18.

53 17 25
                                    

Dip not:Kral Hwang hasta olduğu için ortalıkda yok.

Jeongin'den

Bu korkunç ve kasvetli yerin ortasında duyuduğum tek şey nemiydi,Kılınç sesleri ve acı çığlıkları.

Savaşın artık beş günü geride kalmışdı. Altınca günse sonlanmak üzereydi.

Gecenin karanlığında önümü aydınlatmak için tek bir ışığım bile yoktu. Yönümü sadece duyduğum seslerle belirliyordum.

Sağ tarafımda his etdiğim hareketlilikle kılıncımı oraya doğru doğrultdum ve güçlerimin kılıncın ucuna doğru akıp kılncımı pembe suyla kaplamasına izin verdim.

"Jeongin benim Hyunjin"

"Hyunjin?ahh korkutdun beni"

"Üzgünüm sevgilim. Ayrıca sana kaç defa daha yanımdan ayrılma demem gerek."

"Ne yapayım yardıma ihtiyaçları oluyor ve ayrılmak zorunda kalıyorum."

"Peki. Yine de dikkatli ol. İstedikleri şey sensin bunu unutma ve ona göre hareket et"

"Sayende hiç unutamıyorum ki"

"Sen de bu işe iyice alışdın. Beş günde baya kılınç kullanıyorsun"

"Bir anda savaşın ortasına kalınca böyle oluyor demek ki"

Askerleri heveslendirmek için bütün prensler onlarla birlikte savaşıyordu.
Hyunjin'in eşi olduğum için bende bir Prens sayılıyordum o yüzden burada savaşmak zorundaydım. İlk başda korkudan bacaklarını titriyordu ve dövüşmekle uzakdan yakından alakam yokdu fakat bir süre sonra bu durumu kabullendim ve gücümün bu savaş için önemini anladım.

"Hyunjin!Dikkat et!"
Hyunjin üzerine doğru gelen iki düşman askeri ile sesim çıktığı kadar bağırmışdım.

Hyunjin anında arkasına dönmüş ve tek bir hamleyle ikisinide öldürmüşdü. Ardından üzerimize gelen yaklaşık 6 kişinin işini de bir kaç hamlede bitirmişdi.

Onların işini bitirdikden sonra hızla yanıma gelmiş ve elimden tutarak beni ardınca sürüklemişdi.

Bir süre yürüdükden sonra bizim sığındığımız o kulübeye gelmişdik. Gece olduğu için ortalık bir az sakinleşmişdi.
Bizimkilerin çoğuda kulübedeydi.
Günlerdir buraya ilk defa girme fırsatım olmuşdu.

Hyunjin içeriye bir az göz gezdirdikden sonra konuşmayı başladı.

"Felix nerede?"

C"En son o Changbinle gitmişdi bizde Seungminle kalmışdık."

"Peki ben onları bulup geleceğim"

Hyunjin gitdiği zaman bende Seungmin hyungun uzandığı yatağa atlamış ve onun yanına kurulmuşdum.

Her kes bir kaç günde çökmüşdü bile. Özellikle ne yazık ki büneysi bu tarz şeyler için fazla hassas olan omegalar. Dövüş konusunda alfalardan geri kalır bir yanları yokdu ama alfalar göre çok daha hızlı yoruluyorlardı.
Jisung hyunga bakdığımda cidden çok yorgun görünüyordu.
Açık konuşucam ben de çok yorulmuşdum. Bu yorgunluğum bir Vita için fazla ama ben Vita olduğumu öğreneli daha bir kaç hafta oldu güçlerimi bile daha doğru düzgün kullanamıyorum ve bu beni oldukca zorluyor.

Ben düşünclerime dalmışken kapı açılmış ve Hyunjin çok geçmeden yanında Felix ve Changbinle geri dönmüşdü. Birde  daha bir kaç asker ve Jay vardı ama onlar içeriye girmemiş dışarıda bekliyordu.

"Tamam her kes burada olduğuma göre... Jisung,Seungmin,Felix ve Jeongin
Siz diğerleyile vedalaşıp artık saraya döne bilirsiniz"

Seungminle ben anında uzandığımız yerden kalkdık.

J"Hayır hiç bir yere gitmiyoruz,sizi burada yalnız bırakmamızı beklemeyin bizden"

M"Hayır Jisung,Hyunjin haklı siz yeterince savaşdınız saraya dönmeniz daha iyi olur"

J"Ben seni burada bırakıp hiç bir yere gitmiyorum"

Hj"Onu burada bırakmayacaksın zaten artık savaş sınırları aşacak.
Burada bulunmanız çok tehlikeli."

"Sizin için de tehlikeli, siz burada savaşırken bizim rahatlıkla sarayda oturacağımımızı sandın? Ben hiç bir yere gitmiyorum seninle birlikte savaşacağım."

Hj"Ya Sana bir şey olursa Jeongin? sana bir şey olursa ben yaşayamam Jeongin. Lütfen benim için gidin. Daha fazla zorlamayın lütfen gidin."

Hyunjin'in gözleri dolmuşdu.
İlk defa.

Jisung hyunglara bakdım.
Dışa doğru bir nefes verdi ve başını aşağı yukarı sallayarak gitmemiz için onay verdi.

"P-peki. Kendinize iyi bakın"

Felix hyung omuzu patpatlayarak sessizce kapıya yönelmişdi.
Onun ardından Seungmin ve Jisung hyung gitmişdi.
Bende daha fazla yerimde dikilmeyerek onları takip etdim.

Jay her birimiz için kapıyı açmış ve iyice yerleşdiğimizden emin oldukdan sonra kendi yerini almışdı.

Hepimizin üzerinde durgunluk vardı o yüzden hiç kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.
Bu çok normaldi aslında büyük bir savaşın ortasındaydık ve bu savaşın içinde en sevdiğimiz
İnsanları bırakıp gidiyorduk.

Evet normalda içimizdeki endişe böyle olmalıydı. Ama ben öyle his etmiyordum içimde bam başka bir his vardı. Sanki birisi,birisi beni izliyormuş gibi.

Saraya git-gide yaklaşıyorken sınırdan oldukca uzaklaşmışdık.
Ama benim içimdeki bu his dinmek bilmiyordu.
Hatda daha farklı bir hal alıyordu.

Çok geçmeden yaşayacağımız şeylerse bana içimdeki sesin doğruluğunu kanıtlamışdı.

1K OLABİLİR MİYİZ???
🥹🥹✊✊

Royalty/HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin