Part 11

13 4 1
                                    


çok uzun bir aradan sonra son bölümlerle karşınızdayım, bol sevgiler lütfen!

.................................................. .................................................. .................................................

Ryu,


Yeji mutfağa geçerek, sanki hiçbir şey yaşamamışız gibi bize sıcak bir çorba pişiriyordu. Yanına gittiğimde gözlerinin yaşlı olduğunu gördüm.

"Hala Chae için endişeleniyorsun değil mi Yeji unnie?"

"Sadece Chae mi sence?"

Saçma sapan konuşuyordum sanırım. Birkaç defa psikolojimi bozuk olduğunu düşünmüştüm ama artık bundan emindim. Bir yanım ona sarılmak isterken, bir yandan da kafasına silahımı dayayasım geliyordu. Nasıl bir psikolojim vardı benim?

Arınma gecesi bittikten sonra bir psikoloğa görünmeyi düşünüyordum. Gerçekten de tedavi görmeliydim. Çok fazla insanı vurmuştum ve bunun için pişman değildim. Arkadaşlarım da olsalar yani...

Kendimi tutup, başka kimseye zarar vermemem gerektiğini düşündüm. Yeji'ye sarıldım. Onu seviyordum, evet. Bunu içimden 30 kez tekrarladım. Biraz faydası oluyordu.

Telefonu çaldığında koşarak salona gitti ve telefonunu aldı. Chaeryeong için üzülüyor ve endişeleniyordu. Ona bir şey olmaması için dua ediyor olmalıydı.

Ben de peşinden salona gittim. Aldığı telefon Somi'dendi. Bu onu daha da korkutmuştu. Telefonu kulağına koyup birkaç saniye dinledikten sonra yere atıp birden dizlerinin üzerine çöktü. Merakla ona bakıyor ve bize duyduğunu söylemesini istiyorduk.

Sonunda Yuna, Yeji'nin yere attığı telefonu alarak, telefonu henüz kapatmamış olan Somi'ye olanları sordu.

Sonra yavaşça bize döndü.

"Chae bizim okuldaki Hyujin'i öldürmeyi planlıyormuş ama yolsa başka bir adam onu vurmuş. Somi de buraya gelecekmiş onu vurduktan sonra. Chae'nin bize bir mesajı varmış."

Kafam karışık ve öfkeli şekilde onu dinliyordum. Lia ve Miyeon başını ellerinin arasına almış, aynı pozisyonda ağlıyordu. Yuna aynı gecede art arda bu kadar ölüm vakası duyduktan sonra alışmış gibi derin bir iç çekti. Bir eliyle saçlarını karıştırıyordu. Yeji hıçkırarak ağlıyordu. Buna ben bile ağlayabilirdim. Hyujin'in kim olduğunu ismen bilsem de, Chae'nin neden onu öldürmek istediğini anlayamamıştım. Ama yine de bir amacı vardı ve o, bunun uğruna ölmüştü. Bununla kendimi, çok az olsun rahatlatabilir gibiydim.

Ama öyle olmadı. Bende Yuna'nın yanına gidip ona sarıldım. Birkaç dakika önce onu öldürmeyi düşündüğüme inanamıyordum. O andan bu ana kadar değişen tek şey Chaeryeong'un ölümü iken, dünya birden başıma yıkılmıştı. Onu bu kadar çok sevdiğimi daha önce fark etmemiştim sanırım.

Mutfaktan taşan çorbanın sesi geldiğinde Yuna yavaşça bedenini benden ayırdı ve mutfağa koştu. Chaeryeong'u seviyordum, ve o ölmüştü. Pişmandım, lanet olsun! Soyeon ve Minnie'yi öldürdüğümde onlar da böyle hissetmişlerdi! Çok iğrenç bir heriftim ben.

Tek istediğim Chae'nin arayıp "Surprise bitches!" demesiydi. Ölmüş olduğunu kabullenmek istemiyordum.

Kapı çaldı o sırada. Somi mi gelmişti? Telefonu kapatalı 10 dakika bile olmamıştı. Olmuş muydu?

Ayakta olduğu için Yuna kapıyı açtı. Chae'yi görmek için hala bir umudum vardı ama Somi içeriye tek başına geldiğinde tümü solmuştu.

"Lia, rahatla onu vurdum!"

Lia acı bir gülümsemeyle kıza baktı.

"Arkadaşlar Hyujin Lia'nın eski sevgilisiymiş ve onu bir takım fotoğraflarını yaymakla tehdit ediyormuş! Chae sayesinde onu temizledik!"

Cümlesi bittiğinde gözünden akan bir damla yaşı sildi. Lia ve Miyeon birbirlerine sarılmışlardı. Sanırım olanlardan haberleri vardı. Belki de sadece Chae'nin bu yüzden gittiğini bilmiyorlardı...

Yuna ağzı açık bir şekilde Somi'ye bakıyordu.

"Aman Tanrım, yalan de!"

Yeji bir elini göğsüne koydu. Canı yanıyormuş gibi bir yüz ifadesi vardı ama bir şey demiyordu.

"Chae de olmazsa ben ne yaparım..."

Arınma gecesinin bitmesine sadece 20 dakika kalmıştı. Arkadaşlarımın çoğu ölmüştü. Kendimi iğrenç hissediyordum. Onları öldürmüştüm. Bir yandan da hala, evden çıkmadan önce içtiğim şeyin etkisinde olup olmadığımı sorguluyordum. Bu kadar da iğrenç bir psikolojiye sahip değildim ben! Başıma korkunç ağrılar girmişti. Kalbim sıkışıyordu. Az önce yaptıklarımın tümünden pişmandım. Nefes almakta zorlanıyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Soyeon'u istiyordum. Minnie'yi...

Yuqi ve Chae'yi, Shuha'yı...

Nefesim sık sık kesiliyordu. Olduğum yerden kalkıp odama çıktım. Üst kattaki odama koşar adımlarla girip ardımdan kapıyı kapattım. Ben korkunç bir insandım! Berbat hissediyordum. Sevdiklerimin tümünü gözümü kırpmadan öldürmüştüm. Uyuşturucu etkisinde olmalıydım...

Hayatımın içine etmiş ve çok çok kötü şeyler yapmıştım!

Banyoya gireceğim sırada birden geriye döndüm. Masanın üzerindeki kağıt ve kalem bana adeta sırıtıyordu. Dönüp birkaç şey karaladım.

"Üzgünüm, gözünüzün önünde, kollarınızın arasında ölmeyen herkes için! Benim sorunun! Onları öldürmek istememiştim! Sadece evden kafam güzel çıkmamalıydım! Ölene dek bana lanet okuyun!"

Banyoya girip üzerimdekileri çıkarmadan duşa girdim. Belimde silah olduğunu unutmuştum. Hemen çıkardım. Aslında başta tek isteğim duş almaktı ama silahı kafama doğrultup bir an bile düşünmeden tetiği çektim.

Etraf kan olurken son defa gülümsedim ve özür diledim.

"Ah, üzgünüm çocuklar..."

Vampir-Köylü-2-arınma gecesi (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin