"Çocukluk anıları"

5 3 0
                                    

Herşeyi ilkokulda fark ettim....
ne kadar güçlqü ve zeki olduğumu... eğer o çocuk bisikletimi çalmaya kalkmasaydı farketmicektim, ASLA! O gün bisikletin peşinden koşmadan önce ağlıyordum ve bu sinirdendi. Daha sonrasında bir arabadan bile hızlı koşmaya başladım. O kada sinirlenmişim ki Bisikletimi aldığım zaman çocuğun üstüne sürmeye başladım. Tekerlekler sürtünerek yanıyordu ve... en sonunda çocuğu ezdim. Bunun için pişman değildim çünkü bisikletimin ön sepetinde herşeyden çok önemsediğim bir peluş kedim vardı. Kuyruğu yoktu, boynu ikide bir kopuyordu ve dikmek zorunda kalıyordum, gözlerindeki cam çizik çizik olmustu. Ama o yinede benim herşeyimdi... hâla da benimle beraver, ceketimin sol iç cebinde geziyor. Herneyse, nerde kalmıştık?
Çocuğun kafasında kalıcı olarak tekerlek izi bıraktım, boynunu ve sağ bacağını kırdım, sol ayak bileğini burktum ve sağ baş parmağını kırdım. Aslında sadece sağ bacağını kırmam gerekiyordu ama ayağı takıldı. Parmak kırılma sesi çok hoşuma gitmişti... zaten komaya girdiği için elleriyle biraz oynamaya karar verdim. Parmaklarını büyük bir zevkle kırıyordum. Durasım gelmiyodu ama rol yapmak zorundaydım. Zorunda olduğum şeyler sinirimi bozuyor! Herneyse, suçlu olmamak için büyük bir itina ile ağlayıp zırlamaya başladım. Etrafıma toplananlar "Ne oldu?" Diye sorunca "Biri bisikletimi çaldı, birkaç tur attıktan sonra arkadaşımın üstüne sürdü ve o uyanmıyor!" Dedim. E haliyle suçlu ben olmadım.

Bir sonraki anım ise dokuzuncu Sınıftaydı...
Ailemiz bir çekirdek aileydi; ben,annem,babam,abim.
Annem ve babam alkoliklerdi. Annem hergün başka bir adamla sevişiyor, babam beni tecavüz ediyor, abimi ise yaralara boğuyorlardı. Kendimi bildim bileli böyleydik. Abim suçsuz yere hapse girmişti ve üç yıldır onsuz idare ediyordum. 9. Sınıfta eve doğru yürürken insanlara bakıyordum, hayatlarına daha doğrusu. Aralarında bir tane daha ben varmı diye...
Eve geldim, ev çok sakindi. Kimse bağırmıyor, öpüşme sesleri gelmiyor, bira açma ve kırma sesi yok, haber izlenmiyordu. Evde bira kokusu haricinde tuhaf bir koku daha vardı. Salona girdiğimde a-annemle babam... onlar... ölmüştü.... VE BUNA TABİKİDE ÜZÜLMEDİM!Aksine kahkaha attım! Ne yapsaydım? Böyle boktan bir aile için bir de gözyaşı mı dökeyim? Hayatta olmaz! Odama girince asıl sevineceğim bir şey oldu. Abim gelmişti! Onun boynuna sımsıkı sarıldım. Ve aramızda şöyle bir diyalog geçti;

"Abi! Ne zaman çıktın? İki yıl üç ay on yedi gün daha kalman gerekiyordu..."
"Ah... küçük kardeş Cinix, abinin yeteneklerini unuttun galiba?"
"O yetenekleri öğreten kişi ben olmayayım?"
"Pekala, o yeteneklerinin arasında bundan suçsuz bir şekilde kurtulabilmek te var mı?"
"Tabikide var! Bize bir bıçak, bir tanık, bir de kurban gerekiyor."
"Senin şu zorbalarından birşeyçıkar sanki, ne dersin?"
"Doğru! Birini kandırabilirim!"
"Bende tanık bulurum:)"
"Tamam, kan kokusu bütün apartmanı sarmadan önce bir buçuk saatimiz var."

Abim üniversitesinde popüler biridir. Ona aşık olan kızlar çok! Bu tanık işi basit. Ben ise zorbaların kameracısı, sessiz çocuğu seçtim. Karamsar olduğu için fikrime balıklama atlıyacaktı tabi...

"📞:Alo, kimsiniz?"
"📞:Benim, Cinix."
"📞:C-cinix? Ne istiyorsun benden!?"
"📞: Annen ve baban ayrı, zorbaların yanında kameramancı rolü oynuyorsun çünkü zorbalanmak istemiyorsun, doğru düzgün bir arkadaşın yok, annen avukat, baban ise doktor olmanı istiyor ama sen yazılımcı olmak istiyorsun... daha sayıyım mı?"
"📞:SAPIK MISIN SEN!? NASIL BUNLARI BİLEBİLİYORSUN!!!?"
"📞:Sence de sinir ve kızgınlığını atman gerekmiyor mu? Bu kadar stresle insan yaşayamaz."
📞:Sadede gel."
"📞: Bir saat içerisinde evime gel, konum atacağım."
"📞:Neden böyle birşey yapmalıymışım ki?"
"📞:Çünkü herşeyi unutmanı ve rahatlamanı sağlıyacağım."
*Çağrı sona erdi*

Abimin de birini bulup bulmadığını kontrol etmek için onun odasına gittim...

"Abi, hâlâ bulamadın mı?"
"Hangisini seçsem diye bakınıyorum sadece..."
*Peter'ın (abisinin) telefonu çalıyor*
"Tamam bu kız olsun, (telefonu açar) bebeğim, nasılsın?"
"B-b-be-bebeğim mi!?"
"Evet,evet, ben hapisanedeyken gönderdiğin tatlı mektup benim kalbimi ısıttı... bende tam seni arıyacaktım. Şey diyecektim... seninle küçük bir anlaşma yapmak istiyorum."
"Ne anlaşması bu bebeğim?"
"Evime yarım saat içerisinde gelirsen söyleyebilirim..."
"Peki balım, konum at."
*Çağrı sona erdi*
"Peki abicim, ne yaptığını sorgulamayacağım, ama işleri mahfetmesen iyi olur."

Abimin çağırdığı kız eve geldi ve abime sıkı sıkı sarıldı.

"Pekala anlaşmaya geçelim mi?"
* Peter planı kıza anlatır*
"Tamam ama, karşılığında ne alıcam?"
"Beni."
"N-nasıl yani?"
"Sen ya da ben ölene kadar senin olacağıma yemin edeceğim. Ve bana istediğini yapmakta ve yaptırmakta özgür olacaksın... anlarsın ya;)"
"Her istediğimi mi?"
"Her istediğini..."

Kız tabiki de bunu kabul etti ve ikiside kabulettiklerine dair yemin etti.Sonra benimki geldi...

Maske: Bir Efsanenin DoğuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin