KEŞ Bölüm 9

798 39 8
                                    

Mete kulaklığını bulmak için ceplerini karıştırırken karşılaştığı boşlukla duraksadı. Aklına öğle arasında sıranın altına koyduğu geldiğinde arkadaşlarına beklemelerini söyleyip okula geri döndü. Sınıfa girdiğinde hızla duvar kenarında yer alan sırasına ilerliyordu ki hala uyanmamış olan Peri'yi fark etti. Normalde zil sesini duyduğu gibi kalkar ve hemen okuldan çıkardı.


Kulaklığını sırasından aldıktan sonra birbirine girmiş kabloları ayırmaya çalışarak Peri'nin yanına ilerledi. Uyanması için omzunu dürttü. Bir yandan da ismini söylerken, birkaç mırıltı çıkartmıştı. Birkaç daha sarsıldığında sıçrayarak kalkmıştı. Baygın bakışları Mete'yi bulurken,boğazındaki acı ile yüzünü buruşturdu. Saçları terden alnına yapışmıştı. Mete hızla kızın yüzünden saçlarını çekip elini alnına koydu. Hissettiği sıcaklıkla ne olduğunu anlamıştı.

''Peri! Yanıyorsun sen.'' Peri zaten hiç açılmamış olan çantasını omzuna taktı. Sıradan destek alarak ayaklandı. ''Peri. Dur ağabeyimi arıyorum. Hastaneye gitmemiz gerek.''

Peri'nin fazlasıyla başı ağrıyordu ve Mete'nin konuşması onu daha da rahatsız ediyordu. ''Git. Ben hallederim.'' 

''Nasıl halledeceksin? Hasta hasta okula gelmişsin. Yanıyorsun diyorum Peri.'' Omzunda asılı çantayı önüne alıp telefonunu çıkarttı. ''Bartu'yu arıyorum. Git''

Mete'nin içi rahat etmediği için kalmayı tercih etti. ''Konuş ağabeyinle. Gelsin öyle gideceğim. Yalnız bırakmayacağım o zamana kadar.'' 

Peri pes edercesine kalktığı sıraya geri oturdu. Bartu'yu ararken, başını sırasına geri yasladı. Çağrı yanıtlanmadan sonlanırken, bir kez daha aradı. Tekrar aynı sonuçla karşılaştığında başını kaldırdı. Mete, kaşlarını kaldırmış zafer kazanmış gibi gülümsüyordu. 

Peri'nin ise bir kez daha yapayalnız olduğu yüzüne vurulmuştu. Onu gelip alacak kimsesi dahi yoktu. Mete önce arkadaşlarına beklememelerini söyledi. Ağabeyiyle konuşurken dışarı çıkmıştı. Ağabeyinin gelmek istemeyeceğini biliyordu ve onu ikna etmesi gerekecekti. Mete çıktığında Peri, zar zor ayakta dursa da arkasından çıkmış, sessizce arka merdivenlerden inmişti. Bir dakika bile sürmeyecek olan merdivenleri o kadar yavaş inmişti ki, Mete yokluğunu fark etmiş ve çoktan bulmuştu kendisini. Mete, Peri'ye beklemediği için söylenirken Peri acıyla konuştu. 

''Yalvarırım sus.'' Okulun kapısına doğru yürürken, Mete sanki biraz önce susması söylenmemiş gibi konuşmaya devam ediyordu. ''Ağabeyim geliyor dedim Peri. Hastasın. Bartu'da açmadı telefonu. Beklesene kızım ya.'' 

Peri kapıya ulaştığında durdu. ''İstemiyorum. Anladın mı? O beyninin bir işe yaradığını göster hadi bana.'' 

Kapıdan çıktığında, bir yandan yürürken ağabeyini arıyordu. Telesekreterin sesi, sokaktan geçen insanların sesi, yanında susmadan yürüyen Mete sanki acısını katlamak için uğraşıyordu Gürültülere Mete'nin telefon sesi de eklendiğinde Peri küfür mırıldandı. ''Efendim? Caddede yürüyoruz. Birazcık ilerisindeyiz. Bekliyoruz.''

Beklemiyorduk. Beklemiyordum. ''Peri inat etme artık. Geliyor. Ah bak geldi!'' Peri göz devirdi. Bu sırada Mete'de, durması için kolundan tutmuştu. ''İnat eden sensin. Sana git diyorum.''

Peri son güç damlaları ile kolunu kurtarmaya çabalarken, Mete karşısında pek şansı yoktu. Bu sırada Mete'nin ağabeyi de hemen yanlarında arabasını fark etmiş ve dışarı çıkmıştı. Kardeşi sık sık düzgün davranmasını tembihlemişti. Peri için kılını bile kıpırdatmazdı fakat kardeşi fazlasıyla ısrar etmişti. Bakışları Peri'yi bulduğunda bir an kendine engel olamadı ve burnunu kırıştırdı. Kızın ismi bile midesini bulandırıyordu. Mete konuşmaya başladığında, Peri onu susturdu.  ''Aptal kardeşin anlamıyor.Beni rahat bırakın.'' 

KEŞ // Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin