Haberim için fotoğraflar hazırlarken masamda bir not olduğunu farkettim.
Bazı insanlar unutulmaz,
Her kişiden de insan olmaz.
Gözünü aç ve etrafa bir daha bak,
Bu iyilikleri sana hiçbir insan yapmaz.Aklıma ilk gelen isim babam olmuştu. Ve anlatmak istediği şey ise sanırım Kang'ın hastanede olduğu zaman ona kan veren kişinin kendisi olmasıydı. Ve büyük ihtimalle ilaçları yazdıran da kendisiydi. Hastaneye gidip bunları araştırmam lazım. Eğer kanıtlayabilirsem haberime konu olarak ekleyebilirim. Hastaneye giderken arkamda birkaç adım sesi duyuyordum. Aklıma kötü şeyler gelsede normal birisi geçiyordur deyip yoluma devam ettim. Hastaneye vardığımda ilk işim kamera odasına gitmek oldu. Kimse görmeden içeri girip kapıyı kilitlemiştim. Umarım yakalanmam. Kameradan Kang'ın hastanede olduğu zamanı bulmuştum ama Kang'a kan veren kişi tamamen siyahtı ve kim olduğu belli olmuyordu. Telefonumdan fotoğrafını çektim. Telefonumdan bu kişiyi arattım ve çıkan kişi babamdı. Babam ve iyilik mi? Bir anda ışıklar kapandı. Odanın her yeri simsiyah olmuştu.
'Bu iyilikleri sana hiçbir insan yapmaz.'
Bu ses nereden geldi. Sanki beni görüyor ve duyuyor gibiydi. Ve bu söylediği söz babamın bana yazdığı nottan bir kısımdı. Yoksa babam mıydı?
"Baba sen misin?"
'Zamanını iyi kullan çünkü bu diyarda son vakitlerin. Zor zamanlara denk geleceksin ve zorlandığını zaman seni kendi diyarına göndereceğiz. Hazır ol küçük prens çünkü çok vaktin kalmadı. Ayrıca dikkatli ol çünkü bundan sonra çok zorlanacak ve çok korkacaksın.'
Küçük prens mi? Bunu bana sadece Kang derdi.
"Kang, sen misin?"
'Merak etme yakında anlayacaksın.'
"Benim diyarım neresi? Sen kimsin? Neden zorlanacağım? Lütfen sorularıma cevap ver çünkü şuan çok korkuyorum. Her yer karanlık ve benim yanımda annem bile yok!!! Beni düşünüyorsan bana yardım et!"
Korkuyordum. Ağlıyordum. Bağırıyordum. Duvarın en köşesinde ellerimi bacaklarıma sarmış ve başımı da bacaklarımın üzerine koymuş bir şekilde ağlıyordum.
'Elbette yardım edeceğim ama şuan değil. Bunlar senin iyi vakitlerin. Gerçekten de yardıma ihtiyacın olduğunda sana yardım edeceğim.'
"Sen tam olarak kimsin?"
'Kendi diyarına döndüğünde öğreneceksin.'
"Benim diyarım burası değil mi? Ayrıca ben buradan başka bir yere gitmek istemiyorum."
'Kendi diyarına gördüğünde buraya dönmek istemeyeceksin.'
"Ama Kang. Kang buradayken ben nasıl başka bir diyara gitmek isteyebilirim ki?"
'Belki sevgilin bu diyara senden önce gitmiştir.'
"Onun diyarı burası değil mi?"
'Evet, onun diyarı burası ama bir şeyleri öğrenmesi gerekiyordu. Ayrıca şimdiye kadar hiç kimseye soru sorduğunda cevaplamamıştım. Sen bizim diyarımızın çocuğusun ve benim kontrolüm altındasın.'
"Kang'a da mı cevap vermemiştin?"
'Vermemiştim. Bu konuşma aramızda kalsın. Ben artık gidiyorum. Sana bu diyarda bol şans solmuş çiçek.'
Solmuş çiçek mi? Bunun bir anlamı olabilir miydi? Seskesildikten sonra etrafta elektrik sesleri gelmeye başlamıştı. Etraf hala karanlıktı. Işık olarak sadece elektrik çarpmalarının verdiği hafif bir sarı renk vardı. Ses de görüntü de çok korkunçtu. Hemen koşarak kapıya ilerledim. Kilidi açıp ve kapıyı açmayı denedim. Ama nafile. Kapı açılmıyordu ve elektrik ışınları bana her değdiğinde canım acıyordu. Bundan daha kötü nasıl bir zamanım olabilirdi ki? Hala ağlıyordum. Elektrik ışınları nereme değerse orası yara oluyordu ve benim her yerime değiyordu. Aynı yere birkaç kez denk geldiği için bazı yerlerim kanamaya başlamıştı. Bir anda bende hiç olmayan bir özgüven geldi ve gözlerim yukarı doğru bakmaya başladı. Hayır, ben kontrol etmiyordum. Vampir dişlerim belirdi ve gözlerim kıpkırmızı olmuştu. Geri gidip kapıyı sert bir şekilde tekmeleyerek açtım ve kapı açılınca yere düşmüştüm. Burası aydınlık ve kalabalıktı. Kamera odasının ise ışığı yanıyordu ve elektrik ışınları yoktu. İlk girdiğim gibiydi her şey. Hiç kimse kamera odasından fırlamama bir tepki vermedi. Hatta bana bakmadılar bile. Hemen koşarak oradan uzaklaşıp dışarı çıktım. Tek yapabildiğim şey bir fotoğraf çekmek olmuştu. Ama bu fotoğraf her şeyi açıklıyordu. O yüzden fazlasını yapmama gerek yoktu. Yürüyerek şirkete doğru gidiyordum ve önceden duyduğum adım seslerini tekrar duymaya başlamıştım. Hatta bu sefer ses daha hızlı ve yoğun geliyordu. Şuan ise koşma sesleri geliyordu. Arkamı döndüm ve gözlerim yavaşça kapanıyordu.
Sizce Beomgyu'nun gerçek diyarı neresi olabilir?
Umarım bölümleri severek okuyorsunuzdur. 😍
Bu arada final yaklaşıyor canlar.
Ama unutmayın bir devir biter yenisi gelir.
Oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim.
Taegyu ile kalmanız dileğiyle şimdilik hoşçakalın... 😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dejavu / taegyu
VampireKim bilebilirdi ki bir insanın bir vampire bu kadar ilgi duyabileceğini?