[10]

49 5 0
                                    

"BEOMGYU ARTIK DURUR MUSUN?"

"HEYYY SANA DİYORUM!!!"

"EĞER DURMAZSAN OLACAKLARDAN BEN SORUMLU DEĞİLİM!"

Arkamdan gelen seslere takayıp yürümeye devam ediyordum. Çünkü bu ses normal bir insanın sesi değildi. Bu KANG'ın sesiydi. O yüzden onu sinir etmeliydim. ; ) Eğer onunla konuşmaya çalışırsam büyük ihtimalle peşimi bırak falan diyecekti. Onun bu sözlerini dinlemek istemiyordum. Aynı olan her şeyden bıkmıştım. Hatta şuan öyle bir kötü ruh halim vardı ki gazeteciliği bile bırakmayı düşünüyordum. Zaten babam da böyle istiyordu. En iyisi vazgeçmek. EN İYİSİ HER ŞEYDEN UZAKLAŞMAK. Hayallerim yarım kalsa bile benim grubuna katılmak istediğim adam benim annemin katili olabilirdi. Kolumda bir el hissettim ve sonra taşa çarptım. Taşdan kastım Kang şahsiyetiydi. Beni kolumdan tutup kendisine çekmişti. Yüzünde pişmanlık vardı ve bu yüzü onda hiç görmemiştim.

"Sana durmanı gerektiğini söylemedim mi?"

"Maalesef annemin katilini dinlemiyorum."

Evet, hiçbir şey açıklığa getirmeden pat diye lafı ağzımdan kaçırmıştım. Daha katil olduğunu bile bilmiyordum.

"Ne demeye çalışıyorsun?"

"Ben, ben bazı şeyler öğrendim."

"Ne gibi?"

"Çektiğim kayıtlara bak. Sen beni onlara sevgili diye mi tanıttın? Doğruyu söyle."

"Sana bunu açıklamıştım. Ayrıca onlar bana düşman oldukları için seni elimden almak istiyorlar. Senin oraya gideceklerini anlamış olmalılar. Sanırım seni takip etmişler. Bunlara inanmıyorsun değil mi?"

"Şey - ben - aslında..."

"Lütfen bana inanmadığını söyle. Onlar benim düşmanım diyorum. Senin anneni ben öldürmedim. Eğer öyle bir şey olsaydı o notu annen yazmadı."

"S-sen o notu okuduğumu nereden biliyorsun?"

"Hadi eve gide-"

"SANA NEREDEN BİLİYORSUN DEDİM?!!!"

Büyük bir sinirle bağırmıştım. Çünkü kafam baya karışıktı ve içimi dökebileceğim bir fırsatım vardı. Bağırmak en iyi iç dökme yöntemidir.

"Eğer benimle güzelce eve gelmezsen seni tam burada öperim."

Tehdit ediyordu ama ben bunun altında kalmazdım"

"Seninle hiçbir yere gelmiyo-"

Gözlerim kapanmıştı. Umarım gözümü açtığımda düşündüğüm sahne ile karşılaşmam. Dudaklarımda bir soğukluk hissetmiştim çünkü düşündüğüm şeyi yapmıştı. Hemen geri çekildim. Bu an hiç hoşuma gitmemişti. Eğer biri bizi görseydi ben biterdim.

"Şimdi hiç konuşmadan benimle geliyorsun küçük prens."

Küçük prens? Ayh, bu cidden sinir bozucuydu. Ama kulağa çok hoş geliyordu.

"Neden kalbim bu kadar hızlı atıyor?"

"Efendim?"

Eyvah, içimden konuştuğumu sanıyordum. Sanırım o beni duydu. Duymasa bile beni anlardı. O, beni anlayan nadir insanlardandı. Belki de tek insandı.

"Ben kendimi hiç iyi hissetmiyorum. Ağlamak istiyorum ama sen bana dokununca ağlamayamıyorum. Gülmek istiyorum ama sen bana bakınca donup kalıyorum. Tepkisiz kalmak istiyorum bu sefer de sen beni öpünce kalbim tepki veriyor. Babama güvenmek istiyordum çünkü yanımda sadece o kalmıştı ama onun da amacı beni öldürmekmiş. Ve bütün her şeyi senin sayende öğrendim. Senden başka güvenebileceğim birisi olacağını sanmıyorum. Ama sana güvenebileceğim konusunda da şüpheliyim.Gerçekten kime güveneceğimi ve ne yapacağımı bilmiyorum. Herkes farklı şeyler söylüyorlar. Onlar arasında ise tek yakın hissettiğim kişi sensin. Bunları şuan söylüyorum çünkü bu cesaretim başka zaman gelmez."

"Oysaki ben sana koşulsuzca ve hiçbir kimsenin dediğine kanmayıp güvenmiştim."

"Sen bana güvenmedin!! Eğer güvenseydin notu bu nereden bulduğumu öğrendiğini de söylerdin."

"Haklısın ama bilmememen gereken şeyler var."

"İnsan güvendiği kişiye sıralarını paylaşmaz mıydı? En azından artık benden bir şeyler saklamasan olmaz mı?!"

"Eve geçelim orada konuşuruz."

"Seninle hiçbir yere gelmek istemiyorum!"

"Burası senin için güvenli değil."

"Beni düşünüyormuş numarası yapma artık!"

"Beomgyu!"

İsmimi öyle bağırarak söylemişti ki... Sinirden gözleri kırmızıya dönüşmüştü. Sonuç olarak o, bana güvenmiyordu ben de ona güvenmek istemiyordum.

"Şimdi benimle gelmezsen seni kucağıma alıp götürmek zorunda kalacağım."

Onun şuan ki ifadesi çok korkunçtu. Gözlerinin rengi bütün sinirini açıklıyordu. Maalesef onunla gitmek zorundaydım. Bu arada size vazgeçmem gerektiğini söylemiştim değil mi? Vazgeçmiyorum. Beni değersiz gören insanlar için kendimi yıpratamam. Hayvanlarda dünyayı renkli göremiyor ama ben onların baktığı açı benden farklı diye hayvanları sevmeyi bırakıyor muyum? Bu arada hayvan yerine koyduğum kişi Kang. : )

Geri döndümmm

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Geri döndümmm.

Çok aktif olamıyorum bu yüzden üzgünüm. 🙏

Umarım bölümü beğenirsiniz.

Oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim.

Bu arada harika bir fikir (fic) buldum, belki yazabilirim bu yüzden bekleme de kalın.

Şimdilik görüşürüz canlar. 💓

dejavu / taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin