Yeniden hoş geldinizz
Daha fazla kitleye ulaşmam için Kitabı reading listenize eklermisiniz?Bir de oy vermeyi unutmayın
Keyifli okumalarr🖤
Jeongin'den
Gözlerimi açtığımda masmavi gökyüzü ve ışığı her tarafa yayılan güneşle karşılaşdım.
Ay öldüm mü ben?
Uzandığım yerden kalktığımda karşımda gece içine atladığım deniz vardı.
Etrafıma ve az önce kalktığım yere baktım."Ee hanı cennet gökyüzündeydi ben yine taşın dibindeyim"
Bir dakika ben ne dedim az önce içine atladığım deniz? Kayalık? E ben aynı yerdeyim. Ölmedim mi Lan ben yoksa
Oturduğum yerden hemen kalktım ve etrafıma göz gezdirdim. Ama o an etrafımdan önce kendi üzerimdeki kıyafet daha doğrusu hanbok dikkatimi çekdi.
"Aaaağ. Bu ne Lan ben ne ara giydim bunu."
"Ne boklar dönüyor şu and eğer burası cennetse bu nasıl cennet ve ben neden hanboklayım. Ve neden gök yüzünde değilim. Bu saçma yerin hiç bir şeyi öteki dünyayla uyuşmuyor."
"Eee burası cennet değilse?
Nerdeyim ben?!"Etrafı gezdim ama her yer taş ve kayadan ibaretdi. Ne bir ipucu ne de bir insan vardı. Koca bir hiçliğin ortasına düşmüşdüm.
Saatler bir-birini kovalıyor.Güneş iyiden iyiye batıp yerini aya veriyordu.
Benimse tek karşıma çıkan şey bir iki kuş ve karıncayıdı.Şu an yere çöküp deliler gibi ağlamak istiyordum öyle de yaptım.
Başıma dizime yasladım ve sakinleşip kendimi toparlayana kadar ağlamayı hedefledim."Heyy aşağıdaki"
Kulaklarıma dolan sesle hızla başımı kaldırdım ve sağa sola bakdım."Yukarı bak!!"
Sonunda şu koca hiçlik bir yaşam belirtisi göstermişdi.Aradakı mesafeden dolayı çok seçemesemde. Kahve rengi kısa diyemeyeceğim boyutda saçlı yine benim gibi hanbok giymiş biri sesleniyordu bana.
"Neden ağlıyorsun? Yardım ede bileceğim bir şey var mı?"
Ben intihar etdim ama öldüm mü?yaşıyormuyum?yaşıyorsam nerdeyim? Diye soramayacağıma göre en temelden
"Ben yolumu kayıp etdim buradan nasıl çıkacağımı bilmiyorum"
"Ahh bunun içinmi ağlıyordun?"
Kafamı eğip sağa sola bakdım.
"Peki geliyorum bir yere ayrılma ve beni bekle."
Zaten başka bir seçeneğim yok
Yaklaşkık beş dakika orada öylece durup onu bekledim.
Sol tarafdan gelen adım sesleriyle o tarafa döndüm ve beni sesleyen kişinin geldiğini gördüm.
Mavi ve lacivert tonlarının hakim olduğu aralardaysa kahve rengi geçişlerin olduğu sade bir hanbok vardı üzerinde. Fakat bu sade kıyafeti o kadar iyi taşıyordu ki,ah kesinlikle harika duruyordu. Kız olsam kesin yürürdüm.
"Eee sarışın çocuk nereye daldın gitdin"
Sarışın mı?elimle saçlarımdam bir tutam aldım ve göre bileceğim bir hizya getirdim. Benim en son simsiyah saçlarım vardı. Ne ara sarı oldu?
Saçlarımda sonra üzerime baktım.
Pembe ve beyaz tonlarının hakim olduğu altın rengi işlemelere sahib bir hanbok vardı üzerimde."Hiç öylesine. Bu arada ben Jeongin"
"Bende Jisung.Memnun oldum"
"Şu tarafdan gideceğiz."
Ona inanmak konusunda pek de kararlı değilim. Hiç tanımadığım bir yerde tanımadığım bir adama güvenmek büyük bir aptallıkdı.
Ama şu an başka çarem yoktu en azından bu kayalıktan çıkmak için ona ihtiyacım var. Hem kim onun kötü biri olduğunu söyledi ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Royalty/Hyunin
FantasyJeongin bir gün intihar eder ve kendisini bambaşka bir evrende bulur. Eski bir krallık ve omegavers evreninde geçen bu hikayede Hwang krallığının varisi Hyunjin ile karşılaşır. Daha doğrusu deltasıyla. *Omegavers *Warning Kitap İntihar,kan,bazı tet...