"Ee, ne yapacaksın?"
Nil ile akşamüstü buluşmuştuk. Bisiklet sürerek küçükken sürekli geldiğimiz parka kadar gelmiş, orada dinlenmeye karar vermiştik.
Sabah Nil'in ne kadar dalgın olduğunu hatırladığımda onu soru yağmuruna tutmuş ve herşeyi anlattırmıştım.
Söylediğine göre bugün bizim yanımızdan ayrıldıktan sonra kütüphaneye gitmiş. Burası benim için gayet normal çünkü Nil utanmasa kütüphaneye çadır açıp orada yaşayacak biri.
Ama bütün gün boyunca düşündüğü şey, yada kişi, kütüphanede gördüğü çocuk.
Bir çocuk anlamadığı soruyu Nil'e soruyor ve Nil de anlatıyor, çocuk Nil'e çok iyi ders anlattığını ve bunu iş olarak düşünüp düşünmediğini soruyor.
Evet, Nil gerçekten çok iyi ders anlatıyor hatta beni sınavlardan önce defalarca kez kurtarmıştı. Ona ben de bunu söylemiştim ama gülüp geçmişti.
Şimdi bu kadar detaylı düşünmesi garip geliyordu.
Sorduğum soruya cevap vermediğinde çenesinden tutup kendime çevirdim.
"Paraya mı ihtiyacın var?"
Kafasını salladı ve çantasından bir sigara çıkardı. Çok sık içmezdi, demek ki bu durum gerçekten canını sıkıyordu.
"Eniştem artık bizi istemiyor."
Dumanını üflerken söylediği şeyle gözlerim kocaman açıldı. O da benim bu tepkimi fark etmiş olacak ki güldü ve tekrar konuştu.
"Bakma öyle, böyle olacağını zaten biliyorduk."
"Evet ama biraz erken değil mi?"
"Reşit olmama iki ay kaldı. Kendi başlarının çaresine baksınlar diyor. Teyzem de bir şey diyemiyor ki ona, erkeksiz kalma korkusu her yanını sarmış."
Bir duman daha çekti ve sonra tekrar üfledi.
"Ulan diyorum, ne kadının bu korkusu? Erkek olmazsa başında, ölecek mi? Sanki şah damarı, sanki oksijeni gibi dört kolla sarılmış celladına. Yeğenleri, yeğeni geç iki genç kız hatta biri çocuk lan! Ama sokağa atmaktan çekinmiyor, yüzsüz gibi gelip bir iş bul da git artık diyor. Ulan o kadar utandım, o kadar zoruma gitti ki... Gidecek yerim olsa tek bir saniye düşünmez, çeker giderdim."
Çok konuşmazdı Nil. Uzun uzun, sürekli konuşan tiplerden değildi benim aksime. Sessiz, ağırbaşlı ve zekiydi Nil. Ama öfkeliyken saatlerce konuşurdu, nefretini kusardı.
Şimdi de nasıl dolmuşsa hepsini dökmeye çalışıyordu. Başını omzuma yaslamış, ben elini tutarken konuşuyordu.
Sigarası bittiğinde yere bastırdı. Kalkacağını anladığımda ben de doğruldum.
"Ben asla böyle biri olmayacağım."
Söylediği şeyle birlikte elini uzatmıştı. Ona tutunup kalktım ve elimle kalçamdaki tozları silkeledim. Nil hala biraz sinirli olsa da daha iyi görünüyordu, en azından gülümsüyordu.
"Ben asla böyle biri olmayacağım."
Ona başımı salladım ve birlikte bisikletlere doğru yürümeye başladık.
Siz asla böyle olmayın güzellerim
VE TEKRAR SELALOMMM ŞEKERLİKLERİMM
Oturdum size bölüm yazdım ama şimdi gidip okula hazırlanmalıyım.
İyi okumalarrrrrr
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Pembe Converse
Short StorySiz: Gri sokaklarda pembe converse ile koşuyorum, görüyor musun nasıl da çocuğum? Ateş: Gece saat dörtte mi, cidden mi? -texting- Wattpadde bu isimle yayınlanan ilk ve tek kurgudur, tüm hakları şahsıma aittir.