san ve wooyoung eve gidip byeol'ü ve birkaç oyuncağıyla mamalarını almış dönüş yolundaydılar. hava açık olduğu için yürüyerek dönmeye karar vermişlerdi. biraz uzun sürecekti ama sorun etmediler. wooyoung kutusu ile birlikte tuttuğu byeol'ü baş hizasına kaldırarak içine baktı. sürekli miyavlıyordu."ne kadar da özlemiş bizi ya."
"evet. güzel kokulum benim."
gözlerini san'a çevirdi kendisinden biraz kısa kalan beden. hafifçe kaşlarını çatıp dudaklarını büzmüştü.
"nasıl aklımızdan çıktı ya? iyi ki hatırladık. keşke daha erken hatırlasaydım."
san ellerini minik bedenin saçlarına uzatarak önüne gelen tutamları kulağının arkasına ittirdi. iki eliyle byeol'ü tuttuğu için düzeltemediğini fark etmişti.
"üzülme güzelim. o teyze çok iyi birisi. babam varla yok arası olduğu için kendim evde olmadığım zamanlar ona güvenip emanet ederdim hep."
babasının lafı geçtiği için aklına bir soru takılmıştı. sormakla sormamak arasındaydı ama bunu önemsemedi. sonuçta sevgilisiydi değil mi?
"san. baban-"
diyeceğini anlamış gibi lafını böldü ve açıkladı kendini.
"haberi görmemesi imkânsız woo. eminim ki araştırmıştır ve her şeyin de farkındadır. ama tam olarak ne hissediyordur bilemem açıkçası. aldatmıştı annemi. annem affedince de devam etmişlerdi. çok dedim anneme affetme, sineye çekme diye. dinlemedi beni. çok seviyordu. yapamadı. ikimiz de birbirimize nötr davranıyoruz. arada eve gelir onun dışında durumu iyi olduğu için el atar bayağı. öyle yani."
her dediğini dikkatlice, hiçbir şey kaçırmadan dinlemişti onu. cevabını az çok tahmin ettiği ama yine de sormak istediği bir soru daha vardı.
"beni bilmiyor değil mi?"
san kısa bir bakış attıktan sonra yürümesine önüne bakarak devam etti. bekletmeden cevapladı.
"hayır. bilse de bilmese de bir şey değişmez. benim hayatım."
"ama-"
tekrar lafını keserek elinde tuttuğu byeol'ün kutusuna uzandı. eline aldıktan sonra adımlarını biraz hızlandırarak başıyla ileriyi işaret etti.
"şu ileride çimenlik güzel bir alan var. oturup dinlenelim."
wooyoung başıyla onaylayarak adımlarını hızlandırdı. san çimlere oturduktan sonra o da yanına oturup ayaklarını uzattı.
"kutusundan çıkartıp kucağıma alsam kaçmaz değil mi?"
"hayır. başıyla oyna biraz uyur o. sever kucakta takılmayı."
wooyoung kutunun kapağını açarken dediği şeyle bir yandan da sırıtıyordu. kapağını açıp byeol'e uzandıktan sonra kucağına alıp yatırdı.
"aynı ben."
artık tek sırıtan wooyoung değildi. san'da katılmıştı ona. başıyla oynamaya başladığı an sırnaşıp uyku pozisyonuna geçti hemen. biraz yana kayıp o da kendini san'ın göğüsüne yaslamıştı. san'ın elleri göğüsünde yatan bedenin saçlarına kaymıştı. öpücük kondurduktan sonra tutamlarla oynamaya devam etti. wooyoung'da aynı şekilde byeol'ün başını seviyordu ve uyumasını sağlamıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/359086877-288-k117436.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FEVER ~ woosan
Teen Fiction"geldin." "birbirimize her şeye rağmen demedik mi san?" {texting•düz yazı} {woosan•seongjoong•yungi•jongsang}