Alıntı

43 9 9
                                    

Koşuyorum sadece koşuyorum, gereğinden büyük olduğunu sandığım ağaçların arasındaki toprak yolda uzun bir süre koştum sonra yorulan bedenim yavaşladı ve toprak yoldan çıktım yeşil, sarı, kahverengi bazen toprak bazen ot bazende dikenlere basarak biraz daha yürüdüm.

Babamla beraber bu geldiğimiz yeri hiç beğenmemiştim yol beni nereye götürürse oraya gitmek, kaçmak geliyordu içimden hiçbiryeri tanımıyor bilmiyorum ve ormanın en derini olmasa da buraya kimsenin gelmeyeceğini tahmin ettiğim ve öyle de sandığım bir yer sanki beni çağırdı.
Ilık bir rüzgar beyaz elbisemi hafiften okşuyordu... biran duraksadım çünkü birşey görür gibi oldum ve tekrar oraya baktım geldiğim bu yere kadar ağaçlar çok sıklaşmıştı ve bazı ağaçlara dolanarak taa buralara kadar gelen sarmaşıklar vardı, sanki bu sarmaşıklar ve ağaçlar bir yeri gizlemeye çalışıyor gibiydi bu sıra sıra dizilmiş ağaçlar bir yerde biraz daha diğer yerlere nazaran açık bir kısmı fark ettim. Sarmaşıklar orada daha azalmıştı ve oraya doğru ilerledim ve sarmasiklarin azaldığı kısımda diğer ağaçlara bakış daha yaşlı ve daha büyük bi ağaç hafiften eğilmiş bana biryeri gösterir gibiydi, bende oraya baktım ve o muazzam göntüyle karşı karşıya kaldım.
Eteğimi ve saçlarımı hafiften okşayan rüzgar harika ötesi olan bu göle dokunmuyor gibiydi...
Oturup çarşaf gibi gözüken gölün tadını çıkarmaya başladım.
Taki o sesi duyana kadar o sesi duyup kafamı kaldırıp o çocuğunda düşerken başka bir dala çarpıp göle düşmesi bir oldu.

-Ahhh

Bir anda ayağa kalktım yalnız olduğumu düşündüğüm için aklım çıkmıştı. Bir an ne yapacağımı bilemedim.

-iyi misin??
Diye sordum
Gölün sığ tarafina düşen ve kolunu tutan çocuk ters bir ifadeyle;
-sence dedi
Tavrı kesinlikle hoşuma gitmemişti hem beni korkutuyordu hem de düştüğü için bana tavır yapıyordu.
-Ne işin var koca ağacın tepesinde ayrıca beni mi izliyordun sen?
-Ben buraya sürekli gelirim... ahh kolum. Hem ben seni niye izleyeyim ki kimsin tanımıyorum bile.
Yüzünü buruşturarak benimle konuşmaya çalışıyordu ama canı yandığı çok belliydi kırılmış olabilirdi bu yüzden
-Çok acıyor mu? bak biz buraya yeni taşındık babam hekim kırılmış olabilir yardım etmemi ister misin? Dedim.
Ayağa kalkmaya yeltendi ama sol ayağına basamadı ve el mecbur bakışı attı bana.
Sırılsıklam olmuştu sağlam koluna girip bana yaslanmasını sağladım ve evin yolunu tuttuk. Bir süre yürüdük onu resmen ben taşıyordum ama yardım etmezsem vicdanım sızlardı.

Yol boyunca sustuk kolu omzumda olduğu için kazağının ıslaklığı saçlarımı biraz ıslatmıştı ve kısmi ıslak olan siyah uzun saçlarım yüzüme yapışmıştı
Biranlığına gözgöze geldik ben hemen bakışlarımı çevirdim. Ve sonunda eve geldik...

RUH TAŞIYICISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin