Şu an jet uçağında Macaque ve sen MK ve ekibinin çıkmasını bekliyordunuz. Aslında sadece Sun Wukong ve MK çıksa yeterliydi, diğerleri pek umurunda değildi.
Yaklaşık 1 saattir bekliyordunuz ama denizin yüzeyünde hiçbir şey görünmüyordu.
Sabır dilercesine bir iç çektin ve denizin yüzeyini incelerken konuştun.
"Şu ana kadar çıkmaları gerekirdi. Neden hâla çıkmadılar?" diye kendi kendine söylendin.
Macaque başını çevirip sana baktı, yüzünde meraklı bir ifadeyle.
"Ölmüş olma ihtimalleri yok." dedi Macaque.
Sen hâla denizin üstünü inceliyordun.
"O ihtiyar maymunun ölme ihtimali yok zaten." dedin ona bakarak.
Daha sonra ona baktın. Macaque'ta sana bakıyordu.
"O Droncopterden kurtulabilirler, ama sorun şu, neden hâla çıkmadılar?" dedi Macaque gözlerini senin buz mavisi gözlerinden çekip denize bakarak.
Sen onların ölme ihtimalleri olmadığını biliyordun ama neden hâla çıkmadıklarını bilmiyordun.
Bir anda her yer karardı, ensenden aşağıya doğru bir korku ve tedirginlik dalgası süzüldü, başındaki taç buz mavisi şeklinde parlamaya başlayınca sana inanılmaz bir acı verdi. O an anladın, bunu yapan Lady Bone Demon'du.
Lady Bone Demon, tam senin karşında havada süzülüyordu. Sana uğursuzca sırıtıyordu.
"Onları yakalayabildiniz mi Buzun Savaşçısı?"
Sen acıya rağmen onun önünde eğildin, derin bir nefes alıp konuştun.
"H-henüz değil leydim. A-ama az kaldı." dedin ona bakarak.
Lady Bone Demon'un gözleri buz mavisi şekilde parlayınca tacın sana verdiği acı arttı. Sen, bir elinle başını tuttun.
"Onları hemen bana getirmeni istiyorum Buzun Savaşçısı. O ikisinin, Sun Wukong ve Monkie Kid'in kaderleri yüzünden kendi kaderimi mahvetmelerine izin vermeyeceğim!" diye bağırınca başındaki acı inanılmaz bir hâle dönüştü.
Lady Bone Demon bir eşini başında duran taca doğrulttu ve acı son buldu.
"Sana bir şans daha veriyorum Buzun Savaşçısı. Başarısızlık kabul etmiyorum." dedi ve sonsuz karanlık yok oldu.
Sen jet uçakta başını tutuyordun, sırtında birinin elini hissedince anında başını çevirdin. Macaque sana şaşkın ve tedirgin bir ifadeyle bakıyordu.
"Ne oldu sana az önce?" diye sordu, senin için endişelenmiş gibiydi ama bunu saklamaya çalıştığı barizdi.
Sen hemen doğruldun ve Macaque'ın elini çektin.
"Birşey yok, merak etme." dedin ve tekrar denizin üstünü kolaçan etmeye başladın.
Macaque bir süre sana baktı ama sonra iç çekti ve o da denizin üstünü izlemeye başladı.
Bir süre sonra Macaque sana döndü, aklına birşey gelmiş gibiydi.
"Doğu'nun Ejderhası'nın sarayı, o bu denizde. Büyük ihtimalle oradadırlar." dedi sana bakarak.
"Tabii ya! Hadi hemen gidelim." dedin ve jet uçaktan aşağıya, denize atladın. Macaque'ta senin hemen ardından atladı ve ikinizde suya daldınız.
Biraz aradıktan sonra Doğu'nun Ejderhası'nın Sarayını gördünüz. Çoğunluğu beyaz ve yeşil renklerinde devasa bir su baloncuğunun içinde bulunan bir saraydı.
Doğu'nun Ejderhası, sizi fark etmişti. MK ve ekibi mavi bir karavana biniyorlardı.
Sen kaşlarını çattın ve buz asanı çıkarıp elinde iki tur çevirdin. Macaque ise duman canavarını ve gölge klonlarını çıkardı.
MK ve ekibi su baloncuğından çıkmışlardı bile.
Doğu'nun Ejderhası, beyaz ejderhasını ortaya çıkardı.
"Peki, bizi durdurmak için seni mi gönderdiler?" dedi Macaque gözleri mor bir şekilde parlarken sırıtarak.
"Siz ve hizmet ettiğiniz kişi bu şehirde istenmiyorsunuz." dedi size bakarak.
Macaque kıkırdayarak konuşmaya devam etti. Senin gözlerin ise buz mavisi renginde parlıyordu.
"Gerçekten bizi durduracağını düşünmüyorsun, değil mi?" dedin sen Doğu'nun Ejderhası'na bakarak.
Hemen ardından Macaque ve sen saldırıya geçtiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Sadık" Leydi
FantasyLady Bone Demon ailenizi öldürdükten sonra sizi manipüle ederek en sadık savaşçısı yapıyor. Yıllar sonra tüm kahramanların hepsini büyük bir zorlukla manipüle ettikten sonra tüm Metropolis'e hakim oluyor. Sen ele geçirilmiş olsanda hâla nazik bir ki...