"İyilik borcu"

2 2 0
                                    

"Hey Dean, insanların kız arkadaşını çalmaya utanmıyor musun?"
"Ha? Ne zamandan beri onun sevgilisisin?"
"Cinix'e sor, o cevaplar. Değil mi tatlım?"
"Bi dakika, ben nerden senin sevgilin oluyor muşum?"
"Gördün mü? Kızın haberi bile yok. Rahat bırak onu."
"Dün onu orada bırakıp gittin."
"Ben Dean'ı affettim Arthur!"
"SÖZÜMÜ KESME!"
"Gerçekten boş yapmanı dinleyemem Arthur, kız affetti işte ne uzatıyorsun?"
"Gitmeye çalışırken yorgun düştü, ona istediğimi yapabilirdim, bir düşün. Hatta belkide yapmışımdır ha?"
"Ne biçim konuşuyorsun be! Ne pislik bi adamsın sen? Bir kıza bunları yapmaya hakkın yok, bedelini ödeteceğim!"

Dean hızlı adımlarla Arthur'a doğru gitti ve Arthur'un suratına sağlam bir yumruk attı. Arthur da ona saldırdı. Hiç durmadan birbirlerine vurmaya devam ediyorlardı. Etraf daha fazla kan olmasın diye aralarına geçtim ve Arthur bunu fark etmedi. Benim çeneme bir yumruk attı. Ne yalan söyleyeyim, sağlam yumrukları vardı.

"C-cinix! B-ben..."
"YETER, ARTHUR YETER! O saçma sapan kelimeleri kullanarak hem benim adımı lekeledin, hem de kendine ve Dean'a zarar verdin. Bu uyduruk yalanları söylemeye nasıl cürret edersin? O gece vana hiçbir şey yapmadın, yapamazdın da zaten, kendimi korumayı bilirim ben. Ayrıca sevgili yalanı da nerden çıktı? Tam bir serserisin."
"Ne yani söyledikleri yalan mıydı?"
"Ya ne sanıyordun Dean?"
"Ben sandım ki-"
"Herneyse, ikinizin de revire gitmeye ihtiyacı var. Hey sen, Arthur'u revire götür. O pisliği ben götürmeyeceğim."
"Peki ya ben?"
"Ahh... gel."

İlk Arthurlar revir odasına girdi sonra da Dean ve ben. Girmeden önce Arthur'u revire götüren kız, içeride hemşirenin olmadığını, kendi pansumanladığını söyledi. Dean'ı Hasta yatağına oturttum ve arkasına yaslanmasını söyledim.

"İçeride hemşire yok, pansuman yapmayı biliyor musun?"
"O kadar kavgadan sonra öğrenmiştim kendi yaralarımı sarmayı, seninkini sarabilir miyim bilmiyorum."
"Çenen acıyor mu? Kanamış biraz."
"Pek acımıyor. Yaralı yerlerini bana söyleyebilir misin?"
"Yüzümde, sol bacağımda, sağ kolumda ve göğsümde yaram var. Yapamıyacaksan yapmak zorunda değilsin, idare ederim."
"Sorun olmaz, hem temizleyip yaranın üstünü örtmezsek mikrop kapar, derin yara bu."
"Yine de göğsümdeki yarayı kapamaya bilirsin, anladın sen."
"Hiç olur mu öyle şey? Hem abimin yaralarını da ben sarardım, alışkınım yani. Bu biraz acıtacak."
"Ow, daha acısız bir yolu yok mu?"
"Hiç mi yara sarmadın sen? Yok tabiki."

Yaralarının hepsini sardım bir tek göğsü kaldı. Dean vicudunu görmemem için ısrar etti ama orayı da pansumanlamazsam mikrop kapardı. Gömleğinin düğmelerini açtım.

"Oh... iyi görünüyorsun, tabi şu yaraları saymazsak."
"Az önce ne dedin sen?"
"İltifat etmek de suç oldu artık."
"Hey! Yavaş yap, acıtıyorsun."
"Tamam, tamam..."

Bununla birlikte bütün yaraları sarılıydı çenem çok fazla acımasa da pansuman yapmak için ısrar etti.

"Hadi ama! Hem ne demiştin? Pansuman yapmazsak mikrop kapar."
"Pansuman yapmayı biliyormuş gibi konuşma Dean."
"Öğrendim işte senden bişeyler. Hadi lütfen!"
"İyi madem yap."

Beni yerine oturttu ve ilaçladığı pamuğu eline aldı. Yaklaştı ve pamuğu çeneme dokundurup durarak yarayı temizledi. Bu sırada biz biraz fazla yakındık. Hatta çok yakındık. Neredeyse dudağı, dudağıma değicekti.

"Sabah sana neden öyle davrandığımı anlatmamı istermisin?"
"Şimdi mi? Olur."
"Belki biliyorsundur, babamın büyük bir çizim şirketi var. Ortakları ona çok fazla benim ilişki durumumu sorup duruyorlarmış. Babamda ilişkimin olmadığını söylemeye artık utanıyormuş. Yani kısacası görücü usülü bir nişanlım olacak."
"Senin adına üzüldüm, yardım edebileceğim birşey var mı?"
"Aslında var. Babama ne yaparsam nişanlanmaktan kurtulacağımı sordum ve o da bana sevgilim olabilecek bir kız getirirsem görücü usülü nişanı iptal edeceğini söyledi."
"Sadece baban bizi görüyorken sevgili olacağız yani öyle mi?"
"Evet, yardım etmek istersen bunu yapman yeterli. Bugün akşam 8'de bir aile yemeği yiyeceğiz, oraya seni götürmem ve sevgili gibi davranmamız yeterli."
"Anladım, sanırım bunu yapabilirim:)"
"Gerçekten mi!? Sana borçluyum Cinix. Bu arada pansumanın bitti."
"Teşekkürler, akşam 8'de beni al, konum atarım sonra."

Maske: Bir Efsanenin DoğuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin