"Ben gerçekten annenin katili değilim. Onlar sana ne gösterdi yada ne söyledi hiç bilmiyorum ama onların yaptıklarının yalandan ibaret olduğunu biliyorum."
"Benim sana sorduğum soru notu okuduğumu nereden biliyor olman."
Bilmem kaç saattir bu şekilde kavga ediyorduk. Bu can sıkıcı ve bir o kadar da can yakıcıydı. O bir vampirdi ve bana her an zarar verebilirdi. Ama önemli olan kısmı ne biliyor musunuz? Umurumda olmaması.
"Peki, açıklıyorum. Ama bana inanacağına söz vereceksin?"
Ona inanmalı mıydım? Ona gerçekten güvenebilir miydim?
"Eğer doğruları söyleyeceksen sana inanacağıma söz veriyorum."
"Ben yalan söylemem."
"Biliyoruz zamanında söylediğin yalanları."
"Hiçbirisi yalan değildi."
"Konuya gel artık."
"Annen de benim gibi bir vampirdi ve biz onunla çok iyi anlaşırdık. Baban ise o zamanlarda şirketi iyi kontrol edemiyordu. Sürekli kötü yollardan para kazanmaya çalışıyordu. Seni öldürmeye çalışan kişi ise o zamanlarda bir yarışma başlatmıştı. Eğer birisi ona bir vampirin cesedini getirebilirse sonucunda kazanan kişi çok büyük bir miktarda para elde edecekti. Baban da bu yarışmayı görünce kabul etmiş ve anneni öldürmeye çalışmış. Annen bunu önceden tahmin ettiği için benim yanıma geldi ve bana bunları anlattı. Aslında vampirlerin ve insanlığın savaşı bu şekilde başlamıştı. Annen vampir olduğu için onu öldürmek zordu ve babanda seni öldürüp anneni yanına çekebilmek istiyordu. Bu yüzden baban günlerdir senin peşindeydi. Birgün sen gazeten için haber aramaya çıkmıştın. Bu sırada karşından bir beyaz araba geliyordu. Ve o araba kaza geçirmişti hatırlıyor musun?"
"Hatırlıyorum."
Seni arabayla öldürmek isteyen kişi baban, beyaz arabada ki kişi ise annendi. Kaza olduğu sırada sen kimin kaza yaptığına bakmak istediğinde herkes seni oradan uzaklaştırmıştı. Sen annen olduğunu düşünemedin çünkü o araba sizin değildi. Annen benim arabamı kullanmıştı. Baban anneni öldürse bile cesedini alamamıştı. Annenin cesedinin yerini sadece ben biliyorum. Annen benden arabayı aldıktan sonra birkaç gün benden iletişimi kesmişti. Bu yüzden kazaya engel olamadım. Ondan hatıra kalanlar ise notu ve takıları kaldı. Annen seni benim yanıma verdi çünkü baban seni hala öldürmek istiyor. Ona yüklü miktar da para vererek şirketini ve seni aldım. Şirketi umursamıyorum. Ben sadece seni kaybetmek istemiyorum. Seni ısırarak öldürmeye çalışan kişiye gelecek olursam o benim her zaman düşmanımdı. Dost gibi görünüyorduk ama aslında düşmandık. Seni yanıma alacağımı biliyordu ve seninle beni herkese sevgiliymiş gibi gösteriyordu. Binada gördüğün şeyleri de bilerek yapmış olmalı. Ayrıca baban ile sözleşme yaptığım zamanlar bizim yanımızda birkaç cesed olduğunu görmüştün. Onlar bizi yarışma için öldürmeye çalışanlardı. Şimdi bana inanacak mısın?"
"Bunları bana neden daha önceden anlatmadın?"
"Kaldıramazdın. Senin ağladığını görmek istemiyordum. Aslında hiç anlatmayı düşünmüyordum ama karşımda inatçı bir prens olduğu için anlatmak zorunda kaldım."
"Söz verdiğim gibi sana inanıyorum. Ama merak ettiğim bir şey var."
O, bana annemin yokluğunu hissettirmiyordu. Dedikleri doğru olabilirdi. Ve 'Seni senden daha iyi tanıyorum.' cümlesi zaten her şeyi açıklamıştı. Bu söz o kadar hoştu ki...
"Notu okuduğumu nerden biliyorsun?"
"Evimde küçük ve gizli kameralarım vardı. Onlardan gördüm. Yani evimde neler yaptığını biliyorum."
Hepsini görmüş çıldırıcammm. Telefonuma gelen bildirim sesiyle irkilmiştim. En iyi arkadaşım Kai bana mesaj atmıştı. Şimdi gel buna her şeyi başından sonuna kadar anlat. Eğer anlatmazsam kendisi araştırıp öğrenecek. En iyisi hiçbir şey yazmamak. Sonra onunla konuşur her şeyi anlatırdım. Şuan tek düşündüğüm gazetemdi. Bu haberleri öğrenmek için yıllardır uğraşıyordum. Şimdi ise bunları gazeteye aktaramıyorum. Bu çok sinir bozucu bir histi. Ama eğer Kang izin verirse bunları gazeteye dönüştürebilirdim.
"Beomgyu."
"Efendim?"
"Sen bu dünyada yarı insan ve yarı vampir olan tek kişisin. Değerli ve nadir olduğunu unutma diyecektim."
Dedikleri bittiği sırada odadan çıktı. Onun dediğine göre ben bu dünyada tek yarı insan ve yarı vampir olan kişiymişim. Bana değerli ve nadir olduğumu söyledi. Kısacası bana ne olursa olsun pes etme ve kendini üzme demek istiyordu. Ben onun gözlerinden bile ne söyleyeceğini anlayabiliyordum.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yeni bir bölüm ile merhaba.
Oy verip yorum yaparsanız çok sevinirim.
Bu arada beni takip edenleri takip ediyorum bilginize... 💝
Şimdi görüşmek üzere Taegyu ile kalın hoşçakalın. 👋