12

261 16 4
                                    

Yeni bölüme hoşgeldiniz.
💞



2 gün sonra...

Herkes yalıdadır.Evde 2 gündür bayram havası vardır. Bunun sebebi ise Korhanların bir torunu daha olacaktır. Halis ağa kurbanlar kestirmiş, yardımlarda bulunmuştur. Herkes çok mutludur. Tabii bazı kişiler hariç.

Orhan ve Gülgün bu 2 günde neredeyse hiç konuşmamıştır. Orhan sadece bebeği soruyor, gülgün'le konuşmaya çalışıyor, ama gülgün ciddiye almıyordur. Orhan bu duruma çok üzülüyordur. Ama yapacak bir şey olmadığınıda biliyordur. Gülgün içinde durum pek farklı değildir. Her ne kadar Orhan'a yansıtmasada oda üzülüyordur. Fakat başka çaresi yoktur. Kendisi için bunu yapmak zorundadır.

İfakat Gülgün'ün hamile olduğunu ve Orhan ve Gülgünün barıştığını duyunca dünyası başına yıkılmıştır. Çok üzülmüştür. Çok ağlamıştır. Orhan'ın gülgün'le beraber olmadığını sanıyordur. Ama Defne'yi öğrendikten sonra başka kadınların olduğunu tahmin etmiştir. Fakat bir bebek beklemiyordur. Aklına çocuk özlemi tekrardan gelmiştir. Kalbi acıyordur. Kocası erkenden vefat ettiği için İfakatin çocuğu yoktur. Hep bir çocuğu olsun istemiştir. Ama artık imkansızdır. Zaten çocuğu olabilseydi bu zamana kadar Orhandan olurdu. Bu zamana kadar çocuk özleminin bu kadar yoğun olduğunu bilmiyordur. Çünkü hep Ferit'le Fuat'la ilgilenmiştir. Ve onlarda çocuk özlemini bastırmıştır. İfakat Gülgün'ün bir çocuğu daha olmasını istemiyordur. Hem Orhan'ı hemde bebeği kıskanıyordur. Kafasında bir şeyler düşünür. Ama bu düşüncelerinin içinde hem bebeğin hayatı hem de Gülgün'ün hayatı vardır.

Defne 2 gündür Orhan'a ulaşamıyordur. Asla aramalarına geri dönmüyordur ve Kafayı yemek üzeredir. Ne yapacağını bilemiyordur. Aklına yalıya gitmek gelir ve yola çıkar. Artık tahammülü kalmamıştır. Ne olacaksa olsun diyordur.


O sırada yalıda akşam yemeği için herkes aşşağı inmeye hazırlanır. Gülgün bir elbide giymiştir ama fermuarını kapatamıyordur.

Gülgün: Offf hadi ama yaa nefret ediyorum fermuardan.

Orhan o sırada gülgünü duyar. Yanına gelir.

Orhan: Bir sorunmu var?

Gülgün: Yok bişey git sen.

Hala fermuarla uğraşıyordur. Orhan fark eder.

Orhan: Var işte. Bide git diyorsun. Ben kapatırım.

Der. Ve Gülgün'ün arkasına geçer. Eli fermuarına gider. Ama fermuarı kapatmaz. Gülgünün boynuna eğilir ve kokusunu içine çeker.

Orhan: O kadar özlemişim ki ( fısıldayarak)

Gülgün bir şey demez. Çünkü oda Orhan'ı özlemiştir. Ama gardını indirmez. Orhanın eli gülgün'ün sırtını okşayarak fermuara doğru iner. Ve kapatır. Bir süre öyle kalırlar. Orhan tam Gülgün'e sarılacakken Gülgün çekilir.

Gülgün: H-hadi artık inelim.

Orhan: İnelim.

Diyerek Gülgün'e kapıyı açar.

Aşşağı inmişlerdir. Herkes aşağıdadır. Halis ağa hariç. İfakat ikisini görünce hemen ayağa kalkar. Salondan çıkarken Orhan'a işaret yapar. Orhan görür ama aldırış etmez. Gülgün'ün elini tutar. Koltuğa geçerler.

Ferit: Annem nasılsınız iyimisiniz?

Gülgün: İyiyiz kuzum. Siz nasılsınız Seyranla? Aranız bozuktu en son.

Ferit: İyiyiz iyi. Sen bizi dert etme. Kendi sağlığını ve kardeşimin sağlığını düşün.

Gülgün: Oğlum sende benim çocuğumsun. Seyranda kızım gibi. Sizin mutluluğunuzu tabiki düşünücem. Hem sen merak etme biz gayet sağlıklıyız.

Celladına Aşık Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin