(Labaratuvarda)
Bayan Rosie:Bütün gece çalıştım ama konu bir öğrencimin hayatı olunca uyku tutmadı. Buyrun alın. Bir silahla ateş ederseniz bir süre sonra kendisine gelecektir.
Ben:Pekala,Bayan Rosie biz gidelim o zaman...
***
Mason:Az önce saçma salak bir sapan yapmıştım... Şuradaki kutudan bir kaç zehir alalım... Kafeslerden birinde tablete vurmayı deneyelim...
Ben:Pekala...
Hemmen içeri girdik ki ne girmek... Gece çok gözükmedi ama sabah buradaki arbede daha da iyi gözüktü:
Mason:Bodruma inip geldim şimdi,evet silahla panelleri patlatmış... Ama 19 panel var... Yani Vincent'ın paneli başka bir yerde... Şimdi şu yandaki kafesin kapısını kapatın...
Dınkkkkk...
Mason:Hemen tableti vurayım...
Takkkk
DınkkkkMason:Açıldı!
Ben:Pekala,şimdi ne yapacağız?
Mylene:Kırık merdiveni alıp şu karşı kafesin oraya koyup,biz ikimiz Mason'la çıksak... Sonra sen önce tableti vur,o çıkınca da onu vursan? Ve bizde seni yukarı çıkarıp sonra da arkada kapıdan çıksak?
Ben:Tamam merdiveni alın,gelin...
***
Mylene:Geldim...
Ben:Tamam,koyun şuraya...
Mason:Ben çıkıyorum...
Ben:Tamam,Mylene kapıyı açsana... Niye kapattın?
Mylene:Ne bileyim ben?
Ben:Heh... Şimdi sende çık.
Mylene:OK...
Aşırı gerildim nedense... Sevgilimin iyileşmeden önce beni sadece bir yemek olarak görmesi... Nedense gerdi beni...
Sonunda tablete ateş ettim... Vincent 2 ("Vincent 2"nin son saniyeleri) dışarı çıkıp hırlamaya başladı. Ama tam bana doğru yaklaşıkca arkama doğru düştüm. Sapan da düştü. Duvarın kenarında kapana kısıldım. Yavaş yavaş, kıpkırmızı parlayan o gözleriyle bana yaklaşıyordu... Sapanı alıp ayağa kalktım. Ama tam o anda sıçradı... Ve... Alt bacağımı ısırdı... Ben yine düştüm,ama bu sefer onu vurmuştum... Bir anda yine hareketleri yavaşladı... Bende seke seke elimi uzattım ve çıktım kafesin üstündeki boşluğa... Canım acıyor... Neden böyle oldu? Beni bile tanımadığının kanıtı bu işte... Tam o anda bayıldı yine (bu hikayede de bayılan bayılana) tam yere düşerken insan formuna geri döndü. Duygusallaşmamam lazım. Senin duyguların... Yok kızım... Taam mı? (Yaw he he)***
Dışarıdan bir dal aldım,dürttüm... Bir şey olmadı. Bayan Waves'i aradım. Limuziniyle geldi. Birde bir bandaj istedim,onu da getirmiş... Ama hâlâ ona güvenemiyorduk.... Ağzıma bant yapıştırdık. Polis durdursa s*çcaz... Ama ne polis durdurdu,ne de "old little monster" uyanmadı. Geldiğimizde teneffüs varmış,odaya kadar götürürken yine diğerleri çevremizde dolanmaya başladı. Odada serum falan hazırlanmıştı hemşireler. Hastane odasına çevirmişlerdi odayı. Yatağının iki uzun kenarına düşmesini engelleyecek bariyerler konmuştu,ağzındaki bandı çıkardım,bu sefer de hemşire bariyerlere keleoçeledi iki elini de güvenliğim için... Tanrım kendimi daha yeni uyanmış olmama rağmen (stresten mi nedir,birde can acısından) yorgun hissediyordum. Yine yatağa attım kendimi. Uyanık değildi ama yinede yanımda olmadı güvende hissetmemi sağlıyordu:) Ben ne diyom ya Tanrım!? Yorgunluktan bitap düşen Vincent'a gülümsemelerimi göndererek (aynı zamanda izleyerek) uykuya daldım.
Uyandığımda bir sandalye çektim yatağının yanına:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acemi Aşıklar (1)
FantasiaLise nefreti... İki tarafında kardeş kaybı... Hissizlik... Nefret... Kin... Ve... Öfke... Basit bir lise aşkı... Birkaç aya biter tabii,sonra da kendi hayatlarına bakarlar... "Bir daha düşün,sana bu hakkı tanıyorum,yaptığım son iyilik diye düşün bun...