"Oğlanların Ateşkesi"

2 2 0
                                    

-4 Gün Sonra/Okulda-
(Cinix'in Dilinden)

Beşinci dersin de sonuna geldik. Öğle arasındaydık. Sabahtan beri birşey yemediğim için kafeteryaya gittim. Malesef sebze yemeğinden başka tek bir kırıntı dahi bulamadım. En köşedeki boş masaya oturdum ve iğrenerek baktığım yemeğe çatalımı batırdım. Sahi, o mankafa ne yapması gerektiğini anlamış mıydı ki? Bence gayet açık bir şekilde yazdım ama neden hâlâ konuşmaya gelmemişti ki? Ah, bir beyin yoksunundan da beklenileceği gibi unutmuştur kesin.
Arthur'un odasında konuşamazdım çünkü evin her yerine ama heryerine dinleme cihazları ve kameralar yerleştirilmisti. O cidden bunca zamandır bu tür şeyleri bilmeden o evde yaşıyordu, sanki biraz fazla saftı, ya da görmezden gelmekten başke çaresi yoktu? Ah, neden bu tür şeyleri düşünüp duruyorum ki? Sadece bu berbat görünen sebze yemeğini yemem gerek o kadar...

Karşımdaki sandalye çekildi ve biri oturdu. Yani, bu Arthur'du, tahmin etmek pekte zor değil, değil mi?

"Cidden, neden daha önce gelmedin ki?"
"Üzgünüm prenses, halletmem gereken işler vardı."
"Ne türden işler?"
Arthur'un içsesi: Sınav kağıtlarının cevap anahtarının kopyasını çıkarmak, para çalmak, insanları zorbalamak, kapkaççılık... "Ah, önemli şeyler değil."
"Hıhı... kesin öyledir. Herneyse, seni buraya neden çağırdığım hakkında bir fikrin var mı ihtiyar?"
"Hey! Benim saçımın doğal rengi o! Büyükannemden kalma bir miras! Ayrıca, hayır. Hiçbir fikrim yok."
"Tamam o zaman... bu konu... baban ile ilgili. -ve annen, vee Dean, vee... herneyse onlarla ilgili işte."
"Ah, bir yıl önceki olaydan mı bahsediyorsun? Beni ikna etmek için konuşuyorsan boşuna kendini yorma, Dean'ı öldüreceğim, o kadar."
"Bak, olayı biliyorum. İlk Dean'dan duydum, sonra ise internette biraz araştırma yaptım.(Aslında 2 gün boyunca bunun üzerinde çalışıyordum.) Olaya hem senin, hem de Dean'ın gözünden baktım. Ayrıca bir dosya hazırladım. Al, işin aslı bu."

*Arthur doyayı okur*

"B-b-bunun gerçek olduğunu nereden bileceğim p-p-peki?"
"Kaynakça kısmını da unutmadım. Biraz zahmet edip bilgilere nasıl ulaştığımı okursan herşey daha da netleşecek."
"T-tamam diyelim ki bu doğru, o zaman ne yapacağız?"
"Kabul edersen planımı açıklayacağım. Kabul ettiğini bana söylemene gerek yok, wn sonda yazan adres benim evim. Orada plan üzerinde çalışacağız okul çıkışı gelmen yeterli."

Yedici dersten sonra zil çaldı ve herkes çantasını toplamaya başladı. Arthur yine uyuyordu. Çıkarken kafasına buruşturduğum kağıdı attım ve uyandırdım. Eve gittiğimde abime iki arkadaşımla beraver odamda projemiz üzerinde çalışacağımı ve eğer gelirlerse odama göndermesini istedim. O da onayladı tabii. Dean ve Arthur geldi.

"Eee... Cinix? A-arthur'u nasıl ikna ettin?"
"Senin söyleyemediğin doğruları söylemem yetti."
"Peeekii... biz neden burada dikiliyoruz sorabilir miyim?"
"Ah! Doğru, şurada bir soruşturma panosu vardı bir dakika."
"Vay be. Tıpkı aksiyon filmlerindeki sahne değil mi bu?"
"Kesinlikle katılıyorum."

...

"Önce sana soru soracağım Arthur. Babanın bu hafta içerisinde bir rezervasyonu, toplantısı ya da onun gibi birşeyi var mı?"
"Evet, bir yerde bir suikast planı vardı sanırım."
"Nerede? Saat kaçta? Hangi gün? Kaç kişiyle beraver? Plan ne? Planın kusurla-"
" *** ilçesinde,saat sekiz buçukta, cumartesi günü, yaklaşık 15-20 kişi aralığı saldıracak, 30-35 kişi aralığı da arkada yedekte bulunacak. Planı bilmiyorum ama sanırım babam sağ kolu olan korumayla doktorlar ile alakalı konuşuyorlardı."
"Doktorlar mı? Ah doğru! Geçen sefer de bir hastaneden bir sürü alanında yetenekli doktorlad kaçırmışlardı."
"B-bir dakika bir dakika, aranızda tek anlamayan benim sanırım, koskoca mafya neden doktor kaçırsın ki? Hemde fazla fazla."
"Birkaç tane ihtimal var, birinci ihtimal; mafyalar doktora gidemediği için doktor kaçırıyor. İkinci ihtimal; doktorları öldürüp o alanda yapacağı katliamın daha iyi sonuç vermesini istiyor. Üçüncü ihtimal; Arthur, annen hayatta olabilir."
"Hey, hey, hey! A-annem hayatta olamaz. Mümkün değil! O öldü."
"Hadi ama, bu sadece bir ihtimal dostum."
"İhtimal olsa bile b-bu çok garip hissettiriyor Dean... onun yaşayabikeceğini hiç düşünmemiştim."
"Ah, -DRAMA QUEENliği- bırak da plan yapabilelim."

...

Ah, o kadar çok düşünce var ki aklımda! Zamanım varken plan yapmak zormuş, en ince ayrıntısına kadar düşünmek gerekiyor! Ama sonunda bir plan yapabildim. Planım ise şu:

Ben ve Arthur kılık değiştireceğiz ve geçen gün yaptığım gibi kriz yeri olan yere gideceğiz. Biraz rol yapacağız ve bizi de kacıracaklar. Dean bilgisayar odasında bekleyecek. Bize her kapıyı açacak ve elimizi kolumuzu sallaya sallaya içeri gireceğiz. Sonrasında ben korumaları indirirken Arthur da babasını arayacak. İletişim için neredeyse görünmez kulaklıklarımız var ve Arthur babasını bulduğunda bana yerini söyleyecek. Babasını öldüreceğiz ve pislikleri temizleyeceğiz. Pislik temizleme işi benim göbek adımdır.

-ve böylede yaptık. Ama plab çok sıkıcı olduğu için cesetlerle biraz eyleneyim dedim. Cesetlerin kalplerini çıkardım ve onun yerine kalp şeklinde oyulmuş taşlar koydum. Kalplerini yanlarına koydum. Kafalarına bıçak ile kocaman bir "M" harfi çizdim. Bizim ile ilgili tüm kanıtları ortadan kaldırdım. Daha sonrasında da oradan ayrıldık.

Arthur'a ne mi oldu? Deanların evinde kalıyor.

Akşam haberlerde gördüklerimden çok memnundum. Ama haberin devamında çok kötü şeyler ortaya çıktı... geçtiğimiz bir yolda görüntülerimiz yakalanmış. İyiki sadece Arthur'un içindeki okul formasının bir kısmı gaörünmüş... bir dakika, ne! Y-yani bu demek oluyor ki kesinlikle bizim lise ilk şüpheli. Dean bilgisayar odasını gizleyebildigi kadar gizledi. Okula bir dedektif yollanacağından eminim...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Maske: Bir Efsanenin DoğuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin