Hellöööö.
Yine mükemmel bir bölüm yazdım. Artık ne yapmanız gerektiğini söylemiyorum siz zaten biliyorsunuz. Önceki bölümlerin başına sürekli yazdığım şey.
Keyifli okumalar diliyorummm💗
Tarık bana sırtını dönünce her şeyin bir kabus olduğunu anladım. Meğer sıranın üzerinde kollarımın üzerine yatarak uyuya kalmışım.
Diğer derse girmeden önce kantine su almaya gittim. Kantinde Eren'i gördüm. Bana el salladı ve "Ecem naber!" dedi. Suyumu alıp yüzüne bakmadan "İyi." dedim. Suyun parasını ödeyip sınıfa çıktım. Fakat geri döndüğümde sınıf bom boştu. Kimse yoktu sınıfta.
Bahçeye indiğimde herkes bahçedeydi. Bende aralarına sızıp ne olduğunu öğrenmeye çalıştım. Ortada Tarık ve Cenk'in tekme tokat birbirlerini dövdüklerini gördüm. Kabusumda birbirlerini öpüyorlardı ama gerçekte birbirlerini dövüyorlardı.
Hemen onların yanına koşup aralarına girip onları durdurmaya çalıştım. Cenk zaten beni görünce durdu fakat Tarık hala Cenk'e saldırmaya çalışıyordu. Bende iki kolumlar onu durdurmaya çalışıyordum. Tüm sınıflar beni izliyordu. Cenk'in kolunu kavrayıp kimsenin göremeyeceği bir banka oturttum. Bende yanına oturdum Gömleğinin birkaç düğmesi açılmıştı ve baklavaları gözüküyordu. Kravatı ise yamuktu ve biraz açılmıştı. Kaşından biraz kan akıyordu. Hırkamın cebinden paket mendil çıkardım ve içinden bir adet mendil çıkarıp Cenk'in kaşına koydum.
Soluk soluğa kalmıştı. "Niye kavga ettiniz?" diye sordum Cenk'te bana "Ecem şuan söyleyemem zamanı gelince söylerim. Olur mu?" dedi. Bende "Tamam." dedim. "Su ister misin?" diye sordum. Hayır şeklinde başını salladı.
"Ben tuvalete gideceğim" dedi bende "Tamam." dedim. Kalkıp yanımdan gitti. Öylece durup onun gitmesini izledim. Çünkü yine birbirlerini görüp kavga etmelerinden korktum.
Cenk okula girince ben de kavga edilen yere tekrar gittim. Herkes hala oradaydı. Yine aralarından geçip ortada diz çökmüş elinde bir şeye bakan Tarık'ı gördüm. Baktığı şey sanırım kolyeydi. onu yanına yavaşça gittim. Hala Elindeki kolyeye bakıyordu. Kolye altın renkliydi ve kalp şeklindeydi. Ortasında benim ismimin baş harfi olan E vardı.
Zil çalınca herkes yavaşça sınıflara gitmeye başladı fakat Tarık ve ben hariç. Herkes gidice Tarık'a "O kolye ne?" diye sordum. "Sevdiğim kızın baş harfi yazılı bir kolye. Bunu ona götürecektim ama Cenk beni dövmeye başladı. O beni dövünce bende karşılık verdim." diye yanıtladı. "Nasıl oldu bu olay?" dedim oda gözünden bir damla yaş dökerek "Ben kolyeyi sevdiğim kıza götürecektim. Sonra Cenk'le yolda omuz omuza çarpıştım ve ikimizde yere düştük. Hali çok kötüydü sanki önünü zar zor görüyordu. Bana özür dileyerek ayağa kaldırdı. Sonra yere düşen kolyeyi alırken üzerinde ki E harfini gördü. Görünce sinirlenip bana yumruk attı." dedi.
Sanırım kolyedeki E harfini benim E harfim sanmıştı. Hasta olduğu için ne yapacağını bilmiyor gibiydi. Tarık'a "Hadi sınıflara gidelim." dedim oda itiraz ederek "Sen git ben gitmeyeceğim." dedi. Neden gitmek istemediğini anlamıştım. Çünkü Tarık, Cenk'le yanında oturuyordu. "Tamam." diyerek okulun kapısına doğru ilerledim ve içeri girdim. Sınıfın kapısına geldiğimde kapıyı tıklattım. İçeriden "Giir." sesini duyunca kapıyı açıp içeri girdim. İçeride Mustafa hoca vardı. "Niye geciktin?" diye sordu bende "Tuvalete gittim hocam." dedim. "Ecem, kızım sırana geçmeden önce 12-C 'den sınıf defterini getirir misin rica etsem? Doldurmayı unutmuşumda." dedi hoca. Bende "Tamam hocam." deyip kapıdan çıktım. 12-C Cenk'in sınıfıydı. Ona bakma fırsatım olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HOCALAR GÖRMESİN! | Yarı Texting | +18 | DİKKAT! Serisinin İlk Kitabı
RomantizmOkulun koridorlarında dolaşırken onu gördüm. Arkası dönüktü, kolu ve gövdesinin arasında basketbol topu vardı. Basketbol topunda ismi yazıyordu. Arkasını dönüp bana baktı bende ona baktım. Dün gece yaptığımız şeyleri hocaların görmemesi gerekiyordu...