öldürülmesine de izin vermeyecektim hatta. Onu koruyacak ve sonsuza dek mutlu olmasını sağlayacaktım.

Lia ve Miyeon'u da arabamıza aldık. Biraz sıkış tepiş de olsa sığabilmiştik. Sıkış tepiş olmamızın sebebi ise Lia ve Miyeon'un marketten yağmaladığı abur cuburları yanlarından ayırmamalarındandı. 3 kocaman poşet vardı yanımızda ve arabanın bagajı lastiklerle doluydu. Bu kadar lastiği napıyordu bu adamlar?

Yeji arabayı kullanırken Yuna da, Chae'yi aradı. Somi okuldan tanıdığımız, üst sınıfta okuyan bir kızdı. Oldukça güzel, cesur ve başarılıydı. Hepimiz onu çok severdik.

Yuna telefonla konuşmasını bitirdiğinde Yeji'ye döndü.

"Siz eve gidin, benim işim var, diyor."

Yeji başını iki yana salladı.

"Hayır, orası güvenli değil! Hepimiz bir arada olalım! Ne işi olabilir ki hem?"

Yuna Chaeryeong'un sözlerini Yeji için tekrarladı.

"Hayır, bana bir şey olmaz dikkatli olurum. Hem yanımda da Somi var, diyor."

Yeji gözlerini devirdi. Sinirli bir şekilde tuttuğu direksiyona vurdu.

"Ne diyebilirim ki? Dediklerimi zaten dinlemeyecek!"

Ardından mırıldanır şekilde tekrar konuştu.

"lanet olsun Chae, umarım ölmezsin!"

Yuna telefonu kapattıktan sonra eve neredeyse gelmiştik. Yeji arabayı evin önüne bırakıp evin kapısını açtı. Biz de hemen arkasındaydık. Çok tuhaf hissediyorduk. Artık güvendeydik, Shuha, Minnie, Soyeon, ve Yuqi ölmüştü. Chaeryeong yanımızda değildi...

Bunlar çok tuhaf duygulardı. Bir yandan hepsini öldürüp gebertmek istiyordum. İçimde büyüyen bir nefret vardı. Sebebini bilmediğim bir şekilde psikolojim bozuktu. Ancak diğer yandan da onları seviyor gibiydim. Böyle bir tezat görülmedi...

Vampir-Köylü-2-arınma gecesi (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin