KEŞ Bölüm 8

825 42 3
                                    


''Güzelim, telefonun ve hattın. Numaran hala aynı. Savaş'ı ve kendimi kaydettim. Gerçi onunkini ezbere biliyorsundur da.'' Peri, zorla da olsa gülümsedi ağabeyine. Bartu, gülümsemesinin ne kadar zorlama olduğunu bilse de ifadesinden ödün vermeden kardeşine sarıldı. ''Ne olursa olsun, yanındayım. Ayağına taş gelse dahi haber ver olur mu?'' Onay aldığında, iyi geceler dileyip dışarı çıktı. Peri, her ne kadar telefona ihtiyacı olmayacağını bilse de hattı telefona taktı. Onu ağabeyi dışında kimse arayıp sormazdı. Savaş'ı da çoktan kendi aptallığı ile kaybetmişti.

Telefon ekranında bildirimler yağarken şaşırmıştı. Mesajları okuduğunda ise, bıkkınlıkla nefes vermişti. Savaş'tan değildi. Ondan olmasını isterdi.

Mete'ye yanıt verip, numarasını engelledi her yerden.

Televizyon başında, telefon elinde uyuyakalan Mete'nin elinden telefonu alıp sehpaya koydu ağabeyi. Pikeyi üzerine örttükten sonra , televizyonun sesini kıstı. Işıkları kapadıktan sonra odasına gidiyordu ki telefon titredi. Her ne kadar kardeşinin özeline saygı duysa da, o kızla konuşuyor olma ihtimali aklına gelince hızla ekranı açtı. Peri'nin ismini gördüğünde sinirle kaşları çatıldı. Şifreyi yazdığında telefon açılmamıştı. Yanlış yazdığını düşünüp tekrar denedi. Hatalı girmediğine emindi. Kardeşinin şifreyi değiştirmesine şaşırmıştı. İkisi de birbirlerinin şifresini bilirdi. Kardeşine sinirlendi. Daha bu sabah uyarmıştı. 

Hızla odasına geçip Peri'yi aradı. Karakolun orada gördüğünde endişelendiği kız ile Mete'nin arkadaşlarının anlattığı kızın aynı kişi olduğunu bilse, onun için endişelenmezdim diye düşündü. Kendini kandırıyordu belki de. Arama yanıtlandığında karşıdan bir ses beklemişti fakat, kızın yalnızca nefes sesini duyuyordu. ''Sana yeterince açıkça söylediğimi düşünüyordum ama anlamakta zorlanıyor gibisin. Sana kardeşimden uzak dur diyorum. Sen gözümün önünde onunla konuşuyorsun, yetmiyor mesaj atıyorsun. Seni mahvederim. Duydun mu beni Keş?'' 

Sesi istemsizce yükselmişti. Kardeşinin uyanmamış olmasını diledi.''Tamam.'' Duyduğu ses ile duraksadı. Bu kadar mıydı? Peri, karşısındakinin konuşmayacağını anlayınca telefonu kapattı. Başındaki ağrı şiddetini arttırırken, tüm gün yaptığı gibi uyumaya çalıştı. Son haftalarda hiç uyuyamıyor fakat her anını uyumaya çalışarak geçiriyordu.

-

Mete ve ağabeyi kahvaltı ediyorlardı. Kardeşinin sık sık telefona bakması ve sıkıntılı bir şekilde nefes vermesi ile dudaklarını araladı. ''Birinden mesaj mı bekliyorsun?'' 

Her ne kadar ağabeyine kızgın olsa da yanıtladı. ''Peri. Her yerden engellemiş.'' Kardeşinin yüzündeki ifadeden canının sıkıldığını anlasa da sevinmişti. Mutluluğunu hiç gizlemeden kahkaha attı. Akıllanıyordu demek ki. Ağabeyine kaşlarını çatarak baktı. Gülünecek ne vardı bu durumda? ''Onu boş ver de, şifreni mi değiştirdin sen?'' 

''Telefonumu mu karıştırdın?'' Omuz silkti. ''Dün o aptal mesaj atınca ne yazdığını merak ettim.'' Mete çatalını tabağının kenarına bıraktı. ''Okumanı isteseydim, şifremi  değiştirmezdim. Son günlerde beni çok şaşırtıyorsun. Olmadığın biri gibi davranıyorsun. Peri'ye haksızlık ediyorsun. Çok merak ettiysen söyleyeyim günler sonra bana verdiği cevabı. Bana, hayatında hiç yerim olmadığını , hiçbir zaman da olmayacağını , yakınına bile yanaşmam gerektiğini söyledi. Şimdi daha fazla gülebilirsin. Dilersen daha öncekileri de göstereyim?'' Yerinden kalktığında, ağabeyinin yüzündeki siliniş çoktan silinmişti. 

Kardeşi çantasını alıp evden çıktığında, yaptıklarını düşündü. Kardeşinin, Peri'yi anlatışı aklına gelmişti. Kardeşi aptal değildi. Fazlasıyla zekiydi. Kendisine iftira atan birine bu denli bağlı olacak biri değildi. Neden bu derece, kopmak istemiyordu o kızdan? Zihninden geçen düşünce ile duraksadı? ''Siktir. Olamaz. Olmaz.'' 

Kardeşinin o kıza aşık olma ihtimali bile kanının çekilmesine sebep olmuştu. Başka ne olabilirdi ki? Aşıktı işte.

KEŞ // Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin