XXIII

22 7 0
                                    

O günden sonra uzun süre uyku tutmadı beni. Her gece zar zor uykuya dalıyor ve sadece iki saat uyuyabildikten sonra hava hala karanlıkken uyanıyordum. Yatakta öylece yatıyor, düşünceler içinde güneşin doğuşunu bekliyordum. Bu bekleyişler bir süre sonra yerini koşulara bıraktı. Her gece hava karanlıkken sessizce evden çıkıp ay ışığı altında sahil kenarı boyunca koşmaya başladım. Hafif ve tempolu koşulardı bunlar. Koşarken her şey hakkında düşünüyordum; evim, ailem, hyunglarım, Kaias, buradaki dostlarım, Maris, olimpiyatlar, Ainos ve Alope, Helen, üniversitem, Alypius ve daha niceleri... Yalnız bazen bu düşünceler beni o kadar boğuyordu ki o hafif ve tempolu koşu yerini ölümcül bir koşuya bırakıyordu. O gibi anlarda ne kadar hızlı koşarsam düşüncelerden de o kadar kolay kurtulacağımı sanırdım. Aslında bu çoğu zaman işe yarardı. Koşmaktan başka bir şey düşünemez olurdum bir süre sonra. Neden ve nasıl buraya geldiğimi, buradaki hayatımın işleyişini, hiç ama hiçbir şeyi düşünemez olurdum.

Bu ne kadar böyle devam etti bilmiyorum. Aynı günlerde stadyuma gidiyor ve koşu idmanlarına katılmaya devam ediyordum. Genelde ikinci oluyor, Alypius ile beraberliği nadiren olsa da yakalayabiliyordum. Kaias o günlerde ne beni görmeye geldi ne de beni çalışmalara çağırdı. Halios ve Otreus muhtemelen yoğun olduğundan bahsettiler. Olimpiyatlar neredeyse kapıdaydı ve dışardan misafirler gelmeye başlamıştı. Özel konuklarla, yani diğer diyarların krallarıyla, kraliçeleriyle uğraşmak da ona kalıyordu muhtemelen. İyi bir misafirperverlik göstermeliydi sanırım. Bazen Kaias'ı konukları ağırlarken hayal etmeye çalışıyordum ama ne yazık ki onu donuk surat ifadesiyle ağır talimler yaparken hayal etmek dışında başka hiçbir şekilde hayal edemiyordum.

Günler geçmeye devam etti. Olimpiyat tarihi yaklaştıkça misafirlerle doğru orantılı olarak stadyumdaki idman yapan kişi sayısı artmaya başladı. Başka diyarlardan gelen yarışmacılar inanılmaz görünüyorlardı. Vücutları dinç ve kaslı, saçları gür, tenleri sağlıklı ve iri yapılıydılar. Bunların yanı sıra artık ikinci olmuyor veya Alypiusla berabere dahi kalamıyordum. Artık misafir yarışmacılar birer birer birinci olmaya başlamışlardı. Aslında Alypius oldukça iyi iş çıkarıyordu. Tüm bu yarışmacılara rağmen çoğu zaman ikinci ve bazen de birinci olmayı başarıyordu. Ben mi? Bense gittikçe gerilemeye başlamıştım. Bir gün kendimi altıncı buldum, diğer gün ise on dördüncü. Bana ne oluyordu bilmiyordum. Artık hiçbir şeye şevkim kalmamıştı. Gece koşularım ağlamalarla ve sinir krizleriyle sonuçlanmaya başlamıştı. Birinci olmak gibi bir derdim yok, diyerek çevremdeki herkesi kandırsam da içimdeki hırs dolu Kyungsoo kazanamadığı her sefer deliye dönüyordu. Dediğim gibi hiçbir şeye şevkim kalmamışken de nasıl birinci olmayı bekleyebilirdim ki? Yine de en çok Kaias'ın kulağına gidenleri düşünüyordum. Muhtemelen Kaias'ın eromenosu yarışlarda vasat, diye dedikodular şimdiden yayılmaya başlamış olmalıydı. Zaman zaman stadyumda bana bakarak yapılan fısıldaşmaları fark etmiyor değildim. Bazen de Kaias ile yarıştığımız o günü düşünüyordum. Kaias ile neredeyse berabere bitirmem büyük bir tesadüf olmalıydı. Kaias eminim buradaki herkesi geride bırakacak kadar hızlıydı. Bense bir hiçe dönüşmüştüm. Böyle zamanlarda çoğu kez stadyuma gitmemeyi düşündüm çünkü başarısız olduğum her sefer kendimi rezil etmeye gerek yoktu fikrimce. Ama sonra aklıma yeniden Kaias geliyordu. Stadyumdaki idmanlara katılmazsam muhtemelen bu onun kulağına giderdi ve beni görmeye, daha çok azarlamaya gelirdi. Bense hiç azarlanacak durumda değildim. Bu yüzden kendime işkence etmeye devam ettim.

Uyandım. Odanın içi kapkaranlıktı ve ben artık alışmışçasına kalkıp üstümü giyindim. Herkesin uyuduğu evden sessizce çıktım ve sahile kadar belli bir tempoda yürüyerek ısındım. Sahile geldiğimde ay hala tepedeydi. Doğru dürüst önümü bile göremiyordum ama artık alışmış gibiydim. Daha önce Kaias ile koştuğumuz sahil yolu boyunca koşmaya başladım. Yaklaşık iki turu hafif tempoda tamamladım. Düşüncelerle boğuştum. Üçüncü tura geçmek üzereyken beni boğan düşünceleri yok etmek için şimdi bir ölüm koşusu yapabilirim diye düşündüm. Ancak yaklaşık üç metre ötede bir siluet gördüm. İrkildim ve "Kim var orda?!" diye bağırdım. Nefeslerimi düzenlemeye çalışıyordum ve kaçmak için her an hazırdım. Gecenin bu saatinde hangi deli burada ne yapardı ki? Ben hariç, benim problemlerim vardı. 

PalaestraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin