Taşınalı 3 hafta olmuştu. Arenin kolu hala sargılıydı kırık olduğu için daha uzun bir süre sargılı kalacağını söylemişti babam, ayağındaki ezilme biraz olsun geçmiş üstüne artık basabiliyordu beni arkadaşlarıyla tanıştırmış ve okula kayıt olmam içinde yardım etmişti.
Gerçekten iyi birisiydi. Bazen bize gelir babamla sohbet ederdi hediyeler getirir sürekli yardım etmek isterdi galiba vefa borcu olduğunu düşünüyordu.Kendinden bahsettiği kadarıyla, Kralın vefat etmiş kardeşinin oğluydu normalde sarayda eğitimler alıyormuş okula gitmeyi kraldan kendi istemiş okuldan ziyade de özel eğitimleri varmış vakit buldukça da oyun oynar göle gidermiş. Benimle de böyle tanışmıştı zaten.
Ben onu sevmiştim hem komik hemde güvenilir birisine benziyordu 12 yaşındaki bir çocuğa bakış bazen abi gibi bazen de yaşı gibi davranıyordu 3 hafta da bunları öğrenmiştim, okulun açılmasına daha uzun bir süre vardı.
Kahvaltı yapıyorduk ve Arende bize katılmıştı babamla konuşurken arkadaşı gibi konuşuyordu benimle konuşurken de bazen abi bazende 5 yıllık dostummuş gibi konuşuyordu
Aceba kişilik bozukluğu mu vardı?
Beni düşüncelerimden sıyıran babamın sesi oldu-Umay kahvaltıyla oynayıp durma kafan yine nereye gitti senin.
Bu sırada sorgulayan bir ifadeyle bana bakanın tek babam olmadığını hissederek Arene baktım
Kahverengi gözlerimle onun yeşil gözleri buluştu anında gözlerimi kaçırdım.-Ayrıca hatırlat saçlarını örelim cadı gibi gözüküyorsun şuan.
Gülme sesi, bazen beni çıldırtmayı başarabiliyordu Aren bey.
-Gülme
Dedim tıpkı onun gibi kaşlarımı çatarak
Ağzını fermuar kapatır gibi yaptı ve tekrar kahvaltıya döndük.
Tanışalı sadece 3 hafta olmuştu ama babam ona oğluymus gibi davranıyordu.
-Arkadaşlarla saklambaç oynayacağız Umay da gelebilir mi?
-Tabi kendisi de isterse neden olmasın dedi babam.Herkes üçer beşer tabakları mutfağa götürdü. Babam hemen saçlarımı yapmaya koyuldu. Saçlarımı çok seviyordum siyah, uzun ve dalgalıydılar babam hep çok güzel olduğumu söylerdi ama ben bazen renkli gözlü olmayı, mesela Arenin gözleri gibi olmasını isterdim gözlerimin, kumral tenli olmayı da istediğim dönemler oldu ama ben beyaz tenli siyah saçlı kahverengi gözlü sıradan bi kız bile olsam babam bana güzel kızım dediğinde hep çok güzel hissederim.
Babam saçlarımı örmeyi bitirdiğinde bende düşüncelere daldığım için iki kulağımında önünde biraz saç kalmıştı kahkül gibi dursa da ben onları yeşil kelebekli tokamla sabitlemiştim. Sonra Aren biranda evden çıkar çıkmaz koşmaya başladı, bu çocuk ayağım yeni iyileşti kendime iyi bakayım falanı yoktu cidden,bende üstelemeden ardından koşmaya başladım yokuş aşağı olduğu için ayaklarım birbirine dolanır gibi oldu bi anda elimden Aren tuttu ve daha da hızlandı ikimizde aynı anda kahkaha atarak koşmaya başladık.
Taşınmak tahmin ettiğim kadar korkutucu değildi arkadaşlarım olmuştu ve komşularımızda iyi insanlardı ve her daim yanımızda olan Aren...
Çocukların yanına geldiğimizde Narıya yine kızıl saçlarını toplamıştı ama bu sefer topuz yapmıştı çok güzel bir kızdı, ela gözlerinde öfke gördüm, kaşlarını çatarak bana bakıyordu neden böyle bakıyor diye içten içe sorguladım üstümde kötü bir şey mi var diye üzerimde göz gezdirdim yeşil elbisem temizdi anlamamıştım ama sonrasında boşverdim.
Ayda vardı, Ayda hem komşumuz hemde Arenin arkadaşıydı onu çok sevmiştim. Hemen geldi yanıma ve bana sarıldı. Birde henüz adını bilmediğim erkek vardı. Ben Yekta dedi elini uzattı böylelikle tanışmış olduk.
Ve oyuna başladık üç el boyunca yakalanmamıştım. Dördüncü elde Aren ebeydi ve beni gördü ama garip bir şekilde görmemiş gibi davrandı ya da ben gördü sandım her ihtimale karşın saklanmaya devam ettim ve Aren Yektayı sobeledi. Traktör aletlerinin birisinin arkasına saklanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH TAŞIYICISI
Fantasy◇ Bütün çektiğim acı ne içindi nedendi bilmiyordum, öğrenmek için adım atmaktan korktuğum vakitler oldu, yeri geldi bir çocuk gibi kaçtım... Herşeyin bir sebebi vardır demişti babam. Ben şimdi o sebebi bulmaya yaklaşmış gibi hissediyorum. insan bağı...