seninle hazırladım her şeyin başını ve sonunu

111 16 3
                                    

nasıl büyük bir diyarda kayboldum.
uzakta sen ve kollarımda bir başka gecenin sabahı.

çünkü dünyada yoktur hiçbir mahluk,
senin gibi gülen senin gibi bakan.
ve elbet bulamam ben sevgili,
sen gibi öpüp sen gibi konuşan.

seni ararken şaşırdım ben yolumu,
seninle hazırladım her şeyin başını ve sonunu.

***

Ebru her şey daha kolay olur zannetmişti. Figen'i öpmüş ve genç kızın bu eyleme devam etmesine izin vermişti. Ne düşünmüştü? Ne amaçlamıştı? Ondan neden kaçmıştı ve hala kaçmaya devam ediyordu? Onu sevebilecek kadar duygu yok muydu kalbinde yoksa bu yabancı hisler onun etrafını bir sarmaşık gibi sardığından kendini hiç olmadığı biri gibi mi hissediyordu?

Bilmiyordu, Ebru ne yaptıklarının ne de hissettiklerinin hesabını verebilecek güçte değildi... Okuldan eve geç dönüyor çoğu zaman gelişigüzel bahaneler uyduruyordu.
Figen'in bu saf duygularını kullanmak ona öyle bir acı vermişti ki ne Ayhan'ın onu aldatması ne de başka bir ihanet bu acının çeyreği olamazdı.

Evin kapısının önünde bir süre soluklandı... Sonra Figen'in uyumuş olduğunu umarak yavaşça kapının kilidini açtı. Girişteki holden direkt salona geçerken genç kızın kızarmış gözleriyle karşılaştı.

"Sen uyumadın mı?" diye sordu Ebru kolundaki saate bakarak. On biri çeyrek geçiyordu.

Figen bu soruyu sanki hiç duymamış gibi büyük bir dikkatle Ebru'yu izliyor belli ki başka bir şey söylemesini bekliyordu. "Geç kaldınız... Sizi merak ettim..." dedi genç kız sonunda dayanamayarak. İkisi de farkındaydı ki bu cümle içinde onlarca soru barındırıyordu.

"Okuldan sonra toplantı vardı." Dedi kadın soğuk bir sesle.

"Bu saate kadar mı?" genç kızın sesindeki merak Ebru'nun daha önce işitmediği kadar öfke doluydu.

Ebru buna aldırış etmemeye çalıştı. Üzerindeki ince hırkayı kitaplığın yanındaki askılığa asarken birkaç defa iç çekti. "Hesap mı soruyorsun Figen?" diye söze girdi birden.

"Evet... Yeterince açık değil miydi?"

Ebru genç kızın yanına yaklaştı. "Buna hakkın yok Figen..."

"Ama beni öptünüz..."

Ebru kaçmak ister gibi gözlerini genç kızdan ayırdı. "Sus lütfen... Bu olmamalıydı Figen."

Acı bir şekilde güldü genç kız. Neydi bu? Ebru neden ona bir türlü tamamıyla güvenmiyordu? "Yalvarırım böyle demeyin..." Figen ayağa kalktığında kadın ondan birkaç adım uzaklaştı.

"Doğrusu bu Figen... Biz beraber olamayız..."

"Neden..."

Kadın koltuğun kol kısmına oturduğunda birkaç saniye bekledi. Kendini sakinleştirmek için derin derin nefesler aldı. "Ben... Ben yapamam Figen." Genç kızın yüzüne bakmaya korkuyordu.

"Beni neden öptünüz o zaman?" diye sordu genç kız büyük bir sitemle. Haklıydı da bunu sormakta. "Neden bana beni sevdiğinizi hissettirdiniz?" Figen işe yarayacağını bile Ebru'nun dizlerine kapanıp ağlardı ama biliyordu ki Ebru buna aldırış etmeyecekti.

"Seni sevmediğimi mi zannediyorsun Figen!? Sana böyle davranırken benim hiç canım acımıyor mu?" kadın gözyaşlarının akmasına engel olamadı. "Ama olmaz Figen..."

Genç kız yavaşça onun önüne gelmişti. "Pekala... Yine her şey sizin dediğiniz gibi olsun."

***

gökyüzüne bakarken gördüm, bir yıldız eksik bugün. | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin