XX

48 9 54
                                    

"Kyungsoo?.. Kyungsoo uyan."

İrkilerek uyandım. Beni dürten Otreus dik dik bana bakarken bense yattığım sert zeminde gerinmekle meşguldüm.

"N'oldu?" diye sordum. Kasılan boynumu çıtlatarak rahatlatmaya çalıştım.

"Ders boyunca burda uyuduğuna inanamıyorum." dedi Otreus.

"Ne yapabilirim, çok yorgunum." Kaias ile iki günlük talimin yorgunluğunu üzerinden atamamış zavallı ben Ainos'un sınıfında uyuyakalmıştım ve palaestradaki dersi kaçırmıştım. Aslında bu tamamen bilerek yapılmış bir şeydi. Uyuyabilmek için dersten kaçmıştım. Biraz palaestrada gözükmesem ne kaybederdim ki? Aynen böyle düşünmüştüm ama Otreus bana "Kaias geldi, talim için." dediğinde inanılmaz bir endişenin esiri olmuştum.

"Yine mi?!" dedim telaşla ayaklanmaya çalışırken. "Kaias'ın dersini mi kaçırdım yani?"

Kalkmama yardım eden Otreus, "Aynen öyle aptal çocuk." dedi. "Ve bize seni sordu, bizse cevap veremedik çünkü bir anda ortadan kayboldun."

"Şimdi ne yapacağım, sence çok kızar mı? Yardım et bana, hafta sonu ayrılırken gymnasiumdaki dersleri aksatmamamı söylemişti. Şimdi şu yaptığıma bak, hem de onun geldiği derste!"

Otreus ve Halios'un beni en son aşk evine götürmeye çalıştıkları günden bu yana sıradan ama asla yorgunluğu üstümden atamadığım bir üç gün geçmişti. Dahası sürekli derslerde uyuyakalıyordum. Bugün ise palaestradaki dersi asmanın sorun olmayacağını söyleyen kendime küfürler ediyordum. Tabi Kaias'ın da son zamanlarda çok fazla talime gelmesi göz ardı edilemeyecek bir durumdu. Aniden artan bu gelişlerin nedenini şimdi, bunları yazarken az çok anlıyorum.

"Off, bittim ben." dedim. Başımı ellerim arasına aldım ve endişeli gözlerle Otreus'a baktım. Otreus omuz silkti.

"Bir anda ortadan kaybolmak senin suçun."

"Ama çok yorgundum, yorgunluğu bir türlü üstümden atamıyorum. Acaba küçük bir depresyon mu yaşıyorum?"

"Ne yaşıyorsun?"

"Neyse boşver." Tekrar oflandım. Ben o an ne yapacağımı düşünürken Ainos'un odasının kapısında beliren uzun ve yapılı vücut tanıdıktı. Kaias ikimize bakıyordu. Otreus ile refleks olarak hazır ol konumuna geçtik. Bu, Kaias'ı o ıslak rüyadan sonra ilk görüşümdü. Onu görür görmez aklıma gelen bu rüya o an bana sıcak basmasına sebebiyet verdi.

"Bize biraz izin verir misin?" dedi sert sesi Otreus'u kastederek.

"Tabi komutan Kaias." Otreus bana son bir bakış atıp Kaias'ın yanından çıkıp gitti. Kaias içeri girdi ve kapıyı arkasından kapattı. Konuşmadı. Öylece durdu ve hiçbir şeyin okunmadığı bakışlarıyla bana bakmaya devam etti. Bense bu sessizlikten oldukça rahatsız oldum ve lafa ilk girme cesaretini gösterdim.

"Özür dilerim. Dersi asmamalıydım, hata ettim." dedim. Kaias ise kollarını yapılı göğsünde birleştirdi ve ağırlığını tek ayağına verdi.

"Neden dersi astın?" sesinden kızgınlık okunmuyordu ama yine de bunun onun kızma biçimi olabileceğini varsaydım. Belki de o asla kızgın durmayarak insanlara işkence eden tiplerdendi.

"Ç-çok yorgundum." yüzüne asla bakamıyordum.

"Niçin?"

"Hafta sonu yaptığımız talim... Benim için fazla zordu."

Sessizce bekledi ve sonra bana doğru yürümeye başladı. Tam önüme geldiğinde durdu. Birkaç adım geriledim, o ise birkaç adım üzerime yürüdü. Ben biraz daha geriledim, o ise yürüdü. En sonunda sırtım duvarla buluştu ve yüreğim ağzımda atmaya başladı. Kaias ise bana yaklaşmayı sürdürdü. Aramızda bir parmak uzunluğu kadar mesafe kalıncaya dek yaklaştı. Ben ondan başka her yere bakıyor onun ise bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum.

PalaestraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin