Part 5

27 9 9
                                    


Lee Chaeryeong'dan...

Yan reyona tedbirli bir şekilde geçip kızlara baktığımızda görmemek için çok dua ettiğimiz sahnelerden birisiyle karşılaştık. Shuha yerde bir iki yerinden vurulmuş bir şekilde yatıyordu.

Marketin zemini Shuha'nın açık kırmızı kanıyla boydan boya yıkanmıştı. Çok acı çekiyordu. Lia da yanında ona yardımcı olmaya çalışıyordu. Neye uğradığımızı şaşırmıştık ama kabullenmeliydik ki, Shuha için yapabileceğimiz herhangi bir şey yoktu...

Lia Shuha'nın elinden tutup onu çok sevdiğini söyleyip duruyordu. Shuha ve Lia onların yanına geldiğimizi görünce bize baktılar.

- Sizleri seviyorum tamam mı? Gittiğim yerde mutlu olacağım...

Shuha'nın bu, muhtemelen son, sözleri Miyeon'u da beni de duygulandırmıştı. Gözlerimden akıp duran yaşı dindiremiyordum.

Saat muhtemelen gece 2'ydi. Veya geçiyor da olabilirdi. Bu kısacık zaman diliminde saat, ve hatta yer yön algımı yitirmiştim.

Ben de Lia'nın yanına gidip Shuha'nın elini tuttum.

- Soojin'e onu sevdiğimi söyleyin. Ona benmişim gibi davranın tamam mı? Onu sakın üzmeyin! Ablası hala hayattaymış gibi hissettirin...

Ne diyeceğimi bilmiyordum. İçimden, onu teselli etmek geliyordu ama ortada bakıp avunulacak bir durum da yoktu.

Hiç beklemediğimiz bir anda bir el ateş edildi. Buraya, bize, bize doğru...

Bir çığlık yükseldi. Ardından birinin sesi duyuldu.

- Daha fazla canının yanmasına göz yumamadım, özür dilerim...

Marketteki herhangi biriydi konuşan. Onu ilk defa görüyorduk. Ama o göz kırpmadan Shuha'yı öldürüp, bize bahaneler sunuyordu. Bir de özür diliyordu hatta...

Lia birden ayağa kalktı. Bağırmaya başladı. Bir yandan da ağlıyordu. Sinirlerine hakim olamıyordu. Hiç birimiz olamıyorduk...

- Sen ne yaptığının farkında mısın? Bunu neden yaptın? Onun acılarını dindirdiğini mi sanıyorsun sen? Onu sabah doktora götürebilir ve iyileştirebilirdik!

Adam, hatta bizden 2-3 yaş büyük çocuk, konuşmaya başladı.

- Hadi saçmalamayı bırakalım. Arkadaşın gözünün önünde can çekişiyordu. Ben de onun acılarına son verdim Lia. Bunu senin acı çekmemen için yaptım. Bu senin minik kalbin için acı verici bir an olacaktı.

- Ve artık daha acı verici bir an oldu! Senin sayende!

Duyduklarımı hazmedemiyordum. Önce yüzüne bile bakmadığım, belki de bizimle yaşıt olan bir çocuğa adam demiştim. Sonra çocuk Lia'ya adıyla hitap etmişti. Sonra da Lia, adımı nereden biliyorsun, demek yerine çocuğa çemkirmeye devam etmişti.

Peki birden hikayemizin ilgi odağı olan bu çocuk kimdi? Rastgele birisi miydi? Lia ile tanışıyorlar mıydı?

- Hadi güzelim, abartmayı kes! Bu olacak bir şeydi!

- Sesini kes Hyunjin! Aptalca davrandın! Bu da benim bir arkadaşımın ölümüne yol açtı!

Hyunjin? O kimdi? Lia'ya güzelim demişti?

Hiçbir şey yokmuş gibi ismi Hyuynjin olan bu çocuk dibimize geldi ve bu da yetmezmiş gibi bir kolunu Lia'nın boynuna attı.

Lia'nın yüzünde rahatsız olduğunu bariz bir şekilde ifade eden bir mimik vardı. Ama çocuğa çekilmesini de söylemiyordu.

Bu da yetmiyormuş gibi Lia'nın yanağını öptü. Çenesinden tutup kendisine çevirmişti kızı.

Bu o kadar rahatsız edici bir durumdu ki, Shuha'nın elini bırakarak ben ayağa kalktım.

- Sen kimsin be? Ne yapıyorsun kıza? İstemiyor seni işte!

Miyeon ise sessiz bir şekilde bizi izliyordu.

Hyunjin lafımı bitirdiğimde Lia'ya baktı.

- İstemiyor? Onu senden iyi tanıdığım üzerine iddia bile oynarım kızım!

- Kimsin sen?

Çocuk Lia'ya tekrar baktı. Lia'nın yüzü bembeyaz olmuştu. Onun en azından birkaç kelime bir şeyler söylemesi gerekmez miydi?

- Anlatmaman üzdü. Ama ben anlatayım, sevgilim olur kendisi. Birçok defa birlikte de olduk, aynı yerde de kaldık, birbirimizi birçok, hatta çook farklı şekillerde de gördük. Başka ne vardı düşüneyim...

Bu, bu ne kadar da iğrenç bir şeydi. Konuşma tarzını veya Lia'ya davranışını hiç görmesem bile çok çok iğrenç şeyler anlatıyordu. Bana kalırsa dediklerinin doğru olma ihtimali bile yoktu ama sessiz kalan taraf Lia olunca tedirgin olmuştum.

- Lia?

Konuşan Miyeon'du. Baştan itibaren sessiz kalmayı tercih etse de şimdi, hayır! Burada Shuha öleli 10 dakika bile olmamışken biz neyi tartışıyorduk ki?

- Sadece birkaç...

Arkadan birinin Hyunjin'e seslenmesiyle Hyunjin Lia'dan zar zor ayrıldı ve yanımızdan koşarak uzaklaştı.

Çocuk henüz iki üç adım atmışken bile Lia'nın ağlamaya başladığını fark etmiştim.

- Ne oluyor?

İstemeyerek de olsa konuşmaya başladı.

- Ben çok kötü bir hata, ben birkaç hata yaptım ve şimdi bunu yanımdan ayıramıyorum...

- Ona onu istemediğini söyleyebilirsin mesela!

Miyeon'un cümlesine katıldım. Bir yandan da Lia'ya sitem ediyordum.

İstemiyorum istemiyorum diye gezinmek yerine çocuğa seni istemiyorum dese daha mantıklı bir sonuç alabilirdi. Burada gelip bize ağlaması bir şeyi değiştirmezdi.

- Bunu yapamam!

Bu defa gözlerimi devirerek konuştum.

- Ama neden Lia?

- Elinde fotoğraflarım var Chae! Bunu yapamam! Ona kötü davranırsam fotoğraflarımı...

Miyeon Lia'nın yarım bıraktığı cümleye kendince devam etti. Ama çok hoşnutsuz bir yüz ifadesi vardı.

- Yayar mı?

Lia başıyla onayladı. Neyin içine düşmüştü bu kız böyle? Daha fazlasını öğrenmek istemesem ve bu kadarı bile midemi çokça bulandıran bu olaydan bir an önce konuyu çevirmek istesem de sordum.

- Lia bunlar...

Nasıl sormam gerektiğini bilmiyordum. Nasıl bir soruydu bu ki zaten?

- Bunlar insanların görmelerini istemeyeceğin derecede özel fotoğraflar mı?

Lia sessizce kafa salladı., evet anlamında. Evet anlamında, evet, gerçekten de evet anlamında...

Her an belimdeki tabancayı çıkartıp kendimi vurabilirdim. En aklı başında arkadaşım olarak adlandırdığım Lia bunu nasıl yapardı? Bunun içine nasıl düşerdi? Bu çocuğa nasıl kanardı?

Ama ben kararımı çoktan vermiştim. Bu gece bitmeden ya onun, ya da benim kafamda bir silah patlayacaktı. Yani benim tarafımdan...

"SELAM YİNE BEN. NASILLL? sürat kesmeden diğerlerini de paylaşacağım bayyyy"

Vampir-Köylü-2-arınma gecesi (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin