kış

205 26 6
                                    

Ertesi yılın kış tatiline kadar Figen Ebru'dan hiçbir haber alamadı. Bu ayrılık onun aşkından hiçbir şey eksiltmemiş aksine o olmadan bir yaşam sürmenin ne kadar anlamsız olduğunu hayat bir kez daha yüzüne vurmuştu. Ebru'ya aşıktı ve gözden ırak olan gönülden de ırak olur sözü Figen'in aşkı için geçerli değildi.
Önce üniversiteyi bırakmayı ve üvey babasının yanında matbaa'da çalışmayı düşündü sonra bu fikrinin gerçeğe hiç uygun olmadığını, kendi parasını kazanamazsa hayatının yolunda gitmeyeceği kararına vardı. Bu yüzden sömestr tatilinde okulu bırakma konusunu ailesine hiç açmadı.

Ebru'yu geldiği ilk gün görmüştü ve ona bakarken hala içinin sımsıcak olduğunu anladı. Öyle sıkı sarıldı ki ona, gören biri onları tek bir kişi sanabilirdi.

"Sizi çok özledim." dedi Figen.

"Ben de seni çok özledim." diyerek karşılık verdi Ebru. Genç kız geçmişte yaşadığı her şeyi unutmuştu sanki, ve öğretmeninin onu özlemiş olması fevkalade heyecanlandırıyordu.
Lakin bu durumu uzun sürmedi, Ayhan yine bir yerlerden çıkıp Figen'in bütün hayallerini suya düşürmüştü.
Genç kız öyle bir hayal kırıklığıyla karşı karşıya kaldı ki bir süre kendine gelemedi.
Nasıl oluyordu da Ebru ve Ayhan nikahlarını bu kadar kısa bir sürede kıymış, hatta aynı evde yaşamaya bile başlamışlardı?

"Düğün yapmayı çok istedim ama şaşırtıcı bir şekilde Ebru istemedi." demişti Ayhan.
"Onu biraz tanısaydınız istemeyeceğini zaten bilirdiniz." diye karşılık verdi Figen.

***

  "Yani gerçekten evlisiniz?"
  "Evet, inanması güç değil mi?"
"Öyle, peki kitap okumaya başladı mı?"
Ebru güldü ve sanki önceden herken bildiği bir sorunun cevabını veriyordu. "Hayır, sen haklı çıktın sanırım."
"Üzgünüm."
"Değilsin Figen."
"Üzgünüm çünkü sizi hak etmeyen biriyle berabersiniz."
"Ama Ayhan'ı seviyorum." dedi Ebru. Bu kelimeler Figen'in beyninde dolanıyor, genç kızın başını döndürüyordu. "Önemli olan bu değil mi? Sevdiğim adamla beraberim."
"Şanslısınız, sevdiğiniz insanla evlisiniz."
"Sen de böyle olacaksın; evleneceksin, çocuk sahibi olacaksın. Ben o günleri gülerek ve içim sıcacık izleyeceğim."
"Keşke beni sevebilseydiniz." Figen gözlerini kaçırarak. "Bir bilseniz bunu her şeyden çok isterdim."
  "Seni seviyorum Figen. Ama, sandığın gibi değil."
  "Bu canımı fazlasıyla yakıyor zaten." Figen gülümsemeye çalıştı ama beceremedi.
Ebru genç kızın bu suskun ve sıkılgan halini hiç sevmiyordu. Figen'i ilk gördüğünde içindeki yaşama sevincine şaşırıp kalmıştı oysa ki. Şimdi onun gözlerine bakıyor ve karanlıktan başka bir şey göremiyordu, bunun sebebi kendisiydi. Figen'in gözlerindeki ışıltı Ebru'num sevgisiyle solmuştu. "Bu akşam meydana sinema kurulacakmış, benimle gelmek ister misin?" diye sordu, sanki yıktığı enkazı yeniden toplamaya çalışıyordu.
"Eşiniz bir şey demesin."
"O bana karışamaz!" dedi kızgın bir tonda. Ebru bir başkası için kendini elbette değiştirmezdi. "Bana bazen kırılıyor ama kendimden vazgeçemem değil mi? Seninle gitmek istiyorum. Eğer sen de istersen tabii?"
"Bana hala acıdığınızı düşünüyorum." gülerek söylemişti ama sesi Ebru'nun yüreğinde bazı yaraların kabuğunu çoktan kaldırmıştı.
"Figen, sen hayatımda gördüğüm en güzel şeysin. Gençsin, tazeciksin. Peşinde koşan kaç erkek vardır kim bilir? Bir de bana bak." Figen Ebru'nun bu dediğini bir emir olarak algılamış ve gözlerinin içine bakmıştı. "Gözlerim ne kadar yorgun görüyor musun? Sen henüz yirmi yaşında bile değilsin, ben yolun yarısını çoktan geçtim. Acınması gereken biri varsa o benim."

Figen bir cesaret Ebru'nun önüne düşen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. Karşısındaydı ve parmakları onun tenine değdiğinde vücudunun yandığını hissediyordu.
"Benim gözümde kendinizi görseniz, her halinizi taparcasına sevmemi anlardınız."
Genç kız titreyen parmaklarımı kadının kaşlarında ve yanağında gezdirdi kısa bir süre. Ebru bu duruma ses çıkarmadı. "Kusur saydığınız her şey sizi benzersiz kılıyor. En sevdiğim renk gözlerinizin rengi, en sevdiğim ses sizinki. Görmeyi en çok istediğim yüz size ait, tabii siz de bir başkasına aitsiniz." Figen bedenini Ebru'dan tamamen uzaklaştırdı. İkisi de hiçbir şey söylemedi bir süre. Ebru kendi içinde hiçbir soruya cevap bulamıyordu. Bu küçük kızın onu böyle etkilemesi normal miydi yoksa Figen'e ilgi duymak gibi bir günaha mı düşecekti?

"Haydi meydana gidelim." dedi Ebru hiçbir şey olmamış gibi. Cennetten vazgeçme sebebi belli ki Figen'e olan apansız sevdası olacaktı.

gökyüzüne bakarken gördüm, bir yıldız eksik bugün. | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin