12.

94 22 8
                                    

(Hyunlix fanart Hyunin olarak düşünün temaya uygun çünki)

-
Biliyorum uzun bir ara oldu ve okurlarımın hepsi gitdi ama böyle okununca da yeni kazandığım yazma hevesini  kayıp ediyorum maleseff
5 okunma nedir yaa
-

Jeongin'den
Evet,evet gözlerimi açdım bulunduğum yere şaşırdım falan filan. Buraya geldiğimden bilmem kaçıncı kere aynı şeyeleri yaşıyordum.

Neyse gözlerimi açdığımda Minho hyung başımın üzürindeydi. Onunla olan biten her şeyi konuşdum. Benim buraya gelmem hakkında.

Kendisinin de benim yaşadığım şeyleri yaşadığını söyledi ama o rüyasında sürekli bir kişiyi görmüş. (Kim acaba)Rüyadan uyanıp gözlerini açdığındada buzu yöneten bir alfa olmuş.

Bende şu an Suyu yöneten bir Vitayım.
Evet şaşırtıcı. Oldukca nadir karşılanan bir tür olan Vitayım.
Bende ölümden döndüğüm o andan sonra bu güce sahib oldum ama neden rüyamda beni buraya bağlaması gerek her hangi birini görmedim?
Minhonun söylediğine göre görmem lazımmış. Yoksa burada olmam yalnış olurmuş. Buraya ait olmadığım anlamına gelirmiş.

"Sen ne gördün bir daha söylesene"
Milyonuncu kez Minho hyungun sorusuna cevap vericekdim şu an

"Ya söyledim ya işte hyung.
İlk önce kendimi gördüm konuşuyordum sonra ay ışık saçmaya başladı. Ben suya atladığımdaysa daha çok parladı. Ama sadece benim üzerimde ışık saçıyordu. Ha birde ışıklar griydi.
Fakat sonrada rengi değişmeye-pembe olmaya- başladı. Sonrada sudan çıkdım."

"A-ay gri renkte parlıyor dedin dimi?"
Minho hyung aklına bir şey gelmiş gibi konuşuyordu bir yandan da hafif tedirgindi sanki.

"Evet hyung,bir şey mi oldu?"

"H-hayır olmadı bir şey. Sen şimdi buradaki kiyafetlerden kendine bir şeyler seç."

"Tamamm"

"Kendine iyi bak tamam mı abicim. Benim artık krallığa dönmem gerek. Jisungada Hyunjine de güvene bilirsin. Fakat başka hiç kimsenin yüzüne bile bakma tamam mı.
En yakın zamanda gelmeye çalışacağım.
Seni seviyorum Jeongum"

"Tamam. Seni bekliyor olacağım ve bende seni çoooook seviyorummm hyung"

(Boş bir abi kardeşin böyük ilişkisi olmadı bir de bunların vıcıklığa bak)

Bir birimize sarılıp vedaşlaşdıkdan sonra onlar artık krallıkdan ayrılmışdı.
İki gündür buradalardı zaten.
Onunla birlikte iki gündür bu odadan ayrılmamışdık.
Bir-birmize resmen yapışıp kalmıştık.

Camdan yolunu izlediğim hyungum artık tamamen gözden kayıp olduğunda bende onun arkasından bakmayı bırakdım.

Arkama döndüğümde gözüm direk olarak yatağın üzerinde ki hanboklara kaydı.

"Açık pembe,şeker pembesi,mavi,açık mavi,sarııı... Offf burada hiç farklı renk yok mu ya geldiğimden beri hep aynı renkleri giyiyorum. Oysa Hyunjin ne güzel giyiyor lacivert,mor,siyah,gri...Aaa doğru ya o kibrili şeyin bir sürü hanbokları var. Gidip birin giysem fark etmez bile öyle değil mi?"

Bu fikir kesinlikle aklıma yatmışdı.Hiç kimseye çakdırmadan odamdan çıkıp Hyunjin'in odasına gitdim.
Kapının önünde ki kişiler beni tanıdığı için hemen içeri bırakdılar. Şu saatlerde Hyunjin dağ da bayırda geziyor olduğu için rahat bir nefes alıp kıyafet
seçe bilirdim.

Dolabın yanına gelip içindekilere bir göz atdım. Hepsi tam istediğim renklerdeydi.
Gerçi hiç farklı bir renk yokdu ki oda da.

"İç karartıcı adam ya,neyse şu anlık bu benim işime yarayacak"

Sonunda bana uyan bir hanbok bulduğumda hızla üzerime geçerdim.
Aynanın karşına geçip kendime göz gezdirdim.
Gri ve gümüş işlemli bir hanbok giymişdim. Üzerime beklediğimde güzel oturmuşdu.
Saçımın uçalarıysa iki günün ardından yine hafif bir şekilde pembeleşmişdi.

"Nasılsınız majesteleri?"

"İyi"

Kapının ardından gelen seslerle gözlerim fal taşı gibi açılmışdı. Odanın içinde bir ora bir bura koşarak kendime sakalanacak bir yer aradım.
Camdan mı atlasam acaba?

"Buyurun majesteleri"

Kapı tam açılacakken kendimi yatağın altına atdım.
Nefesimi tutup altdakı boşlukdan
İki çift ayağı gözlerimle takip ediyordum.
Yatağın yanından geçip gidince beni fark etmedi diye içimden bir ohh çekdim.
İyi de ben ne zaman kadar burada duracağım?

"Aaaaaaaaaağğğ"
Ayaklarımdan tutulup çekilmemle büyük bir çığlık atdım.
Karşımda bana sorar gözlerle bakan Hyunjinle bakışırken elimle ağızını kapadım.

"Ihıhı... Merhabaa"
Bir elimi havaya kaldırıp parmaklarımı oynatarak selam verdim.

"Burada ne arıyorsun?!"
Üzerime doğru eğilip neredeyse üzerime çıkmışdı.

"Ahaha bir şey aradığımı nasıl da bildiniz,o halde yardım da edin şarjaletimi buraya dü- ahaha yani şey aletimi at aletimi evet at"
Hay ben söyleyeceğim yalanı

"Neler çeviriyorsun sen?"

"Ne çeviricem ya ben anca şişkebab ahaha yani kimbab(?) çeviririm"
O daha da üzerime yaklaşırken ben burada bir azda durursam bu adamın etkisiyle kimlik numarası bile söyleyeceğimi bildiyim için hemen aradan çıkmaya bakdım.

"Prensim!! Kafanızda saç var"
Sanki çok dehşetli birşeymiş gibi konuşup Hyunjinin anlık afallamasını da kullanarak onun altından çıkıp kapıya doğru koşdum.

Odadan çıkmadan önce duyduğum şeyse beni kıpkırmızı etmeye yetmişdi bile

"Üzerindekiyle çok güzel görünüyorsun Pembe Vita-m"

100 oy olmuşuzz🥳🥳
Bu hikaye 1k yapa bilirmiyizz✊✊

Royalty/HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin