"Arthur'u Bulmak"

5 2 0
                                    

"P-pekala bu düşündüğümden de karışık..."

Dean'ın nasıl telefon numaramı bulduğu anlaşılmıştı. Yatak odam genişliğinde bir odaydı bu ama sanki yüz yılın hack yeri gibiydi. Bunca zamandır bunu düşünemediğim için kendimi aptal gibi hissetmiştim. Ne diyeceğimi bilmiyordum... yine de Dean'ın bana birşeyler açıklaması gerekiyormuş gibi hissediyordum. Tam olarak ne açıklatacağımı bilemesem de birşeyler söyletmeyi denedim.

"Burası epey bi karanlık, neden sadece ışığı açmıyorsun? Neredeyse hiçbir şey görmüyorum."
*Işığı açar*
"Buraya bu cihazları getirmem bayağı zor oldu. Ama başardım."
"Buraya hiç kız girmemiş anlaşılan. Yerde bir sürü dağınık kablo var, zar zor adım atıyorum. Her yer tozlu. Cips paketleri, enerji içecekleri, kraker artıklaarı her yerde. Baksana, nasıl burayı temizlemeden rahat etmiyorsun?"
"Aslında sen diyene kadar farketmemiştim bile."
"Yarın yine geliceğim, buralar biraz da olsa temiz olsun o zamana kadar. Hem Arthur'a olan borcun hakkında, tam ollarak nasıl bir can borcun var?"

"Bu durumu anlamanı beklemiyorum tabiki ama sen anlat diyorsan anlatacağım. Bu onun annesi hakkında... Ben gerçekten bunun olmasını istememiştim. Aslında tam olarak benim hatam bile değildi. Hata babasındaydı. Biliyorsun... onun ailesi en iyi mafyalardan biri. İki yıl önce Arthur'un annesi ölüm ile burun buruna kalmıştı. Bu sırada babası ise büyük bir banka soygununa hazırlanıyordu. Bankanın çok sıkı bir güvenliği vardı bu yüzden iyi bir hacker arıyordu. Tesadüfen benimle tanıştı ve bir anlaşma yaptı. Eğer onunla tek seferlik çalışır ve polise tek kelime dahi etmeyeceğime dair imza atarsam canımı bağışlayacaktı. Eğer kabul etmezsem de beni yakarak öldürecekti. Bende mecburen kabul ettim. Biraz araştırdıktan sonra bankanın Arthur'un annesinin tedavi edildiği hastane ile bir bağlantısı olduğunu öğrendim. Hastanenin tüm giderleri için toplanan paranın bu bankada olduğunu öğrendim. Soygunu yapacağımız gün ile Arthur'un annesinin ameliyatı'nın arasında 1 gün vardı. Arthur'un babasına durumu anlattım ancak soygunu iptal etme gibi bir niyeti yoktu. Hâttâ bana karısının önemli olmadığını dahi söyledi. İstemeyerek de olsa güvenlik duvarını kırdım, kapıları açıp kapadım ve kasanın şifresini kırdım. Soygun başarıyla sonuçlandı ancak Arthur'un annesini kaybettik. Arthur onu benim öldürdüğümü düşünüyor ve buna yalan da diyemem, doğru da..."

"Bir planım var, benimle misin?"
"N-ne planı!?"
"Ne olacak? Arthur'un babasından intikam alma planı?"

(Dean'ın dilinden)

Dilim tutulmuştu... iki yıl boyunca Arthur benden intikam almaya çalışıyprdu ama bu sefer ben mi ondan intikam alacaktım? Neden sebepsiz yere intikam alayım ki? Hayır hayır, bunu kabul etmeme imkan yok. Bu Arthur ve benim aramda, babasını karıştırmayacağım.

"Üzgünüm Cinix ama bunu kabul edemem. Bu Arthur ve benim aramda."
"Hayır değil! Bu işe Arthur'un babasını da bulaştırmanız gerekiyor. Arthur'la da konuşacağım bunu. Bir şekilde uzlaşmanın bir yolu vardır elbet ve ben onu bulacağım Dean!"

(Cinix'in dilinden)

Geldiğim yerden geri çıktım. Aslında Arthur'un nerede olabileceği hakkında hiç bir fikrim yoktu. Onu bütün okulda aradım ama tabi tatildi, okula uğrayacak bir çocuk değildi o ama ben yinede aradım. Sonra aklıma haberlere bakmak geldi. Babasının lider olduğu bir çete olduğu ortadaydı. Belki onu veya bir çete üyesini bulabilirsem onu da bulurum diye düşümdüm. Bir haberde çete isminin geçtiğini gördüm ve adrese baktım. Oraya yarım saat uzaklıktaydım. Olabildiğince hızlı gittim ve olay yerini inceleyen polisleri gördüm.

"Bayım, bir dakikalığına gelebilir misiniz?"
"Tabii küçük hanım, bir sorun mu var?"
"Aslında yok ama bende bu olayları araştırıp kötülerin yerlerini tespit edebilecek bir polis olmak istiyorum. Bu konuda gerçekten iyi olduğumu düşünüyorum. Acaba bana olayı ve bulduğunuz nesneleri gösterir misiniz. Belki yardımım dokunur?"
"İyi dinle küçük hanım, bir kere anlatacağım. Öldürülen adamın adı Joe Brown. 38 yaşındaki bir iş adamı. Kenarda üzerine kan sıçramış bir ekmek poşeti bulduk. Marketten bir ekmek aldıktan sonra evine doğru giderken saldırıya uğradığı düşünülüyor. Hayati bir risk taşımıyor ancak çok kritik yaralar almış. Çok kan kaybettiği için bilincini yitirmiş. Yanda kaliteli ve kana bulanmış bir bıçak bulduk. Parmak izi analizi yapabiliriz ancak titiz çalışılmış."
"Anladım, ekmeğin içine baktınız mı? Olayla alakalı birşeyler olabilir içinde."
"Hayır, malesef ordada birşey bulamadık."
"Ne kadar önce olduğunu düşünüyorsunuz?"
"Şu anda 1 buçuk saat olduğunu düşünüyoruz."
"Aklıma hiç birşey gelmiyor bayım, üzgünüm."
"Pekala ufaklık, sorun değil:)"

Maske: Bir Efsanenin DoğuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin