KEŞ Bölüm 21

87 6 9
                                    


Tuğkan alayla güldü. "Peri'yi düşünmek mi? Bu mu? Kardeşini aldatıyor o koruduğun piç! Sen de yanında gezdir." Bartu duyduklarıyla dumura uğradı. Aldatmak mı?

Savaş hızla kendini savunmaya geçti. "Yalan. Bu aptal Peri'ye takmış kafayı. Yalan söylüyor." Mete de ağabeyini onayladı. Bartu yıkılmıştı. En yakın arkadaşı , kardeşini aldatıyordu. O çok güvendiği arkadaşı...

Bu kez Bartu , Savaş'ın üstüne çullandı. İkisi de araya girmezken odaya giren hemşire çığlık atarak güvenlik çağırdı. "Ne yapıyorsunuz siz? Burası hastane! Kendinize gelin!"

Güvenlikler öfkeli Bartu'yu zar zor uzaklaştırsalar da hala küfürler etmeye , bağırmaya devam ediyordu. "Kardeşim dedim lan! Sana güvendim! Kardeşimi emanet ettim! Aldatmak ne lan?! Aldatmak ne?!"

Onun bağırışlarını yalnızca merakla toplanan kalabalık değil Peri'de duymuştu.

Peri duyduklarını algılamaya çalıştı. Anlayamıyordu. Anlam veremiyordu. Aldatmak demişti. Savaş yapmazdı ki böyle bir şey. Hastane duvarları üstüne üstüne geliyordu. Peri'nin zihninde karmaşa vardı. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı, sonra tekrar açtı. Kendini toparlaması gerekiyordu.

Hemşirelerin ve güvenlik görevlilerinin müdahalesiyle sakinleştirilmeye çalışılan ortamda, Peri sessizce yatağında oturdu. İçindeki hisler birbirine karışmıştı. Savaş'a inanmak istiyordu çünkü ona olan güveni çok büyüktü. Güveninin yanında hisleri vardı. Böyle bir şeyi ona yapamazdı. Yavaşça derin bir nefes alıp verdi ve zihnini sakinleştirmeye çalıştı. Olayları bir daha gözden geçirdi. Savaş'ın davranışlarındaki herhangi bir tutarsızlık, herhangi bir ipucu... Ancak aklına gelen her şey, onun Savaş'a olan güvenini sarsmaktan başka bir şey yapmıyordu. Savaş yapmazdı ki. Savaş seviyordu onu. O da bunu yapmış olamazdı.

Zihni, çelişkili düşüncelerle doluydu. Ama bir yandan da Savaş'a olan hisleri, onunla olan güzel anıları aklına gelince, kalbinde bir sıcaklık onu yakmaya başladı. Boğuluyordu. Vücudu tir tir titrerken bağırışlar devam ediyordu. Bartu öfkeden deliye dönmüştü. Savaş en yakınıydı. Böyle bir şeyi kız kardeşine yapmış olamazdı. Güvenlikler Bartu'yu uzaklaştırmaya çalışırken Mete onları boşvermiş hızla Peri'nin odasına koşmuştu. Artık duymamış olma ihtimali yoktu zira kapının önünde ettikleri kavga gayet yeterliydi. ''Peri?'' 

Peri donmuş gibiydi. Tepkisizdi. Onca şeyin üzerine bir de bu durumu nasıl karşılayacaktı. Bilmiyordu. Kimse bilmiyordu. Mete, Peri'ye yaklaşmak istedi. Yüzünü avuçları arasına alırken Peri'nin gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı. Böyle bir şeyi beklemiyordu. Kim beklerdi ki? Daha yeni barışmışlardı. Ona öylesine özlem doluydu ki. Savaş'a hep hayrandı. Öylesine büyüktü ki o hisleri. Darmadağın halini unutmuş tek düşündüğü şey Savaş'tı. 

Bartu, ne yapacağını bilmiyordu.Bartu, koridorda hala öfkeyle geziniyordu. İçindeki karmaşık duygularla boğuşuyordu. Hem arkadaşını hem de kardeşini kaybetme korkusuyla savaşıyordu.  Savaş suçunu kabul edercesine sessizce uzaklaşmıştı. Tuğkan koridorda öylece Bartu'ya bakıyordu. İki kardeş de berbat haldelerdi. Onlara acıdı Tuğkan. 

Mete, Peri'nin acısını hissederek ona sarıldı. "Peri, ne oldu? Seni böyle görmek beni mahvediyor. Söyle bana, ne oldu?" diye fısıldadı.

Peri, Mete'nin omzuna başını yaslayarak hıçkırıklar içinde ağlamaya devam etti. 

Peri, Savaş'ı gerçekten seviyordu ancak şimdi yaşadığı hayal kırıklığı ve ihanet duygusu, içinde büyük bir boşluk yaratmıştı.Savaş'ın Peri'yi aldattığını kabul etmek, Peri için zor bir gerçekti. Zihnindeki karmaşık duygular arasında neye inanacağını, kime güveneceğini bilemiyordu. Hem Savaş'ın sevgisine olan inancı hem de gerçekle yüzleşme arasında sıkışıp kalmıştı.


Hastane odasındaki sessizlik, Peri'nin iç dünyasında yaşadığı fırtınanın yankısı gibiydi. Kalbindeki acı, bedenini sarmış, her hücresine işlemişti.Mete'nin tesellileri, ona bir nebze olsun destek oluyordu. Ancak Peri, kendi iç dünyasında yalnızdı. Kimseye gerçekten güvenemiyordu. Hem Savaş'ın ihanetine uğramış hem de Bartu'nun öfkesiyle karşı karşıyaydı. İçindeki bu karmaşıklık, onu adeta boğuyordu.


Belki de en çok üzülen, bu durumda Bartu olmalıydı. Savaş, onun en yakın arkadaşıydı. Ona güvenip kardeşini emanet etmişti. Gerçekten böyle bir hamleyi ondan beklemiyordu. Ancak Bartu'nun öfkesi, kardeşinin acısını göz ardı etmesine neden olmuştu. Peri'nin hastalığına rağmen, Bartu'nun zihninde sadece Savaş'ın ihaneti vardı.Peri,  iç dünyasında kaybolmuş gibiydi. Ne yapacağını, nasıl hissetmesi gerektiğini bilmiyordu. Tek bildiği şey, kalbinin derin bir şekilde kırılmış olduğuydu.


Tuğkan, destek olmak istese de Peri'ye olan nefretinden dolayı öylece yerinde durdu. Mete ise içerideydi hala. Peri'ye bir şey olmasından o kadar korkuyordu ki. Peri'nin kendisine bir şey yapacak olmasından daha da çok korkuyordu. Onunla konuşmaya çalışsa da herhangi bir cevap alamıyordu. Sessizce koridora çıktı. ''Durumu nasıl?'' 

Abisine kısa bir cevap verdi. ''Berbat.'' Bir yandan abisine kızgındı Mete. Bu şekilde öğrenmemeliydi Peri. Daha sakin bir zamanda söylemeliydiler Peri'ye. Peri'yi toplayabilecek tek kişi Savaşken daha da çıkılmaz bir hale sokmuşlardı. Sakince Bartu'nun yanına ilerledi. ''Sakinleştiysen Peri'nin yanında olmalısın.'' Bartu girdiği şoktan çıktı. Kardeşini unutmuştu. Öfkesinden kardeşini unutmuştu. Öfkesi bu kez de kendine artarken hızlı adımlarla içeri ilerledi. ''Gidelim Mete.'' 

Mete, gitmek istemese de Peri'nin onu istemeyeceğini biliyordu. Sessizce abisinin arkasından ilerledi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 10 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KEŞ // Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin