10

232 17 10
                                    

Yeni bölüme hoşgeldiniz.
💞

Orhan'ı uyandırmak için İfakat odaya girdi.

İfakat: Aşkım hadi uyan.

O sırada Orhan'ın telefonu çaldı. Arayan kişi Defne'ydi. İfakat Defne'nin ismini görünce şok oldu. Bu kadın gitmemişmiydi diye düşünmeye başladı. Sonra telefonu açmaya karar verdi.

Defne: Günaydin hayatım. Bugün boşanma günün. Ben uyandırayım dedim. Aloo. Orhaan? Ordamısın?

İfakat telefonu kapatmıştı. Gözünden bir damla yaş aktı. Defne'nin dediği kelimeyi idrak etmeye çalışıyordu. Hayatımmı demişti? Yoksa ifakat mi yanlış anlamıştı. Hayır. Doğru duymuştu. İfakat bunca sene onların aşkına emgel olan tek şeyin Gülgün olduğunu sanıyordu. Ama şuan anlamıştı. Orhan hiç kimseyi sevemezdi. Gülgünü İfakatle, İfakati Defneyle ve kim bilir Defneyi kiminle aldatıyordu. Orhan'ın bir sınırı yoktu. Asla doymuyordu. İfakat gözlerinden yaşlar akarken Orhan uyanmaya başlamıştı. Hemen gözyaşlarını sildi. Ve telefonu yerine koydu.

Orhan: İfakat?

İfakat: Seni uyandırmaya geldim. 2 saat sonra duruşma var.

Diyip odadan çıktı. Aşırı derecede soğuk konuşmuştu. Orhan anlamıştı. Ama aldırış etmedi. Yataktan kalktı. Duş alıp üzerini giyindi. Parfümünü alacakken Gülgün'ün parfümünü gördü. Eline aldı ve derince içine çekti kokuyu. Ne kadar çok özlediğini fark etti. Ama bu parfüm Gülgün olmadan tam olarak Gülgün'ün kokusunu vermiyordu. Çünkü Gülgün'ün teninin ayrı bir kokusu vardı. Ve bu koku Orhan'ı mest ediyordu. Orhan bunu şuan anlamıştı. Daha sonra eline çerçeveyi aldı ve ailecek çekildikleri fotoğrafa baktı.

Orhan: Buraya kadarmış.

Derken gözünden bir damla yaş düştü. Fark edip hemen kendine geldi ve odadan çıktı. Herkes salonda Orhan'ı bekliyordu. Derin bir sessizlik vardı salonda. Çünkü Halis Ağa ordaydı.

Orhan: Günaydın.

Halis: İnebildin sonunda.

Orhan: Kusura bakmayın baba.

Halis: Bu boşanma işi içime hiç sinmiyor Orhan!
Ne diyeceğiz millete? Yaptıkların ortaya çıkarsa ailemiz ne duruma düşer biliyormusun sen?!

Orhan: Baba yılladır mutsuz bir evliliği zorla sürdürdüm daha ne bekliyorsun benden? Buraya kadar oldu işte. Yapacak bir şey yok. Daha fazla sevmediğim bir kadınla aynı yatağı paylaşamam.

Halis: Peki Gülgün onca yaşadığı acıya rağmen hep senin yanındaydı, sana iyi bir eş, çocuklarina iyi bir anne olabilmek için her şeyi yaptı. Senin ona verdiğin cevap bumu ORHAN?!! Bu kadın bunca yıl sustuda neden şuan boşanıyor?

Orhan: Baba demekki artık oda dayanamıyor. Alan razı veren razı. Uzatmayalım artık. Geç kalacağız.

Diyip herkes arabalara bindi. Mahkeme salonuna gittiklerinde Gülgün Ve Oktay ordaydı. Orhan ikisini yan yana gördü. Ama ruhsuz gözlerle bakıyordu. Gülgün Orhan'ın gözlerine bakamıyordu. Fakat Orhan aksine gözlerini gülgün'e dikmişti. Gülgün'ün bakamama sebebi ise karnında Orhandan bir parça taşıyor olmasıydı. Gülgün'ün gözleri dolmuştu.

Oktay: Şşş Gülgün sakin ol.

Diyip Gülgüne sarıldı. Orhan ikisini sarılırken görünce nefesi daraldı. Gömleğinin iki düğmesini açmaya çalıştı fakat sinirden eli ayağı dolaşmıştı. Ve İfakat gelip açtı 2 düğmesini. Gülgün bunu görünce sinirlendi ve kendini adliyenin bahçesine attı. Nefes almaya çalıştı. Gözünden yaşlar geliyordu. O sırada Orhan da bahçeye çıktı. Gülgün Orhan'ı görmedi. Ve eli karnına gitti.

Gülgün: Biz birlikte atlatıcaz annecim tamammı? Sen beni hayata bağlayan tek şeysin.

Orhan tam yanına gidecekken Oktay Gülgün'ün yanına gider ve elini Gülgün'ün elinim üstüne koyar.

Oktay: Ailecek atlatıcaz. Dimi babacım?

Orhan duyduklarıyla beyninden vurulmuşa döner. Az önce Oktay ailemi demişti? Babacımmı demişti? Orhan inanmak istemedi. Boğazı düğümleniyordu. Kalbi sıkışıyordu. Yere diz çöktü. Durumu iyi değildi. Gülgün Orhan'ı görünce yanına koştu.

Gülgün: Orhan! İyimisin?

Orhan: D-dokunma bana.

Gülgün anlam vermeye çalışan gözlerle bakar.

Orhan: Ne bakıyosun öyle. İyiyim ben. Sen ailenin yanına git. (Gözleriyle karnına ve Oktay'a bakar)

Gülgün:N-ne ailesi?

Orhan: Gülgün kes bu ayakları ya. Nereye kadar saklıyacaktın? YA HADİ BEN SENİ ALDATTIM ALLAH BENİM BELAMI VERSİN TAMAM. AMA BEN KİMSEDEN ÇOCUK YAPMADIM GÜLGÜN. AMA SEN, SEN...

Gülgün gözyaşlarını tutamıyordur. Gerçeği söylemek ister.

Gülgün: Bu çocuk-

Orhan: İnan bana umrumda değil. Ne yapıyosan yap. Bu saatten sonra asla karşıma çıkma. Ölün ölüme dirin dirime. Şimdi git Bebeğinin babasının yanına.

İfakat gelir.

İfakat: Aaa burdamıydın canım.

Orhan: Evet aşkım. Gel.

İfakat: Duruşmanız başlıyor. İçeri girelim.

Duruşma salonuna girmişlerdi. Gülgünün başı sürekli dönüyordu. Orhan'ın dediği şeyler beyninde yankılanıyordu. Etraftaki sesler tek tek yok oluyordu. Ve sanki bütün ışıklar sönüyordu. Ve Gülgün karanlığın ve sessizliğin içinde kaldı.

Orhan: GÜLGÜN??!!

Koşarak Gülgünün yanına gitti. Kollarına aldı ve arabaya koştu. Hamile olduğunu bildiği için daha çok endişeleniyordu. Arabaya yerleştirirken.

Oktay: BIRAK !

Orhan: Kes sesini. O hala benim KARIM.

Diyip hastahaneye sürmeye başladı. Hastahaneye vardıklarında Gülgün'ü acile aldılar. Kan testi fln yapıldı.

Hemşire: Eşinizde bebeğinizde çok iyi durumda.

Orhan: Şey...ben bebeğin babası değilim.

Hemşire: Orhan Korhan değil misiniz?

Orhan: Benim

Hemşire: Evet sizsiniz bebeğin babası testte öyle yazıyor bakın.

Orhan teste bakar ve şok geçirir. O an zaman durur. Kafasından aşşağı kaynar sular akmaya başlar.

Orhan : B-bizim bebeğimiz mi?



~Devam Edecek~


Yorumlarınızı bekliyorum.
💞

Celladına Aşık Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin