+90538...: Keş
+90538...: Vaktini ayırıp Mete'ye ve anneme iyi olduğunu haber versen iyi edersin
+90538...: Saygısızlığına rağmen endişeleniyorlar
+90538...: Ne kadar umurunda olursa artık.
Peri, evden çıkıp hızla Bartu'ya tarif ettiği yere koşmuştu. Bartu, kardeşinin yanına geldiğinde ağlarken bulmayı beklemiyordu. Hızla sarıldı. Ne kadar ne olduğunu sormak istese de önce sakinleştirmeliydi.
Peri'yi zar zor da olsa sakinleştirip arabaya bindirmişti. Evlerine giderken, Peri durdurmuştu. ''Sana gidelim. Oraya değil.''
Bartu, olanların babası ile ilgili olduğunu düşünüyordu. Peri'yi yalnızca babası ya da annelerinin yokluğu bu duruma sokabilirdi. Eve gitmek istememesi de bu düşüncesini destekliyordu. İkisi Bartu ve en yakın arkadaşına ait eve geldiklerinde, Peri babasının söylediklerini anlatmıştı. Bartu, sinirden deliye dönse de kardeşini sakinleştirmeye çalıştı. Panik atağı vardı ve ağlaması Peri için iyi değildi. Kardeşini sakinleştirdikten sonra giymesi için tişörtlerinden birini verdi. Epey uzundular. Rahat edebilirdi. Peri kendini uykuya verirken, o babası ile hesaplaşmaya gitmişti.Onların anneleri ölmüştü. Evlerindeki kadın asla onun yerini alamazdı. Saçma bir sebepten kardeşini evden kovamazdı.
Ertesi sabah, Bartu kardeşini okul için uyandırdı. Peri gitmek istemediğini söylediğinde ise daha rahat dinlenmesi için odasının panjurlarını kapadı. Kardeşi için endişelendiğinden işten hemen sonra arkadaşlarının yanına gitmek yerine Peri'nin yanına gelmişti. Kızı bıraktığı gibi bulduğunda şaşırmış sayılmazdı. Peri her anını uyuyarak geçirirdi. Bu ne kadar zararlı olsa da değiştiremezdi.
Kendilerine yemek söyleyip geldiğinde kardeşini uyandırdı. Pınar Hanım'ın verdiği ilaçlar sayesinde bir süre iyi hissetmiş olsa da etkisi geçtiğinde yine rahatsız hissetmeye başlamıştı. Yemek yiyip ağabeyinden ilaç istedi. Ağabeyi vermekte tereddüt etse de, suyla birlikte ona ilacını verdi.
Peri'nin aklına, Mete ve annesi geldiğinde haber vermeden çıktığı için onları endişelendirdiğini düşündü. Haklıydı da. Teşekkür bile etmemişti.
Aklına telefonu gelirken, Bartu'nun çantasını nereye koyduğunu düşünüyordu. Odasında yoktu. Salonda oturan ağabeyine sorduğunda portmantoda olduğunu öğrenmiş ve hızla almaya gitmişti. ''Bartu?''
Ağabeyi merakla ona bakarken konuştu. ''Savaş, benim yüzümden gelmiyor değil mi?'' Ağabeyinden onay aldığında burukça gülümsedi. Telefonu kapandığı için şarj aletini isteyip odaya geçti.
Birkaç dakika da telefon açılmıştı. Tuğkan'dan gelen mesaj bildirimleri ile göz devirdi. Kim bilir yine ne hakaretler etmişti.
Mesajları okuduğunda yalnızca keş demesine şaşırmıştı. Alayla güldü. İşine gelince çocuk işine gelmeyince keş oluyordu onun için.
Engellenen numaralara girip Mete'nin engelini kaldırdı.
Peri Karayel: Aniden çıkıp gittiğim için üzgünüm. Pınar Hanım'a da sana da teşekkür ederim.
Peri Karayel: Yanımda olduğunuz için.
Anında Mete yanıtladığında gülümsedi.
Mete Özsoy: Annem 'Hanım neymiş?' diyor
Mete Özsoy: Hanım dediğin için kızmış
Mete Özsoy: Kendini affettir anneme
Mete Özsoy: Kız kardeşim olman konusundaki teklifim hala geçerli
Mete Özsoy: Ayrıca neredesin kızım sen
Mete Özsoy: Biri alacak falan dedi ağabeyim
Peri Karayel: Mete
Peri Karayel: Bartu'ylayım.
Mete Özsoy: Tamam sustum
Mete Özsoy: Okulda görüşürüz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KEŞ // Yarı Texting
Teenfikce+90538...: Peri Karayel +90538...: Hemen gidip kardeşimi soktuğun o iğrenç durumdan çıkartıyorsun +90538...: Uçkurunu tatmin etmeye biraz ara ver +90538...: Her kimin yatağında isen çık ve şikayetini geri al +90538...: Sen ve o 'param var diye dünya...