'Tanrım...Tanrım lütfen koru onu yalvarırım!'
Kyungsoo merdivenlerden hızla yukarı doğru koşarken söyledi. Eğer Chen onu bulmak için Kai'nin odasına girdiyse neler olacağını kendisi bile kestiremiyordu.
Terden saçları anlına yapışmış bir şekilde Kai'nin odasının olduğu kata geldi. Elini duvara dayadı ve yavaş yavaş nefesini düzene sokmaya çalıştı. Biraz olsun dinlendiğinde Kai'nin odasına doğru yürüdü kapısı hala aralıktı. İçeri girdi ve gördükleri ile gözleri kocaman açıldı.
"S-Siz?"
"Oh, Kyungsoo! Sonunda geldin. Seni özledim sevgilim."
Chen ve Kai karşılıklı oturmuş gülüşüyorlardı. Chen onu görünce yerinden kalkmış ve Kyungsoo'nun beline kollarını sarıp onu kendine çekerek sarılmıştı. [Iyyyy -.- Chen//Soo]
Kyungsoo sevgilisine içini dolduran rahatlama ile sımsıkı sarılıp çekildi ve onun elinden tuttu.
"Buradan gidelim. Konuşmamız gerek."
"Tamam, o zaman görüşürüz Kai."
Chen Kai'ye gülümsediğinde Kyungsoo kaşlarını çattı ama sabırlı davranmalıydı. Belkide bir şey yapmayacaktı Kai, kendi kendine kuruntu yapmıştı? Kai de Chen'e bakıp gülümsedi.
"Görüşürüz."
**********
"Kyungsoo, biraz sakin olur musun?"
"Olamam Chen, lanet olsun onucn yanında ne işin vardı? Hasta o. Psikopat bir katil! Hiç mi korkmadın? Sana bir şey yapacak diye aklım çıktı! Nasıl bu kadar rahat olabilirsin? Birde onunla oturmuş sohbet ediyordun? Deli falan mısın acaba? Neden o odada sence o? Ve neden kapısının üzerinde 'DANGER!' yazıyor. Adam tehlikeli, tehlikeli! Acımasız bir pisliğin teki. Orada seni öldürse kimsenin ruhu duymazdı. Az önce 'Görüşürüz Kai' dediğin insan tehlikenin vücut bulmuş hali anlayamıyor musun?"
Chen derin bir iç çekerek yerinden kalktı. Kyungsoo onu apar topar odadan çıkartmış ve hastanenin bahçesine getirmişti. Şimdi de bankların birinde oturuyordu.
"Bak Kyungsoo oradan bakınca neye benziyorum? Nereden bileyim adamın katil olduğunu? Beni çocuk gibi azarlamayı kes sevgilinim çocuğun değil!"
Kyungsoo sinirle yerinden kalkıp Chen'in karşısına dikildi.
"SENİ KORUMAK İSTEDİM SUÇLU BEN Mİ OLUYORUM ŞİMDİ?!"
"BANA BAĞIRMAYI KES KYUNGSOO!"
"BEN BAĞIRMIYORUM."
"BAKSANA, CİDDEN... Sakin olduğumuzda konuşalım Kyungsoo, şuan seninle konuşmak istemiyorum. Sonra görüşelim."
Chen sinirle Kyungsoo'nun yanından ayrıldığında Kyungsoo'nun vücudundaki sinir yerini üzgünlüğe bırakmıştı. Pişman hissediyordu Chen'e bağırdığı için.
Saatler sonra hava karardığında Chen gittiğinden beri boş boş oturduğu odadan çıktı ve Kai'nin odasına doğru gitmeye başladı.
Bu sefer kapı kapalıydı tam kapıyı açacakken kapıdaki minik camdan Kai'nin orada olmadığını gördü. Neredeydi bu? Akşam gelmesi gerektiğini bilmiyor muydu?!
"Lanet olsun.. Kaçmış olmasın?"
Bu düşünce ile sarsılırken başını tuttup ovdu. Cidden kaçamazdı değil mi yakalanırdı ona söylemişti. Tam camdan içeriye bakmayı kesecekken ensesinde bir nefes hissetti.
"Beni mi arıyordun doktor?"
Kyungsoo'nun neredeyse nefesi kesilmişti hareket edemiyor veya konuşamıyordu. Kai neyseki buradaydı ama onun dibine kadar girmesi korkutmuştu.
Kai onun omuzlarından tutup kendine çevirdi ve tüm ciddiyetiyle ona baktı.
"Korktun mu doktor? Elindekini kaybetmekten mi korktun? Başta korkmalıydın bunları göze almalıydın. Bir anlık aptallıkla beni kabul etmemeliydin. Herkesin yaptığı gibi sende benden korkup istememeliydin Kyungsoo. Benim sorumluluğumu almamalıydın. Hayatının en büyük hatasını yaptın. Bedel ödeme vaktin geldiğinde, pişman olacak mısın?"
Kyungsoo korku ile ona bakarken Kai gülümsedi.
"Artık korkmak için çok geç Kyungsoo."
Kai aralarında olan 2-3 santimi de kapattığında Kyungsoo'nun kalbi yerinden fırlayıp Kai'nin suratına yapışacak gibiydi.
"K-Kai odana gir."
Kyungsoo çıkarabildiği kadar sert bir sesle söylediğinde Kai kahkaha attı.
"Aptalsın. Pişman olacaksın doktor."
Ardından çekilip elini altındaki beyaz eşofmana sokup odanın kapısını açtı ve içeri geçti.
Kyungsoo rahat bir nefes alarak hızla kapıya dönüp kilitledi.
Camdan baktığında Kai'nin ona pis pis sırıttığını görünce tüyleri diken diken olmuş ve olduğu yerde titremişti. Ardından koşarak oradan uzaklaştı.
Sonunda bitmişti. Rahat bir nefes alarak hastaneden çıkıp durağa ulaştı.
Sonunda beklediği otobüs geldiğinde tam binecekken çalan telefonu ile durdu. Arayana baktığınca Chen'in annesi olduğunu görüp gülümsedi.
"Alo, anne? Seni çok özlemiştim. Özür dilerim arayamadım seni. Çok meşguldum hastanede. Nasılsınız anneciğim?
"K-Kyungsoo oğlum Chen..."
"Ne? Ne oldu Chen'e?"
"O-Oğlum Chen intihar etmiş galiba kolları ve b-boğazı kesilmiş kanlar içerisinde! A-Ambulans çağırdık ama hala gelen yok çabuk buraya gel l-lütfen!"
"N-NE?!"
~Kısa diyeni vururum -.- YB atmayacaktım ama okurlarından tehditler alınca yazar tırsarak yazmak zorunda kaldı :') Neyse ben yazdım sıra sizde. Yorumlara yüklenin! *-* ~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DANGER / KaiSoo
FanfictionEğer aradığınız normal bir hikaye ise üzgünüm, yanlış geldiniz. Çünkü benim hikayem en boktan olanıydı.